Tahsin AKPINAR
En Büyük Tehlike Ak Partiyi Beklerken
Seçim sonuçları her kesim tarafından enine boyuna tahlil edilirken seçmenin tercihine yön veren etmenlerin tespit edilmeye çalışıldığı şu günlerde derin sayılabilecek bir hasarla seçimden çıkan Ak Parti ile ilgili sorular arayışın tam merkezinde duruyor.
Bu zaviyeden bakınca her ne kadar Ak Parti’ye ders verme tercihini abartılı olarak kullanan seçmen kitlelerinde ciddi bir pişmanlık zuhur ettiği araştırma sonuçlarıyla tespit edilmiş olsa da bu noktaya saplanıp ötesini görememek yüzeysel bir yaklaşım olurki bu da Ak Parti için geri dönülmez bir şekilde çöküşün başlangıcı olma istidadına sahiptir. Işte burada Ak Parti’yi bekleyen en büyük tehlike “Seçim Sonuçlarının Yanlış Tahlil Edilmesi” ihtimalidir.
Her ne kadar ciddi bir akademik birikime sahip olan sosyologların bu sonucu Ak Parti adına tahlil etmeye çalıştıklarını bilsekte asıl tehlikede burada gizlidir. Çünkü kendisinden sorunun doğru tahlili ve çözüme giden yolun işaretleri beklenen sosyologlar, siyasetçi değil akademisyen jargonuna sahipler. Oysa Ak Parti adı üstünde bir partidir. Laboratuvar değildir. Ve partileri teknisyenler değil taktisyenler yani siyasetçiler yönetir.
Ayrıca “Yarım Doktor Candan Yarım Hoca İmandan Eder” atasözü mihenk noktası kılınarak Sosyo-tekniker Ak Partili akademik kadroların ne kadar ehil olduğunuda tartışmaya açıp bu noktayıda açıklığa kavuşturmak gerekmektedir. Öyle değillerdir demek saygısızlık olur ama akademik saplantı nedeniyle tespitlerde yön sapması olabilecektir.
Cevabı aranan soru Ak Parti’nin tabanı neden partisine ders verme ihtiyacı hissetmiştir? Neden üst oy marjı % 60-65’leri bulabilecek bir parti devrim niteliğindeki onca büyük hizmetlere rağmen % 41 oy oranında kalmıştır?
Bu sonucu mental yorgunluğa bağlayarak işin kolayına kaçmak yerine mental yorgunluğu doğuran nedenlerin kaynağına inmenin vakti artık kaçınılmaz bir şekilde gelmiştir.
Bu yüzleşilen seçim sonucuna rağmen hala Ak Parti yanlısı medyada taşerona hapsedilen işçi ve 1000 tl’ye mahkum edilen emeklilerin oulşturduğu geniş toplumal yelpaze ve bu katmandaki kırılmalar ile ilgili en ufak bir yorum yok. Buda ayrı bir sorunu ortaya çıkartıyor ki o da şudur: Ak Parti yanlısı medya gerçeklerle yüzleşerek hakkı haykırmak yerine hükümet kadrolarının hoşuna gidecek masallar dizme kolaycılığına kaçıyor. Halbuki taşeron işçi ve emekli sınıfı AK Parti’nin ana oy damarlarıdır. Kaldıki meseleye oy deposu açısından bakılmasıda ayrıca bir yanlıştır ve hiçte insani bir yaklaşım değildir.
Önemli bir handikapta şu ki Ak Parti’li belediyeler... Çok sayıda Ak Partili belediyenin halkta oluşturdukları memnuniyetsizlikler arşa yükselmiştir. Tüm yapılan hizmetler belediye kadrolarının kibri ve vatandaşa tepeden bakıcı tavrı yüzünden heba olmaktadır. Ak Partili belediyeler Ak Parti’yi değil Ak Parti, belediyeleri taşımaktadır. Ak Partili belediyeler parti ile halk arasına adeta bir limoni nehir akıtmaktadırlar. Bakmayın siz benim limon dediğime..! Limon ne canım şeyki! Buda ayrıca derin bir tahlile muhtaçdır.
Eğer bu konularda doğru sorular sorulmazsa doğru cevabada erişilemez. Çünkü yanlış sorunun doğru cevabı olmaz. HDP ve Kürt seçmenin tercihi tahlil edilirken “Nankör Kürtler” ucuzluğuna kaçılmamalıdır. Ak Parti’nin yanlışları, HDP’nin (siyaseten) doğruları, PKK’nın insafına terk edilen bölge ve sahadan çekilen asker... Şu kesin olarak ortaya çıkmıştırki devletin kolluk güçlerinin sahadan çekilmesi devletin işleyişini derin bir zaafiyete uğratmış ve merhametten maraz doğmasına sebebiyet vermiştir.
Velhasılı kelam tüm bu olan bitenlerin ana nedenleri önce Ak Parti’nin içe dönük tahlillerinde tespit edilmeye çalışılmalı sonra dışsal etmenler sorgulanmalıdır. Bu içsel ve dışsal etmenler arasındaki etkileşim en derinlemesine etüt edilmelidir. Unutmayalımki ancak ve ancak “Onların işleri aralarında istişare iledir.” ilahi düsturunca istişare mekanizmaları işletilerek bu handikap aşılabilir. Bunun için gerekli olan güçlü liderlik mekanizması ve geniş halk desteği Ak Parti’de yeterince mevcuttur.
Halkın gönül diline giden yol korozyona uğramış, iletişim kanalları tıkanmıştır. Suçu halkta aramak bizi gerçeklere ulaştırmaz. Unutmayalımki “Ümmetim yanlış üzerine ittifak etmez” diyen Hz. Muhammed’in ümmetinden bir şube olan ülkemizde de “Milli irade, milli iradedir.” Nankör milli irade olmaz.
Eğer Ak Parti kendi hatalarından kaynaklı, seçmenin gösterdiği dersi iyice belleyip kulağına küpe ederse yapılacak bir erken seçimde milli iradenin nankör olmadığını, nankörlüğün milli iradenin kendisine teslim ettiği milli emanetin kıymetini bilmeyen bir kısım nargileci takımında olduğunu görecektir.
E Mail : akpinartahsin@hotmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.