xxx52
Dehşete düşüren iddialar ve haberler
Devleti meşru olmayan iktidar odaklarından, orduyu darbeci subaylardan ve generallerden, ülkeyi –bazen onlarla işbirliği de yapan- mafyadan kurtarmak ve temizlemek kaçınılmaz hale gelmiştir. İktidar bu hayırlı işe teşebbüs edince muhalefet destekleyeceği yerde "iktidarı başka maksatların peşinde olmakla" suçladı ve operasyonlara karşı çıktı. İktidarın başka maksatlarının olup olmadığını bilmek mümkün değil, ama ortada ağır suç teşkil eden fiillerle ilgili iddialar, haberler ve davalar var. Bunlar arasında ülkede kaos yaratmak için hazırlanmış planlar, bu planların içinde masumların, önemli kişilerin katledilmeleri, camilerin bombalanması, cumadan çıkan cemaat üzerine bomba yağdırılması, başbakanın ve görevini yapan polislerin kurşunlanması... var; bütün bunlarla oluşacak kaos ortamından yararlanarak darbe yapmak ve demokrasiyi askıya almak var.
İktidarın başka maksadı belli değil, ama bu saydıklarımız belli; yani haber ve dava konusu olmuş. Hal böyle olunca ülkesini seven, adalet ve haktan yana olan, vicdanını iktidar hırsı kör etmemiş bulunan herkesin yapması gereken şey durup beklemek, yargının gerçekleri ortaya çıkarmasına yardımcı olmak, yargıyı şu veya bu şekilde etkilemekten uzak durmaktır.
Mecelle'ye de madde olarak girmiş bulunan bir hadise göre ispat, iddia edene (dava açana), eğer ispat için yeterli delil yoksa –dava konusu suçu işlemediği veya haksızlığı yapmadığı yolunda- yemin ise davalıya düşer.
Yukarıda bir kısmını sıraladığım vahim, canavarca, tüyler ürperten suçlarla ilgili haberler ve iddialar yalan da, doğru da olabilir. Peşinen "doğru, gerçek, olmuştur" diyen de, "yalan, yanlış, uydurma" diyen de yanlış yapar. Kişileri mahkum etmek için iddia yetmez, iddianın ispatı gerekir. İspat, suçlanan kişinin gözaltında veya tutuklu olmasını gerektiriyorsa bu da yapılır. Muhakeme sonunda yeterli delil bulunamazsa sanıklar serbest bırakılır, bulunursa, suç ispat edilirse mahkum olur, cezalarını çekerler.
Bazı çevrelerin bu evrensel kurallar karşısında tavır almaları, telaş içinde, bilir bilmez insanları suçlamaları veya aklamaları o çevrelerin pek masum olmadığının delilidir veya emaresidir.
Bir düşünün, ya bu iddialar ve haberler tamamen veya kısmen doğru ise...
Böylesine ağır, ülkeye ve halka zararlı suçların, teşebbüslerin, fiillerin engellenmesi ve aynısını yapmak isteyenlerin caydırılması zorunlu değil midir?
Savcılar ve hakimler ellerindeki delillere bakarak bazı şahısları göz altına aldılar veya tutukladılar diye kıyameti koparanlar bu "doğru olma ihtimali" üzerinde niçin durmuyorlar!!!
"Bütün bunlar doğru ama biz yargıya güvenmiyoruz" diyecek olanlara sormalı:
Peki kime, nereye güveneceksiniz?
Defalarca darbe yapan ve darbe teşebbüsünde bulunan askerlere mi?
Binlerce cinayet işleyen, devlet içinde devlet olmaya kalkışan gladiyoya mı?
Yargı hiç değilse açık, zamanı geldiğinde vereceği hükmün delilleri ortada, hata ihtimaline karşı üst yargı denetimi mevcut.