Devlet yönetimi ‘ilim’ işidir

Hep sömürülmekten şikâyet eder dururuz ya; her şeyden önce sömürünün sebeplerini anlayıp kavramak ve "alternatif çözümler" üretmek gerekmekte... Bilgi çağında şunu iyi bilmeliyiz ki; bilenler bilmeyenleri sömürür ve bu sömürülerini "sistem" hâline getirdikten sonra sömürür de sömürür... Bilginiz ve ilminiz yoksa veya bilgi edinip de bildiklerinizi "ilmî bir sistem/düzen" hâline getirmemişseniz, birileri tarafından hep sömürülürsünüz...

Önceki yazımda, yazımın başlığından da anlaşılacağı üzere, "Kayıtlı ekonomi şart" dedim ve son bölümde şöyle bir hükme vardım: O halde sömürüyü sona erdirmenin, işsizliği ortadan kaldırmanın, ekonomiyi gerçek anlamda canlandırmanın ilk şartı, "kayıt dışı ekonomiye son vermek" olmalıdır.

Böyle dedikten sonra, "kayıtlı ekonomiye geçiş" için yapılması gerekenleri sıraladım.

"Kayıtlı ekonomi şart" derken; yapılması gerekenlerin ilmî dayanakları olması gerektiği ve mesela bizim yaptığımız gibi "Adil Ekonomik Düzen" denen ilmî bir sisteme istinat etmesi gerektiği hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır.

 

Ekonomi alanında yapılması gerekenleri yapmak ve bütün bunları başarabilmek için her şeyden önce "paranın tanımı" yapılmalıdır. Bugünkü Türk Lirası "faiz parası"dır. Çağımızda faize dayanan her şey tekel sömürü sermayesine bağlı ve bağımlıdır. Bu durumu şimdilik tek taraflı olarak bugün birden bire kaldıramayız. Global/küresel sermaye dedikleri tekel sermaye ile diyalogda olabilmemiz için bugünkü faizli para aynen devam etmelidir.

Ancak, her şeyin bir ilki ve bir başlangıcı vardır. Biz de yeni düzenlemelere ve yeni bir düzene geçişe bir yerden başlayabiliriz. Alternatif bir sistemin ilk adımı her an atılabilir. Mesela, çıkaracağımız bir kanunla, şu anda da var olan ve her an yeniden yükseklere fırlama tehlikesi bulunan enflasyonun etkisini sıfırlayabiliriz.

Şöyle ki:

1. Devlet altın alıp satmalı, kârsız alıp satmalıdır. Bütün arz ve talebe cevap vermelidir. Hazinemizdeki altın stokuna göre Türk Lirası altın değeri itibariyle ayarlanmalıdır. Böylece günlük olarak gerçek enflasyon ölçülmüş olur.

2. Her türlü ödemeler "Türk Lirası" üzerinden yapılacak, kimse altın alıp vermeye zorlanmayacaktır. Ancak her türkü borçlanmalar "Altın Değeri" üzerinden olacak, günü gelince Altın Değeri hesaplanarak ödenecektir.

3. Gelir vergisi kalkacak, bunun yerine işletmeler cirodan vergi ödeyeceklerdir. İsterlerse mal senedini, isterlerse parasını vereceklerdir. Yani bütün vergiler KDV üzerinden tahsil edilecek; ancak sadece bir defa ve üreticiden mal olarak tahsil edilecek, sonra kâr veya zarar edenden vergi alınmayacaktır. "Faizsiz Kredi" de yalnız üreticiye verilecek; üretici önceki yıl verdiği "kamu payı" yani ödediği "vergi" kadar krediyi "faizsiz kredi" olarak alma hakkına sahip olacaktır.

4. İşletmelerden çalıştırdıkları kişiler sayısınca bir "sigorta payı" alınacak; bu pay "vergi" gibi alınacak, bunlar bir fonda toplanacak. Bu fon çalışmayan veya çalışamayanlara bölüşülecek. İşletmeler bordro yapmak zorunda olmayacaklardır.

 

Sonuç olarak, bu yazı silsilesindeki en önemli hüküm cümlemiz şudur: Bu çağda devleti yönetmek 'İLİM' işidir.

Bir "usta", herhangi bir şeyin ustası, bilgisi olmadığından nasıl "ilim" sahibi bir "mühendis" gibi uçak yapamazsa, nasıl bir bilgisayarı inşa edemezse; çağımızda ilme dayanılmadan, sistem olmadan yönetim yapılamaz, devlet yönetilemez.

Nitekim gerektiği gibi yönetilemiyor...

Evet; çağımızda devlet yönetmek 'İLİM' işidir, ilminiz yoksa sömürülürsünüz...

Nitekim sömürülüyoruz...

Önceki ve Sonraki Yazılar