Mihman Kelimeler
DERD EŞİTTİR DERMÂN
Gönül ağlamaklı olur insan perişân, gönül şâdî olur insan bedahşân. Bu sebeple en değerli cânân kişinin kendi gizlisinde bulunur. Bu öyle bir giz, öyle bir sırdır ki gün gelir aşılmaz deryaları aşırır , geçilmez yollardan geçirir, içilmez zehirlerden içirir hâsılı gönül başka kimyâdandır. Ateş, su ve topraktan değil, kardan ve buzdan da değildir o.
Dermân arardım derdime / Derdim bana dermân imiş der garîb Yûnus. Derdin dermânı nedir ey Yûnus? Anlaşılan bu bizim bildiğimiz dertlerden değil sevgili dostlar, Yûnus’un derdi başka, sevdâsı başka öyle olmasa dert ile bir tutar mı dermânın hiç. Dermânın sırrı da dertte gizli, derdin sebâtı da. Sebât eyle ey gönül fırtına olmadan deryâ durulmaz, deryâ durulmadan da hemhâl olunmaz. Hemhâl olmak, vâsıl olmak, sadık olmak hoştur.
Kamu bîmârına cânân devâ-yı derd eder ihsân
Niçun kılmaz bana dermân beni bîmâr sanmaz mı
Hasta şifâyı , âşık maşuku, dertli devâyı, dermân da derde karşılık sabrı talep eder. Olanca azametiyle sabır: Aşılmaz bir dağ, akmayan bir zaman, dinmeyen bir fırtınada kükremiş dalgaların arasında sallanan bir yelken timsâli zora tâliptir. Kapı aralanana, teveccüh bulana kadar dermân arayanın kaderinde, kapı kapı bir sefîl ve bir meczup olma sevdâsı yazılıdır. Kaderden kaçamam, serden geçemem, iki günlük dünyaya bir paha da biçemem
Dert nedir? Dert sükûna erememek bir limân bulamamaktır. İnsan bu dünyâda başı avâre kendi divâne gezer de durur . Ne vakit rûh üflenmiş , insanı canlı ve diri eden sırdan bir nazar muhtevâmıza dahil etmişiz o zaman can cevherini gönülde hissetmişiz. . Kalbin rikkati nûrun tecelli bulduğu süveydâ sığınağıdır. Dermânı aldık derde buladık süveydâyı gönlün taa derinine sakladık. Süveydâ sevdâya muhtaç, hasta şifaya , karanlık da aydınlığa.Aydınlık aşkta gizli , aşk aydınlıkta. Böyle gönle hareket veren, rûhu alevlendiren bir nesnedir aşk.
Eskilerin bir lafı vardır “Allah bana zarar ziyan , hastalık ve belâ vermiyor, yoksa Rabbim beni unuttu mu?” Mevla hiçbir kulunu dünyâ nizamında başı boş koymaz . Bu suretle mahbûbdan gelen her türlü cevr ü cefâ bal u şeker gibidir, pek tabî talep edene.
Aşk ile başladı yolculuğumuz aşk ile şereflenen gönlümüz, aşktan ötrü ayrı kaldı öz vatanından. Aşkı bulan âdem elif gibi doğruldu, lakin doğrulunca aşkın kadri ve kıymeti kalmaz oldu, gönül sarayının sultanına, başların tacına ortaklar bulundu. Ziyan bu ya bunca karanlık o nûru gölgeleyemedi. İnsan bu karanlığın peşinde dertli; ışığında da dermânı bulan oldu. Bu yüzdendir ki ne vakit gönül terâzisi nûra mütemâdiyen vâsıl oldu perde aralandı o vakit karanlığın rengi revnak aydınlığa ulaşır oldu.