Sabık CHP Lideri Deniz Baykal’ın malum kaset olayından sonra yazı yazmayan basılı yayın ve internet köşe yazarı kalmadı neredeyse. Tüm yazarlar olaya birçok açıdan baktılar ve genelde bunun özel hayat olduğunu ve yayınlanmanın çirkinliğinden bahsettiler.

Düne kadar gerek sol cepheden ve gerekse karşı taraftan Baykal’ı ardına kadar eleştiren birçok yazar neredeyse Baykal’ı madur ilan ettiler.

Aslında insanoğlu oalrak hepimizin başmıza bir iş geldiğinde iki elimizi kafamıza koyup derin derin düşünmemiz lazım. Acaba ben ne yaptımda bu hadise vuku buldu diye.

Baykal’ın başına gelen kaset olayının asıl nedenini (daha doğrusu yaptığı bu işin ayyuka çıkmasının nedeni ‘zira kendisi henüz hadiseyi yalanlamadı’) Allah’u Teladan başka kimse bilemez. Bizler sadece gördüklerimize binanen tahmin yapabiliriz.

Dolayısıyla Deniz Baykal özellikle son iki üç yılda Ak Parti Hükümetine ve Başbakan Erdoğan’a karşı fütursuzca muhalefet yapmaya başlamıştı. Erdoğan ile olan kavgasına neredeyse uçan kuşları bile dahil eder olmuştu.

Bunun en belirgin örneği diline pelesenk ettiği DENİZ FENERİ davasıydı. Her fırsatta Deniz Feneri Derneği ile Erdoğan’a çakmaktan zevk alır hale gelmişti. Peki ne yapmıştı bu adaşı Deniz Feneri Derneği? Almanya’daki Deniz Feneri Derneğinde dünyanın birçok yerindeki sivil toplum organizasyonlarında olduğu gibi suistimaller olmuş ve yanlış yapanlar da cezalandırılmışlardı.

Ancak İstanbul’daki dernek ise; bizim bununla bir alakamız olmadığı gibi; eğer varsa bizde bir açık, bir suistimal buyrun gelin herşeyi inceleyin diye seslerini çıkartabildikleri kadar çırpınıyorlardı. Ancak Deniz Baykal bir defa kancayı takmıştı adaşı Deniz Fenerine (DF). Üşenmeyen okuyucularımız internetten  arama yaparak Baykal’ın kaç kere DF’ni baltalamaya çalıştığını bulabilirler.

Tabii Baykal ve o dönemde ona destek veren malum medyanın bitmez tükenmez saldırısından dolayı birçok hayırsever DF’ne yardımı kestiler. Kesilen bu yardımlardan dolayı birçok aile MAĞDUR ve MAZLUM oldu.

Sevgili okuyucularım,

Sevgili benim gibi solcu arkadaşlarım (Bendeniz ABD’de SOLCUYUM)

Ve sevgili Deniz Baykal,

Elinizi vicdanınıza koyarak lütfen sorun. Sizce bu mağdur ve mazlumlar size beddua etmemişler midir? Ne demişti büyüklerimiz? ALMA MAZLUMUN AHINI ÇIKAR AHESTE AHESTE.

Ya AYM’ni mesken edindiğinizden dolayı yine mağdur olan teknik lise ve İHL’li öğrenciler; sizce onlarda hakkınızda dua mı ettiler yoksa YA RAB SEN BİLİRSİN mi dediler?

CHP içerisinde Yaşar Nuri Öztürk’ten sonra başka ilahiyatçı kalmadı bildiğim kadarıyla. Eski Üsküdar ve Beyoğlu Müftüsü, ki Türkan Saylan’nın cenaze namazını kıldırarak iyice meşhur olan İhsan Özkes CHP’li. İhsan Hoca Baykal’ı arayıp bu asıl gerçeği haykırmalı yüzüne. Demeliki ‘Sayın Genel Başkanım, siz kabahati ne Ak Parti’de,  ne medyada, ne Ergenekon’da, ne Pennsylnvania’da aramayın. Kabahati kendinizde arayın. Bu kadar kişinin AHINI aldınız. Ve işte bu AHHlar yüce makamda Kabul gördü. Tövbe edin ve mağdur olan herkese ulaşmaya çalışın ve onlardan helallik dileyin ve asla bir daha siyasete dönmeyi düşünmeyin zira o kadar kişiyi üzdünüzki; hepsine ulaşmanıza ömrünüz yeter mi bilemeyiz'

Mesut Yılmaz’ı Nasıl Unutabiliriz?

Deniz Baykal sevgili hemşehrim Mesut Yılmaz’ı nasıl hatırlamaz. Mesut Yılmaz siyasi hayatıma malolsa da İHL’lerin orta kısmını kaldıracağım ve bu yarasaları kurutacağım demedi mi? Akibetini hep beraber görmedik mi? Kim kimi kuruttu?

Adnan Menderes için de söylenir

Merhum ve mazlum Adnan Menderes için de yaşlı bir kadının işini görmediği için ona beddua ettiği söylenir. İdamını buna bağlıyanlar bile var.

Hulasa günlerdir tüm Türkiye’nin enerjisini tüketen bu kasetten sonra hepimiz aklımızı başımıza alıp bir kez daha düşünmeliyiz. Ve asla unutmamalıyızki; bir kişinin bile olsa ahını almamalı, zulmetmemeli, kendimize beddua ettirmemeli. Aksi halde gördüğümüz gibi akibet hayr olmuyor wesselam.