Ergenekon ve diğer çete davalarında sürekli olarak devletin kurumlarını hedef alan Türkiye Komünist Partisi, devlet tarafından kurdurulduğunu neden itiraf etmiyor?

Son günlerde Baasçılarla kol kola görmeye alıştığımız bu arkadaşlar (!) Ergenekon’a sahip çıkarken komünizmden söz etmelerini gelin birlikte masaya yatıralım…

Ve nasıl bir devlet projesi olduklarını, asıl amaçlarının ne olduğunu görelim.

Duymuşsunuzdur! Mustafa Kemal’in Ali Fuat Cebesoy'a yazdığı bir mektup var.

Fakat bu mektup yıllardır sansürlenerek verilir ve gerçek proje gözden kaçırılır. İşte o mektuba iyi bir arşivci Üstad sayesinde ulaştım. Mustafa Kemal el yazılı ve imzalı… Mektup incelendiğinde; Sovyet İktidarına yakın olmak, ulusal mücadeleye Sovyetlerden destek almak için değil, bilakis oradan esen rüzgârı Türkiye’de kontrol altına almak için TKP’nin temelinin atıldığı görülüyor.

Öyle ki Mustafa Kemal, mektubunda Sovyetlerden Türkiye’ye Komünizmin ihraç edilmeye çalışıldığı, bunun çok büyük bir tehdit olduğunu ve gerekli tedbirin alınması için harekete geçilmesi gerektiğini vurguladığı görülüyor. En önemli tedbiri ise Mustafa Kemal, devletin kontrolünde Türkiye Komünist Fırkası oluşturmaktan geçtiğini ifade ediyor. Hatta kontrolü orduya teslim ediyor…

İşte Atatürk’ün kendi kaleminden ilk bölüm:

“Komünistlik memleketimizde değil henüz Sovyetler de bile kabiliyet-i tatbikası hakkında sarih kanaatler hasıl olamadığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber dâhilden ve hariciden muhtelif maksatlarla bu, cereyanın memleketimiz dâhiline girmekte olduğu ve buna karşı makul tedbir alınmadığı takdirde milletin pek ziyade muhtaç olduğu vahdet ve sükûneti muhil ahvalin hudusu da daire-i imkânda görülmüştü. En makul ve tabii tedbir olarak aklı başında arkadaşlardan hükümetin malumatı tahtında bir Türkiye Komünist Fırkası teşkil ettirmek olacağı düşünüldü. Bu takdirde memleket de bu fikre müteallik bütün cereyanları bir muhassılaya irca etmek mümkün olabilir.”

*Yani Mustafa Kemal diyor ki biz kendimiz bir parti kuralım ve komünist parti diye yutturarak; bu düşüncede olanları kontrolümüze alıp, istediğimiz doğrultuda kullanalım. Doğrusu yutturmuş da..!

-Oluşuma İsmet Paşa sızdırılmış-

Mustafa Kemal şöyle devam ediyor: “Heyet-i müteşebbisesi ve otuz kişiden mürekkeb bir merkez umumisi meyanında güzide arkadaşlarımızdan Fevzi, Ali Fuat ve Kazım Paşalarla, Rafet ve İsmet Beylerinde gizli olarak dâhil bulunmasını muvafık gördüm. Bu sayede memleketimizi tutan ve maksadımızın kahramanı bulunan arkadaşlarımı bu teşkilatda zi-medhal bulunacaklar ve onların malumat ve teşebbüsatı üzerinde amil olacaklardır.”

*İşi daha da ileri bir aşamaya taşıyan Mustafa Kemal, teşkilatın devlet eliyle kurulmasını, yönetilmesini ve İsmet Paşa’nın da gizli olarak sürece dâhil olunmasının talimatını veriyor. Bizim TKP’liler ise bugün halen ‘özgürlükten’ söz ediyor. Neyse devam edelim:

Yönetim ve kontrol orduya teslim edilmiş

Ali Fuat Cebesoy'a Mustafa Kemal, mektubunda şu uyarıları da yapıyor: “Katıb-i umumi ilan edilen sabık Dahiliyye Vekili Hakkı Behiç Bey tarafından yazılan ilk mektubu şifre ve tahrirat olarak arkadaşlara takdim ettim. Orada bir nebze malumat var idi. Bugün icraat-ı maddiyemizde kabiliyet-i tatbikası bulunup bu maksadımızı, istihsalde kuvvet bahş olan hususata atf-ı ehemmiyet etmek tabi’idir. Sosyalizm ve Komünizm prensiplerinden hangileri ne dereceye kadar bizce kabil-ı tatbik ve hazm, kabul görüleceği Türkiye Komünist Fırkası’nın propagandasına mukabil milletin tezahüratı fikriyyesiyle ve zamanla anlaşılacaktır. Ordunun her vakitten ziyade büyük bir inzibatla kumandanlarının eli altında bulunmasına son derece dikkat ve ehemmiyet atf olunmalıdır. Komünizm cereyanı nihayet ordunun en büyük kumandanlarında kalmalıdır. Arz-ı Hürmet ederim.”

Ooo sadece teşkilat kurulmamış, kontrolü de orduya bırakılmış. Peki bugün benzer yapıları kimler kontrol ediyor..!

Devam eden süreçte ortaya çıkan ilişkiler acaba derin devletin gözetim ve denetiminde bir genetiğin her an harekete geçebildiğini göstermiyor mu?