Endişe ve korku

Söylentiye (veya araştırmalara) göre bu ülke halkının yüzde otuzu bir şeyden endişe ediyor, hatta korkuyormuş.

Nedir korktukları?

Soruya verilen cevap şudur:

Eğer dindarlaşmanın (onlar buna "irtica" diyorlar, "laikliğe aykırı davranışlar" diyorlar) önü kesilmezse ve bu amaçla zorunlu din dersleri kaldırılmaz, başörtüsü serbest bırakılır, İmam Hatip Okullarının önü açılırsa…gittikçe dindarlaşan halk, dindar olmayanların hak ve özgürlüklerini ellerinden alır, onlara baskı yapar, zorla kendi hayat tarzlarını ülkeye yayarlar.

Bu korku veya korku istismarının gerçekle ilgisini sonraya bırakarak "halkın yüzde yetmişinin de bir şeyden endişe duyduğu veya korktuğu var mı?" diye soralım. Evet bunu soralım; çünkü kimsenin sorduğu yok.

Cevap:

Evet halkın, yüzdesi şu kadar veya bu kadar olabilir, önemli bir kesimi de Batı taklidiyle –o da dejenere edilerek- uygulanan modern hayat tarzının, ahlakın bu kadar belirsiz ve görece hale getirilmesinin, eğitim ve öğretimde dine veya etiğe dayanan bir genel ahlakın kazandırılması konusundaki başarısızlığın veya aldırmazlığın giderek çocuklarının -kendi inanç ve anlayışlarına göre- dinsiz ve ahlaksız olarak yetişmelerinden korkuyorlar ve endişe ediyorlar. Esirgenen hakları sebebiyle de büyük bir ıztırap içinde yaşıyorlar. Ayrıca dinlerine ve geleneklerine göre ayıp ve günah olan davranışların yakınlarında, alenen, kamuya açık alanlarda sergilenmesi karşısında da rahatsız oluyorlar.

Şimdi ortada bir toplum, iki kesim var. Ve bu iki kesimin de birbiriyle ilgili endişeleri, korkuları, rahatsızlıkları var. Demokrasi, insan hakları ve laiklik eğer dindar olan yüzde yetmişin haklarını, dindar olmayan yüzde otuz için kısıtlamayı, azınlığa bütün istediklerini verirken çoğunluğu bundan mahrum etmeyi gerektiriyorsa, asırlar geçse, binlerce insanı öldürseler yine de bu çoğunluğu -bu manada- laik demokrasinin içinde huzurlu -bir manada kabullenmiş olarak- yaşatamazlar. Bu çoğunluk hem sisteme, hem de imtiyazlı azınlığa en azından soğuk bakar.

Laik demokratik sistem bir kesimin endişesi için öteki kesimi haklarından mahrum etmezse, "korkuları, endişeleri bir yana bırakın, gerçekte olana bakın, demokrasi tahammüldür, farklılığa tahammül edin, haklarınız elinizden alınmadıkça veya alınma tehlikesi açık ve kesin olmadıkça endişeye düşmeyin…" denecekse bu takdirde huzurlu, kesimleri birbiri ile barışık ve iyi ilişkiler içinde olan bir topluluk hayatı oluşur ve yaşanır.

Aklı ve vicdanı olanları, bu ülkeyi ve milleti sevenleri, taassup yüzünden gözü dönmüş olmayanları insafa davet ediyorum.

İnsaf ise hak ve hukuku çiğnememekle ve farklılığa tahammül etmekle gerçekleşir.

Önceki ve Sonraki Yazılar