Teslime Gülsen NURDOĞAN

Teslime Gülsen NURDOĞAN

Damdaki Deli

Yenilen pehlivan güreşe doymazmış. 

Siyaset arenalarında olanları seyrettikçe, aynı yalanı kırk birinci kez işiten biri gibi bakıyorum.

Bunlar  sadece bizim ülkede mi oluyor? 

Hayır tabi ki! 

Bütün dünyada vaziyet böyle!

Mesela bugün Amerika'da olanlar...

Mesele; bugün yaptıklarıyla, söylemleriyle dünyayı hem şaşırtan hem de güldüren koca ülke, Amerika Birleşik Devletleri -eski başkanı mı yeni başkanı mı ben de bilemedim- Donalt Tramp!

Dünyadan kimler geliyor geçiyor azizim! 

Ahh!.. bir film sahnesi burası. Çekimler burada oluyor, mahşerde ise film oynayacak. Orada tüm bölümleri seyretme imkanı bulacağız. Sonra da gelsin hesap defter işleri!..

Verilen haberlere göre -yani ben de bu habercilerin yalancısıyım- yoksa dünyadaki olayların birebir şahidi olmam mümkün değil. 

İşte haberlerden okuduklarıma göre Donald Trump'ın yeğeni Mary L.Trump, amcası hakkında çarpıcı açıklamalarda bulunmuş. The Observer'sa konuşan Mary Trump, amcasından "dengesiz" diye söz etmiş ve onun ivedilikle görevinden alınması gerektiğini söylemiş.

Seçimden iki hafta önce The Observer'sa konuşan Mary L.Trump, amcası Donald Trump hakkında:

Çaresiz bir durumda olduğunu biliyor, dolayısıyla ortalığı ateşe verecek, daha çok kaos ve bölünmeye götürecek. Ve eğer masadan kalkacaksa, bunu masayı devirerek yapacak demiş.

Doğru çıkan bu tahminine rağmen Capitol baskını, Mary L. Trump’ta bir şok etkisi yaratmış.

"Beni ilk sarsan şey, olayın ne kadar küçük düşürücü olduğuydu. Böylesi bir bayağılık… Kongre’nin salonlarında kol gezen bu bayağılık Donald’ın ta kendisidir." demiş. 

Yeğen Mary L. Tramp:

Olaylar, geride kalan dört yılın, dibine kadar damıtılmış tam bir özetiydi, kötünün de kötüsü insanların nasıl bu kadar cüretkar hale geldiğinin ispatı oldu. Ve gelecekte başkan olmak için sırada olan insanların da aynı kafada olduğunun farkına varınca ikinci kez beynimden vurulmuşa döndüm diye devam etmiş. 

Mary Trump seçim sürecinde Joe Biden’ı desteklemiş ve bu yönde paylaşımlarda bulunmuş.

Zaman hızlı davranma zamanı diyen Mary Trump, 25. maddenin bir an önce devreye sokulup Donald Trump’ın görevden alınmasını istiyormuş. 

Ancak 'gezegendeki en büyük korkan' olarak tanımladığı Başkan Yardımcısı Mike Pence’in bunu yapamayacağını söylüyormuş. İstifa eden kabine üyelerinin, ilk başta kendi siyasi kariyerlerini düşündükleri için böyle davrandıklarını sözlerine ekliyormuş. 

Mary L. Trump, klinik psikolog ve yazarmış.  'Too Much and Never Enough: How My Family Created the World's Most Dangerous Man' adlı kitabında Donald Trump'ın sosyopatlık eğiliminin, babası ile olan ilişkisinden kaynaklandığını yazmış.  Donald Trump'tan 'Dünyanın en tehlikeli insanı' olarak söz etmiş. Açılan davalara rağmen kitap 14 Temmuz 2020'de yayınlanmış ve piyasaya çıktığı ilk gün yaklaşık 1 milyon adet satmış.

Mary Trump, bu sıradışı ABD başkanı amcası Donald Trump için; 'tam bir dengesiz' demiş. 

“Unutmayın: Bu adam salgının ortasında, postayla gönderilen oy pusulalarını geçersiz kılmaya çalıştı. Pentagon’daki üst düzey subayları istifaya zorlayarak, yerlerine dalkavukları koydu. Bu nedenle, Çarşamba günü altı saat boyunca Pentagon, Ulusal Muhafızların isyancı bir güruhu zapt etmesini engelledi. Sistemimiz sefil bir şekilde başarısız oldu çünkü bu adamın, ülkenin güvendiği her kurumu dağıtmasına izin verildi.” demiş.

Mary L.Trump, Donald Trump’ın gelinen bu noktada küçümsenmemesi gerektiğini de belirtirken şunları söylemiş.

"Hayatında hiçbir zaman meşru bir galibiyeti olmadı. Onun için tek önemli olan ne olursa olsun kazanmaktı. İki haftadan kısa bir süre içinde, Oval Ofis, onu açılacak davalardan, iflaslardan ve iddianamelerden koruyamayacak. Ne yapacağını bilmiyorum ama her şeyi yapabileceğini anlamamız gerekiyor."

Bütün bunlar ise benim aklıma Aziz Nesin'in 'Damda Deli Var' adlı hikayesini getirdi.

Buyrun birlikte okuyalım.
 

"Bütün mahalle ayağa kalktı:

— Damda deli var! Sokak, bir baştan bir başa, deliyi seyre gelenlerle dolmuştu.

Önce karakoldan, sonra Müdüriyetten araba ile polisler geldi. Arkadan itfaiye yetişti. Delinin annesi,

— Yavrum, oğlum, in aşağı!... Hadi çocuğum!... diye yalvarıyordu.

Deli,

— Muhtar yapmazsanız, kendimi aşağı atarım! diyordu.

itfaiye erleri, deli aşağı atlarsa tutabilmek için branda bezini açtılar. Dokuz itfaiyeci, uçlarından tuttukları branda bezini apartımamın çevresinde dolaştırmaktan ter içinde kalmışlardı.

Komiser,

— Rica ederim, in kardeşim aşağı! diye yarı korkutmak istercesine, yarı da yumuşak bir sesle deliyi kandırmaya çalışıyordu.

— Muhtar yapın ineyim! Yoksa kendimi aşağı atarım. Yalvarmak, yakarmak, korkutmak hiçbiri para etmedi.

— Kardeşim, yahu... in be aşağı!

— Şunlara bak!... Beni aşağı indireceğinize siz yukarı çıksanıza... Kalabalıktan biri,

— Muhtar yaptık diyelim, dedi. Başka biri,

— Olmaz yahu, dedi, deliden muhtar olur mu hiç?..

— Allah Allah... Sahiden muhtar yapacak değiliz ya...

Bastonuna dayanmış bir ihtiyar,

— Olmaz, dedi, sahiden de, şakadan da yapsanız olmaz.

— Belki iner...

— inmez. Ben bunları bilirim. Bir kere yukarı çıktılar mı, artık inmezler.

— Hele bir kere aşağı insin, kolay!

— inmez! Aşağıdan birisi,

—- Seni muhtar yaptık! diye bağırdı, haydi in aşağı!.. Deli, oynamaya başladı: — inmem! Şehir Meclisine üye yapmazsanız, kendimi aşağı atarım.

ihtiyar etrafındakilere,

— Nasıl, dedi, ben size demedim mi?

— istediğini yapalım.

— Ne yapsanız inmez, insan bir kere dama çıkacak kadar delirdi mi, artık aşağı inmez.

Komiser,

— Yaptık, dedi, seni Şehir Meclisine üye yaptık. Hadi kardeşim in aşağı da arkadaşlarını bekletme!...

— İnmem! Belediye Başkanı yapın ineyim! ihtiyar,

— Gördünüz mü, dedi, vaktiyle gerekti. Şimdi hiç inmez.

Ter içinde kalan itfaiye komutanı,

— Yani belediye başkanı yapsak ne olur, dedi, yapalım. Sonra iki elini ağzına boru yapıp yukarı seslendi:

— în kardeşim!... Seni belediye başkanı yaptık, in de vazifene başla!

Deli göbek atarak,

— inmem, dedi, bir deliyi belediye başkanı yapanların arasında benim ne işim var? inmem!

— Peki, ne istiyorsun?

— Bakan yaparsanız inerim! Aşağıdakiler kısa bir tartışmadan sonra,

— Pekiy, dediler, seni Bakan da yaptık! Haydi artık in aşağı!... in... Bak herkes seni bekliyor.

Deli, elini burnuna götürüp nanik yaptı:

— inmem! Bir deliyi bakan yapanların arasına iner miyim ben!...

— Haydi kardeşim, seni bakan da yaptık, öbür bakanlar seni bekliyor. Haydi in!...

— Yağma mı var, ineyim de beni tımarhaneye kapatın! inmem!...

ihtiyar adam,

— Boşuna uğraşmayın, inmez! dedi- Ben bu delileri gayet iyi bilirim. Sizi de bakan yapsınlar, siz de inmek istemezsiniz.

Deli, barbar bağırıyordu:

—- Başbakan yapmazsanız, karışmam, kendimi aşağı atarım.

— Yaptık!... diye bağırdılar, seni Başbakan yaptık.

ihtiyar adam,

— İnmez! dedi.

Deli tekrar oynamağa başladı. Sonra da,

— Kral yapın, ineyim! dedi, kral yapmazsanız kendimi aşağı atarım.

İhtiyarın dedikleri doğru çıkıyordu. Ona danıştılar.-

— Ne dersiniz? Kral yapalım mı? İhtiyar;

— İş, işten geçti, dedi, artık ne derse yapmak zorundasınız. Bir kere nasıl olsa başbakan oldu.

— Seni kral yaptık birader! diye bağırdılar, haydi bakalım, artık in!...

Damda göbek atan deli,

— İnmem! dedi.

— Ne istiyorsun? Kral da yaptık işte!

— Yaaa... İnmem. İmparator yapın ineyim, yoksa kendimi aşağı atarım.

İhtiyar;

— Atar, dedi.

— Yaptık! diye bağırdılar. Seni imparator yaptık. Haydi gel aşağı!...

Deli,

— Sizin gibi sersemlerin arasında benim gibi imparatorun ne işi var? dedi.

— Peki, ne istiyorsun? Söyle de onu yapalım. İn be kardeşim!...

Damdaki deli,

— Ben imparator muyum? diye sordu. Aşağıdan bağırdılar:

— İmparatorsun!

— Mademki imparatorum, canım isterse inerim, istemezse inmem... İnmiyorum işte!

Komiser kızdı:

— Atlarsa atlasın be!... Bir deli eksik olur dünyadan!... diye düşündü. Düşündü ama, başına bir iş çıkabilirdi, itfaiye komutanı, ihtiyara,

— Şimdi ne yapacağız? diye sordu, bu deli hiç aşağı inmez mi?

— İner.

— Nasıl?...

— Bırakın da ben indireyim!...

Herkes ihtiyarın deliyi nasıl aşağı indireceğini merak ediyordu. İhtiyar, damdaki deliye,

— imparator hazretleri!... diye bağırdı, acaba altıncı kata çıkmak arzu buyurulur mu?

Deli gayet ciddi,

—- Pekâlâ, dedi.

Dama açılan delikten içeri girdi. Merdivenleri indi. Altıncı kat penceresinden kalabalığa bakıyordu, ihtiyar,

—- Haşmetpenah!... Beşinci kata çıkmak istemezler mi? diye sordu.

Deli,

—- Çıkarım! dedi.

Herkes şaşkınlık içindeydi. Dördüncü kat penceresinden kalabalığı seyreden deliye ihtiyar,

— Saygı değer imparatorum, acaba üçüncü kata çıkmak arzu buyururlar mı? dedi.

Deli,

— Elbette!... diye cevap verdi.

Deli üçüncü kat penceresindeydi. Artık damdaki gibi göbek atmıyor, oynamıyordu. Üzerine sahici bir kral ciddiliği gelmişti.

— Muhterem imparatorumuz, ikinci kata çıkmak istemezler mi?

— isterim.

ikinci kata da inmişti.

— Zâtı haşmetpenahîleri birinci kata çıkmak arzu ederler mi?

Deli sokağa gelmişti, kalabalığın arasındaydı. Doğruca ihtiyarın yanına gitti. Elini ihtiyarın omuzuna koydu,

— Ulan, dedi, senin de deli olduğun nasıl belli... Deli, delinin halinden anlar. Sonra komisere,

— Haydi bakalım, şimdi beni bağla da tımarhaneye gönder, dedi. Deliye nasıl muamele edilir, öğrendin mi?

Deliyi götürürlerken, meraklı bir kalabalık ihtiyarın etrafını aldılar:

— Beybaba, nasıl yaptın bu işi yahu?... İhtiyar;

— Eeee... dedi, kolay değil, kırk sene politika içinde yuğrulduk-

Sonra bir göğüs geçirerek,

— Ah, ah!... dedi, şimdi bacaklarımda derman olsa,, ben de dama çıkardım, kimse de aşağı indiremezdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.