Ek misin, eksen mi?

Nesin sen? Sen misin? Sen'de misin? Sen'in; ben'inin, bencilliğinin önünde seni durmadan sendeleten bir engel mi? Ek misin, eksen mi?

 

* * *

Eksen, her şeyin, etrafında döndüğü "sen"... Sen sensen, sendeysen, sendelemezsin. Eksen sensindir çünkü. Sen, sensizsen, sende değilsen, sendelersin; istesen de istemesen de...

Sen; benliğini, bencilliğini durdurduğun; benini kötülüğü emreden nefsinin elinden kurtararak kendini bulduğun ve buldurduğun; hayatı yaşanır kılan, anlamlı kılan, zenginleştiren, başkalarının hayatlarıyla buluşturan, başkalarının hayatlarına hayat katan, ruh katan insanın kendini, benini, bedenini ve bencilliğini aşmasını mümkün kılan ruhun korunaklı hâle getirdiği, kötülüklerden arındırdığı, insanı ve hayatı aşkınlaştırdığı temel varoluş ve hakikat kaynakları demek olan gönlün, kalbin, yüreğin, cesaretin, metanetin, basiretin, ferasetin, vicdanın ve aklın kapıları hem içe hem dışa, hem kendine hem başkalarına, hem görünene hem görünmeyene enlemesine ve boylamasına bütün derinliğiyle, bütün yönlerden sonsuza dek açılabildiği zaman Sen olur. Sen'i bir gül bahçesine çevirir; cazibe merkezi hâline getirir benini, benliğini, bencilliğini aşan, Sana ulaşan; sen'le, ben'le, o'nunla buluşabilen, farklı dillerle konuşabilen seni aşan aşkın sen: İşte eksen.

İşte o zaman sen; sen, sen'de ve sen'le olabilirsin; ben, ben'de ve ben'le olabilirsin, o, on'da ve onunla olabilirsin... İşte o zaman eksenini bulur, eken olabilir, eksen olabilirsin; esen sert rüzgârların önünde dimdik duran bir siper olabilirsin; yıkıcı ve yok edici fırtınalara karşı insanı düşmekten kurtaran, düştüğünde tutup kaldıran bir "koruyucu kalkan", bir "kurucu hakan" olabilirsin...

Toprak olmuşsundur artık... Ekin'in kaynağı, eksen'in dayanağı... Toprak gibi dingin, kendinden eminsindir artık... Zamanını, tohumun toprağa düşeceği mevsimi, en güzel ânı beklemeye koyulmuşsundur... Zaman sendedir ve sana emanettir artık... Zamanla dost olmuşsundur... Zamanın en yakın dostu, yolunu gözleyen en metin, en güvenilir, en verimli can ve ruh yoldaşı, gönül arkadaşı... Zaman sensindir, sendedir, seninledir ve senin elindedir artık...

Eksen sensindir: Tohumunu toprağa istediğin zaman düşürebilir, ekinini istediğin zaman, olgunlaştığını hissettiğin ân toplayabilirsin... Sen, artık öylesine vazgeçilmez bir eksensindir ki, tohumunu toprağa düşürdüğün ândan itibaren ruhun vecde gelir, vicdanla dolar, su denen hayat kaynağının vücut bulmasına gelir sıra: Ruhunun varoluş sesi ve diriliş neşvesi buhar denen mayayı karar; arzdan semâya içten bir haber salar, muhkem bir rabıta kurar; buhar su olur, can katar toprağa / sana / ekinine...

Senin toprak olmanı da, tohumu toprağa düşürmeni de, toprağa düşen tohumun ekin vermesini sağlayan suyla buluşmanı da mümkün kılan şey, işte bu asil ruhtur... Ruh sahibi olmandır... Ruhunu kollaman, ruhun üzerinde titremen, ruhunu kirletmemen, ruhuna tecavüz etmemen ve ettirmemen, ruhunu yok etmemen ve ettirmemen, hasılı ruhunu kaybetmemendir... Ruhunu kaybettiğin ân, bir ek'sindir sadece; eksen değil... Yalnızca bir ek... bir fazlalık, parazit, sığıntı, süprüntü...

Ruhunu kaybettiğin ân, ekseninin kayması mukadderdir... Sen'in ben'ine, bencilliğine, bedenine teslim olması, toprağın kuruması, suyun çekilmesi, tohumun sırra kadem basması, seni terk etmesi, kısacası, sen'in yalnızca bir ek olman, oraya buraya eklenen, sürüklenen bir yedek parça olman, varolamaman, yok olman: tek kader...

O hâlde, "Türkiye eksen mi değiştiriyor?" diye sormadan, ürkmeden, ürkütmeden önce, aynana bir bak ve "eklenen miyim, beklenen mi?" "ek miyim, eksen mi?" diye soruver kendi kendine, öncelikle ve içtenlikle...

 

* * *

NOT: Birileri, internet ortamında, "hükümet yalakalığı" yaptığımı söyleyip duruyor... Ben ve yalakalık yapmak ha? Hadi ordan be adam!... Hükümetin, yeni bir dünya'nın kurulması ve Türkiye'nin bu süreçte üstlenebileceği kurucu roller konusunda daha bu hükümet ortada yokken bir hayli dişe dokunur şeyler yazdım...

İkincisi, bambaşka bir bağlamda söylediğim ve çarpıtılarak abartılan uyduruk bir iddiadan ötürü özür dilediğim için, "hükümeti zor bir durumdan kurtardığım(!)" söyleniyor ve çirkin hakaretler ediliyor... Ne yani, absürd bir iddia yüzünden hükümetin ve ülkenin kaosun eşiğine sürüklenmesine göz mü yummalıydım? Biraz insaf ve vicdan lütfen...

Önceki ve Sonraki Yazılar