xxxx1
Dalga kurabilmek için…
Son yedi-sekiz aydır medeniyet tasavvuru kitapları için "kapanmıştım". Konferans davetlerini geri çeviriyordum. İki haftalığına, bozdum bu kararımı…
Önce Bayrampaşa Belediyesi'nin yıllardır başarıyla uyguladığı öncü Baygem projesinin kardeş girişimi "Liman"da bir konferans verdim.
Gerek Baygem projesi, gerekse Liman projesi, daha fazla desteklenmesi ve ciddiye alınması gereken projeler. Bu projelerin gerisinde sıkı entelektüel arkadaşlar var; ama şimdilik sessiz, sâkin gidiyor… Bu tür projelerin, bir süre sonra bağımsızlaşması, belediyelerden yalnızca "lojistik destek" alarak kökleşip kalıcılaşması gerekiyor. Belediyeler, sempozyum türü, yasak savma kabilinden etkinliklerle yetinmemeli.
Liman'dan sonra İnsan ve Medeniyeti Hareketi'nde (İMH) ülkemizin yetenekli felsefecilerinden Alpaslan Açıkgenç Hoca'yla medeniyet fikri üzerine bir beyin fırtınası gerçekleştirdik. İMH, seminer, kurs ve yayın çalışmalarıyla geleceğimizin yapıtaşlarını döşeyen nezih ve nefis işlere imza atıyor. İMH'nin gerisinde derviş ama kabına sığmaz bir "devrimci" var: Kutluyorum kendilerini.
Sonraki durağım, İTÜ (İstanbul Teknik Üniversitesi) oldu. İTÜ'de Emrah Atila'nın girişimiyle, birkaç öğrenci kulübünün ortak/laşa çabalarıyla "Filistin Günleri" düzenlendi. Etkinlikte Filistin filmleri, Filistin resim sergisi ve konferanslar vardı. Burada Filistin sorununu medeniyet perspektifine oturtarak yeniden-tanımlayan bir konferans verdim. Ayrılan salon doluydu ama İTÜ gibi devasa bir üniversite yoktu orada.
Ardından Yalova Üniversitesi'nde profesör Osman Çakmak ile Alim Türkyılmaz'ın çabalarıyla "Küresel Medeniyet Krizi ve Türkiye'nin İmkânları" başlıklı bir konferans verdim. Konferansa ilgi "yoğun"du.
Osman ve Alim Beyler Yalova'ya ruh üfleyecek girişimlere öncülük ediyorlar. Rektör Niyazi Eruslu Hoca, sadece üniversiteyle değil, Yalova'nın sivil toplum kuruluşlarıyla da yakından ilgileniyor: Kabına sığmaz, idealist biri: Ufku ve heyecanı beni de ziyadesiyle heyecanlandırdı ve sevindirdi: Üniversitede enerji, polimer ve gen mühendisliği bölümleri kurmuş. Türkiye kazan ben kepçe diyerek durmadan koşuşturuyor, destek topluyor Niyazi Hoca. Yeşilin bütün tonları demek olan Yalova'yı bu kez "Yalova'nın ve üniversitenin gülü" Rıza Bey'in mihmandarlığında gezdik…
Bu arada Yalova'ya giderken feribot'ta sigaramı yakıp Marmara'ya, ufka ve kitabıma dalmıştım ki, "kapalı ve açık alanlarda sigara içmediğiniz için teşekkür ederiz" diye makinadan konuşan bir sesle irkildim: Kapalı'yı anladık da, açık alanlarda sigarayı yasaklamanın mantığı var mı? Takar mıyım ben bu yasağı? İsterse Tayyip Erdoğan gelsin! İDO'cular, bu yasağı derhal kaldırmalısınız! Böyle saçmalık olmaz: Deniz, ufuk ve yolculuk… Burada içilmez de sigara, nerede içilir ki…
Son olarak Sabahattin Zaim Kültür Merkezi'nde İLEM'in (İlmî Etüdler Derneği'nin) kapanış seminerini verdim: "Medeniyet Krizi'ni Neden Sinema'yla Aşabiliriz?" başlıklı seminer tam üç saat sürdü. İLEM, Lütfi Sunar kardeşimin coşkulu çabalarıyla temelleri atılan, Yusuf Alpaydın kardeşimin sabırlı, sâkin ama öncü girişimleriyle gerçekleştirilen Türkiye'nin en nitelikli seminer programlarından birini uyguluyor. İLEM'de ümit vadeden, parlak ve yetenekli bir öncü kuşak yetişiyor…
Türkiye'nin şizofrenik eğitim sistemi, iflas etmiş durumda: Çocuklarımıza esaslı bir medeniyet şuuru, özgüveni ve ideali kazandıracağına, şizofrenik, ufuksuz, okul, sınav ve dershane yorgunu, daha okurken bitik ve yitik yığınlar yetiştiriyor.
Türkiye'nin tek çıkar yolu, eğitim sisteminin ve sömürgeci medya rejiminin dışında, bu ülkenin çocuklarına derinlikli bir özgüven, asil bir şahsiyet ve kabına sığmaz bir ufuk ve heyecan kazandıracak, ruh ve ideal armağan edecek, kısacası dalga kıracak ve dalga kuracak alternatif eğitim kurumlarını daha fazla vakit geçirmeden hayata geçirmekten geçiyor.
Artık kendi geleceğimizi kendi ellerimize almamız gerekiyor: Bunun için yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve üniversite el ele vererek kalıcı ve uzun vadeli projeler geliştirmenin yollarını araştırmak zorundalar… Yoksa hantal eğitim sisteminin ve yabancılaştırıcı, çözücü ve sömürge zihniyetli medya rejiminin geleceğimizi karartmasına engel olamayız…
Önce Bayrampaşa Belediyesi'nin yıllardır başarıyla uyguladığı öncü Baygem projesinin kardeş girişimi "Liman"da bir konferans verdim.
Gerek Baygem projesi, gerekse Liman projesi, daha fazla desteklenmesi ve ciddiye alınması gereken projeler. Bu projelerin gerisinde sıkı entelektüel arkadaşlar var; ama şimdilik sessiz, sâkin gidiyor… Bu tür projelerin, bir süre sonra bağımsızlaşması, belediyelerden yalnızca "lojistik destek" alarak kökleşip kalıcılaşması gerekiyor. Belediyeler, sempozyum türü, yasak savma kabilinden etkinliklerle yetinmemeli.
Liman'dan sonra İnsan ve Medeniyeti Hareketi'nde (İMH) ülkemizin yetenekli felsefecilerinden Alpaslan Açıkgenç Hoca'yla medeniyet fikri üzerine bir beyin fırtınası gerçekleştirdik. İMH, seminer, kurs ve yayın çalışmalarıyla geleceğimizin yapıtaşlarını döşeyen nezih ve nefis işlere imza atıyor. İMH'nin gerisinde derviş ama kabına sığmaz bir "devrimci" var: Kutluyorum kendilerini.
Sonraki durağım, İTÜ (İstanbul Teknik Üniversitesi) oldu. İTÜ'de Emrah Atila'nın girişimiyle, birkaç öğrenci kulübünün ortak/laşa çabalarıyla "Filistin Günleri" düzenlendi. Etkinlikte Filistin filmleri, Filistin resim sergisi ve konferanslar vardı. Burada Filistin sorununu medeniyet perspektifine oturtarak yeniden-tanımlayan bir konferans verdim. Ayrılan salon doluydu ama İTÜ gibi devasa bir üniversite yoktu orada.
Ardından Yalova Üniversitesi'nde profesör Osman Çakmak ile Alim Türkyılmaz'ın çabalarıyla "Küresel Medeniyet Krizi ve Türkiye'nin İmkânları" başlıklı bir konferans verdim. Konferansa ilgi "yoğun"du.
Osman ve Alim Beyler Yalova'ya ruh üfleyecek girişimlere öncülük ediyorlar. Rektör Niyazi Eruslu Hoca, sadece üniversiteyle değil, Yalova'nın sivil toplum kuruluşlarıyla da yakından ilgileniyor: Kabına sığmaz, idealist biri: Ufku ve heyecanı beni de ziyadesiyle heyecanlandırdı ve sevindirdi: Üniversitede enerji, polimer ve gen mühendisliği bölümleri kurmuş. Türkiye kazan ben kepçe diyerek durmadan koşuşturuyor, destek topluyor Niyazi Hoca. Yeşilin bütün tonları demek olan Yalova'yı bu kez "Yalova'nın ve üniversitenin gülü" Rıza Bey'in mihmandarlığında gezdik…
Bu arada Yalova'ya giderken feribot'ta sigaramı yakıp Marmara'ya, ufka ve kitabıma dalmıştım ki, "kapalı ve açık alanlarda sigara içmediğiniz için teşekkür ederiz" diye makinadan konuşan bir sesle irkildim: Kapalı'yı anladık da, açık alanlarda sigarayı yasaklamanın mantığı var mı? Takar mıyım ben bu yasağı? İsterse Tayyip Erdoğan gelsin! İDO'cular, bu yasağı derhal kaldırmalısınız! Böyle saçmalık olmaz: Deniz, ufuk ve yolculuk… Burada içilmez de sigara, nerede içilir ki…
Son olarak Sabahattin Zaim Kültür Merkezi'nde İLEM'in (İlmî Etüdler Derneği'nin) kapanış seminerini verdim: "Medeniyet Krizi'ni Neden Sinema'yla Aşabiliriz?" başlıklı seminer tam üç saat sürdü. İLEM, Lütfi Sunar kardeşimin coşkulu çabalarıyla temelleri atılan, Yusuf Alpaydın kardeşimin sabırlı, sâkin ama öncü girişimleriyle gerçekleştirilen Türkiye'nin en nitelikli seminer programlarından birini uyguluyor. İLEM'de ümit vadeden, parlak ve yetenekli bir öncü kuşak yetişiyor…
Türkiye'nin şizofrenik eğitim sistemi, iflas etmiş durumda: Çocuklarımıza esaslı bir medeniyet şuuru, özgüveni ve ideali kazandıracağına, şizofrenik, ufuksuz, okul, sınav ve dershane yorgunu, daha okurken bitik ve yitik yığınlar yetiştiriyor.
Türkiye'nin tek çıkar yolu, eğitim sisteminin ve sömürgeci medya rejiminin dışında, bu ülkenin çocuklarına derinlikli bir özgüven, asil bir şahsiyet ve kabına sığmaz bir ufuk ve heyecan kazandıracak, ruh ve ideal armağan edecek, kısacası dalga kıracak ve dalga kuracak alternatif eğitim kurumlarını daha fazla vakit geçirmeden hayata geçirmekten geçiyor.
Artık kendi geleceğimizi kendi ellerimize almamız gerekiyor: Bunun için yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve üniversite el ele vererek kalıcı ve uzun vadeli projeler geliştirmenin yollarını araştırmak zorundalar… Yoksa hantal eğitim sisteminin ve yabancılaştırıcı, çözücü ve sömürge zihniyetli medya rejiminin geleceğimizi karartmasına engel olamayız…