Dünya Vücudu!..

Bütün çabamız neredeyse dünya vücudumuza yönelik…

Onun sağlıklı olması, gürbüz olması birinci önceliklerimiz arasında… Gazeteler bu yönde önerilerle dolup taşıyor. Radyo programları da öyle TV ekranları da…

Nasıl beslenilir, nasıl sağlıklı bir vücuda sahip olunur, nasıl iyi giyinilir ve tarz oluşturulur bu soruların cevaplarının peşine düşmüş durumdayız.

Meraklarımız bu yönde, araştırmalarımız yine bu istikâmette.

Karşı mıyız? Hayır.

Bunu belirli bir düzeyde elbette kabul edebiliriz. Hayat bir emanet...

Sağlıklı olmak da bir görev aslında… Bedenin sağlıklı olması insan bütünlüğünün sağlıklı olmasına yol verir.

İlk görev bu; bedenin sağlıklı olması…

Peki; son görev bu mudur? Hayır.

Sadece dünya vücudumuz yok ki, böyle olsun.

Sadece bu dünya için yaratılmış değiliz. Hedefimiz, istikametimiz, arayışımız, hülyalarımız ne bu dünya ile ne de sürekli özen gösterdiğimiz dünya vücudumuz ile ilgili değildir.

Olmamalıdır.

Dünya vücudu nedir? Topraktan aldığımız beden.

Ne kadar ihtimam gösterirsek gösterelim, ne kadar sağlıklı ve ne kadar yüksek seviyede tutarsak tutalım neticede topraktan aldığımızdır.

Yine kendine dönecektir. Toprak olacaktır.

Dünyalıdır, dünyada kalacaktır. Bizimle olan yolculuğu sınırlıdır. Belirlendiği kadardır.

Sınırlı olan bir yapıya tüm duygularımız ve emeğimizle yüklenmemiz biraz sınırı zorlamak olmuyor mu? Hatta aşmak…

Hemen karar vermeyelim, kendimize düşünme payı bırakabiliriz.

Bir de ahiret vücudumuz var.

Ve bu çok önemli… Çok daha önemli…

Temel yanlışımız işte burada başlıyor…

Geçici olmayan vücudumuzu geçici ve bu tarafta kalıcı olan vücudumuza tercih ediyoruz.

Buna iş bilmemektir dersek çok mu ileri gitmiş, kendimizi fazla mı hırpalamış oluruz?

Olalım… Ne çıkar ki?

Genel bir bakışla değerlendirdiğimiz vakit gördüğümüz şudur. Bir dünya vücudumuz var bir de ahiret vücudumuz. Burada tercih yapmamız gerekiyor. Yapıyoruz da. Ama biz çoğu defa birini diğerine tercih ederken yanılgıya düşüyoruz.

İşte buraya bir mim koymalı ve bir daha biz ne yapıyoruz diyebilmeliyiz.

Diyebildik mi?

Kendi adıma itiraf edebilirim, hayır.

Bunu konuşuyor, üzerinde düşünüyor, düşünmeye değer buluyor olmamız bir aşama sayılmaz mı?

Evet sayılır. Hem de çok önemli bir adım.

Ne diyordu bu konuda usta yazar Gürbüz Azak? “Bir adım atmak için bin adımı göze alanlar yolların hükümdarıdır.”

Haydi, o vakit yollar bizi bekler.

Yolu yolcusuz koymak bize yakışmaz.

Dünya vücudu topraktan aldığımız maddi bedendir. Ahiret vücudu ise sevap ve günahla kazandığımız manevi bedenimiz.

En önemli konu ise bu manevi bedenimizi, ahiret vücudumuzu neyle beslediğimizdir.

Madem yola çıktık, bu konuyu da gündemimize alalım.

Bu yolumuzu da menzilimizi de belirleyecektir zira!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.