Adnan Zeki BIYIK
Dindar Nesil mi Dediniz?
İyi bir aile terbiyesi alamayan zamane gençliğindeki ahlaki çözülme internetin, televizyonun çevresel şartların olumsuz tesirleriyle günden güne artmaktadır.Yarının yetişkinleri olacak bu nesle memleketin nasıl emanet edileceği noktalarında büyük endişelerim var.
Peygamber Efendimiz Allah katında en değerli genç gönlünü Allah'a ve mescitlere bağlayan gençtir buyurmuşlardır. Dini ve ahlaki değerleri örfümüz ve adetimizi gençlere ağaç yaşken vermediğimizden olsa gerek, gençler ileriki yaşlarında manevi boşluklara düşüyor, muhtelif buhranlara dûçar oluyor.
Hadis-i şerifte resmedilen hem ailesine hem toplumuna faydalı olabilecek gençler biz farkında olmadan avuçlarımızdan kayıp gitmekte. Hele bir de varlıklı bir aile ortamında büyütülüp olabildiğince serbest büyüyüp şımartılmışsa bu genç toplum için bir havan topu mesabesindedir.
Hatırlayınız daha 17 yaşına gelmeden hoyratça ve sorumsuzca bir hayat yaşayıp neticede sevgilisinin! kafasını kopartıp çöp tenekesine atacak kadar vahşileşmiş, merhametten ve Allah korkusu/sevgisinden yoksun gençler bu sistemin üretileridir. Malumunuz vechile bu üretilerin sonu ya hapiste ya da intiharla son bulmakta.
Yukarıda durumu verilen baba parasıyla gününü gün eden her türlü kötü alışkanlıkları hayatına koymuş bu şımarık yaşantı,maalesef özel tv kanallarındaki nasipsiz ve gayr-ı milli diziler ve televoletik yayınlar vasıtasıyla ekranların başındaki milyonlarca gencimizi birer Cem Garipoğlu formatındaki gençler olmaya teşvik etmektedir.
Haydi bu şuursuz ve gözünü reyting ve para bürümüş özel televizyon kanallarından bir numara olmayacağını anladık peki devletimizin kontrolündeki kanalların durumu ne? Onlar da diğer özeller gibi fecaat arzetmese de durumları çok hoşgörünmüyor.
Ya bir zamanların güya muhafazakâr diye bilinen kanalları? İlk çıktıklarında Allah-Kuran, Din -Peygamber, tefsir, milli değerler ana tema iken şimdilerde gelin kaynana programları, bol dedikodulu show programları, hoplama zıplama, paparazzi ve televole içerikli yayınlar, milleti enayi yerine koyan kendi kliğini, meşrebini, oluşumunu saatlerce öven ve bu muhtevadaki içi boş tartışma programları vs...Nerede dini ve milli hassasiyet, nerede belgeselleriniz....
Onlar reyting yapmıyor hocam! İyi de reyting para derken eğitmediğimiz, doğru yönlendirmediğimiz bir gençlik oluşturdunuz. Sakın sonra dindar gençlik istemeye kalkmayın. Dindar ve milli duyarlılığı olan bir gençlik "Beni başkasıyla düşün" diye televizyonlarınızda yayınladığınız ahlaksız karaktersiz yayınlarla oluşmaz kardeşim.
RTÜK denen bir kurum var, geçenlerde toplumun büyük bir kısmını rahatsız eden dini değerlere tasallut eden bir diziyi şikâyet ettik adı geçen büyük kuruma ki bu kurumun üyeleri de pek görkemli maaşlar alıyorlar. Kurumun verdiği cevap ne biliyor musunuz: "RTÜK uygunsuz görülen dizi veya filmi kaldırma yetkisine sahip değil sadece uyarır" diye bir cevap gelmiş. Evet gözlerimle gördüm İbrahim ORUÇ adlı bir vaiz hocamıza RTÜK'ün gönderdiği cevap yazısında anlam olarak böyle yazıyordu.
Ey RTÜK! madem sizin bu halkın ahlakınıdinini milli taraflarını koruma gibi bir vazifeniz yoksa kapatın dükkanı. Neden size boşa maaş ödüyorlar. Örneğin bir dizi düşünün veya tiyatro oyunu bu yayınlarda İslam'a hakaret ediliyor, Peygamberimize terbiyesizlik yapılıyor veya bayrağımız ayaklar altında çiğneniyor. Yine bunlara ikaz yazıp geçeceksin öyle mi.
Devletin, halkının şu 5 şeyini koruması farzdır. Bu Allah'ın devleti yönetenlere talimatıdır. Bu korunması farz olan 5 şeyeİslam Hukukunda "Makasıduş şeria" denir ki bunlar: Can, Mal,Din,Akıl, Nesil...
Allah için şimdi şöyle bir bakalım. Rabbim yokluğunu göstermesin devletin ama şu soruyu da sormak lazım. Devlet bu sayılan 5 şeyi yüzde yüz geçtim o oranı yüzde seksen koruyabiliyor mu?
Can: Pamuk ipliğine bağlıhayatlarımız, Akşam haberlerini izleyin, herşeyi orada göreceksiniz. Ençok içimi acıtanları da dayak yediği eşinden ayrılan kadınlarımızın devletten himaye istemesine karşılık gereken himaye sağlanmadığından sokak ortalarında öldürülmeleri. Bu tip cinayetler son zamanlarda ciddi oranda artmıştır.
Mal: Bu belki diğerlerine göre biraz daha şanslı. Tapun kaydın varsa gayr-ı menkulünü korursun, kuyumcu soygunları,ev hırsızlıkları, yankesicilikler, ihale yolsuzlukları aracılığı ile milletin paralarının çalınması gibi durumları göz önüne aldığımızda malın da mutlak korunabildiği söylenemez.
Din: Peygamberimize "Kıblesi şaştı" "Kibirlendi" diyenlerin halen en azından kınanmadığı ülkemde dinin korunduğunu düşünmüyorum.(Kendi adıma Peygamberine gönülden bağlı bir mümin olarak ben kınadım da tel'in de ettim.) Başörtü yasağının kalkması çok iyi oldu. Bu yasak insan haklarına da aykırı bir durumdu. Ama din sadece başörtü değil. Her anlamda dinimizin yaşanması ve onun saygınlığına halel getirilecek tüm mazarratın ortadan kaldırılması sağlanmalıdır.
Akıl: Akıllı insanları, evsaf-ıhünerât ve dahi anâsır-ı ulûm ile mücehhez zevatın şamar oğlanı gibi derdest edildiği bir ortamda aklın korunduğu sanırım söylenemez.Uyuşturucu kullanım yaşının 10'lu yaşlara düştüğü bir ortamda beyinlerin cilalandığını kimse iddia etmez sanırım...Filmlerde içilen sigarayı vs ürünleri "dıt"lama, görüntüyü karartma saikiyle aklı fazla koruyamazsınız.
Nesil: Diziler marifetiyle millli ve ahlaki değerlerin sürgün edildiği, "milyonların önünde yarışmadaki eşinin performansının artmasın için "Beni başkasıyla hayal et aşkım" diyecek kadar ahlaki olarak fosseptiklere düşülen bir ülkede devletin nesli, tam manasıyla korumasınıkimse beklemesin. Herkes kendi neslini kurtarmaya baksın. Umumhaneleri ve rakamları,küçük yaşta çocuklara tecavüz, rakamlarını, ensest ilişkilerin oranını yazarsam neslin ve aklın iflasa gittiğini görürsünüz.. Ama benim bildiklerimi ve gördüklerimi halkımız da büyük olasılıkla biliyordur ve görüyordur. Bir sosyolog gibi ben resimde gördüğümü söylüyorum.
Cep telefonları ile beyinleri ele geçirilmişbir gençliğin, hatta yetişkinlerimizin durumu da içler acıtıcı boyutta. Hemen canlı örnek vereyim, geçen akşam bir program çıkışı İstanbul'dan Kırklareli'ye otobüsle dönüyordum. Otobüs hareket ettikten sonra yukarıdaki mini bagaj bölmesinden çantamdan bir kitap alayım diye kalktım, görebildiğim kadarıyla tamamının elinde şu kocaman telefonlardan. hepsi de kafayı öne eğmiş vaziyette bonzai kullananlar gibi bir görüntüleri vardı. Hakkını yemeyim yanımdaki adam, hiç telefonu ile meşgul olmadı kitap okudu. Ama koca otobüste kitap okuyan ön koltukta 2 kişi vardı ben ve o adam...
Sözün özü hep gençliğin durumunu iç açıcı bulmadığımızısöylüyoruz ama biz yetişkinlerin durumları da onlardan çok farklı değil...
Bu problemler sadece asrımızın değil milattan öncesinin de sorunu olmalı ki bakınız büyük feylesoflarımız neler demiş:
«Bugünün gençliği lüks ve gösteriş düşkünü, saygısız, başkaldıran, geveze ve obur yaratıklardır.» SOKRATES (M.Ö. 470)
"Günümüz gençleri öyle sorumsuz ve uçarılar ki, yarın ülke yönetimini üstleneceklerini düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Şimdiki gençler ne kural tanıyor, ne beklemesini biliyorlar. Üstelik doyumsuz ve düşüncesiz davranıyorlar.»HESİOD (M.Ö. 8.yy)
Tablo bu değerli okurlarım; Benim ailelere ve devlete 2 önerim olacak. Aileler çocuklarına sahip çıksınlar, milli ve manevi değerleri küçük yaşta öğretsinler. Devletimiz de kamudaki israf boyutundaki variyeti kamuya gençlerin hizmetine tebdil etsin; Gençlerin sevdirilerek eğitilebileceği, sosyal faaliyetlerin de olacağı, oraya gitmekten keyif alacakları gençlik eğitim merkezlerini her il ve ilçeye inşa etmesi; buralarda görev alacak kadronun da idealist yetkin ve sempatik zümreden seçilmesi. (Bu konuda kaynağı söylüyorum, kamudaki tüm müdür vesair yöneticilerin altındaki makam arabalarının satılıp neslin iyi yetişmesine harcanması...Hem bu vesileyle bu muhteremler halkın içine girmiş olurlar)
Akıl ve ruh sağlığı müspet yönde gelişmişkültürlü bir gençlik oluşması temennisi ile.
Allahın Sevgisi üstünüzde olsun...
Adnan Zeki Bıyık
Kırklareli Müftü Yardımcısı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.