xxx65566
Cumhurbaşkanı Gül'den Obama'ya en büyük ödül
ABD Başkanı Barack Obama'nın İran'daki muhalif gösterilere destek vermemesi, oldukça temkinli açıklamalar yapması, Tahran'ı rahatsız etmekten özenle kaçınması ABD içinde bile çok sert eleştirilere maruz kaldı. İran'da rejimi değiştirmeyi kafalarına koyan ancak başarısız olan neocon çevreler, bunu "ihanet" olarak niteledi. Peki Avrupalı liderlerin boş, uçuk ve sorumsuz açıklamalarına rağmen Obama'nın bu tavrının arkasında ne yatıyor? Bu sorunun cevabını bulduktan sonra, Tahran'da sokaklara dökülen insanların "büyük hedefler"e odaklanan Obama ve ABD'nin hiç de umurunda olmadığı açığa çıkıyor.
İran, nükleer iddiası ile, Ortadoğu'da oluşturduğu siyasi cephe ile, İsrail karşıtlığı gibi konularla ABD'nin ve Batı'nın tepkisini çekse de, bugünlerde Afganistan ve Pakistan'a yoğunlaşan ABD için "belli alanlarda" işbirliği yapılabilecek bir ülke. Daha önce "Taliban'la mücadele Karadeniz'den başlar" gibi başlıklarla tartışmaya çalıştığımız, İran'ı da içine alan bu büyük hedefle ilgili gelişmelere biraz daha yakından bakalım.
ABD'nin Afganistan/Pakistan operasyonu hazırlıkları giderek yoğunlaşıyor. Buna karşı bazı güçlerin, bu hareketi sabote etmeye yönelik girişimleri de kendini hissettiriyor. Uzun zamandır Karaçi limanından Afganistan'a ulaşan lojistik hattı kapatmak için ABD/NATO konvoylarına yönelik saldırılar yaşanıyordu.
Geçtiğimiz yılın sonlarında yoğunlaşan bu saldırılar o kadar zarar vermeye başladı ki, sadece bir haftada 150 ABD ve NATO aracı yakıldı. Karaçi'den Kuzey-Batı Pakistan'a ulaşan, oradan da Afganistan'a giren güzergah kapatılırsa müttefikler ciddi sıkıntılar çekecek hatta operasyon fiyaskoyla sonuçlanacaktı. Tam bu saldırıların yoğunlaştığı aylarda, Şubat ayında Kırgızistan, Manas'taki ABD üssünü kapatacağını açıkladı. Afganistan için en önemli lojistik üslerden biri daha kapanıyordu. Özbekistan'dan sonra bu üssün de kapatılması ABD'nin Orta Asya macerasına büyük darbe vuracaktı. Rusya Kırgızistan'ın bu kararını iki milyar dolar yardım vaadiyle ödüllendirdi.
ABD ve müttefikleri yeni güzergah aramaya koyuldular. Hiç tahmin edilmeyen ülkelerle pazarlığa giriştiler. Öncelikle Özbekistan ve Tacikistan'la masaya oturdular. Rusya ile pazarlık yaptılar. Karadeniz ve Kafkasya üzerinden yeni güzergah çalışmalarını araştırdılar. Doğu Karadeniz birden çok önemli hale geldi. Dahası oldu, İran'la müzakere gündeme geldi. Taliban güçleri İran için rahatsızlık unsuruydu. 2001'deki dolaylı işbirliği neden yeniden yapılmasın dediler.
Bu arada Kırgızistan'ı ikna çabaları devam etti ve başarı sağlandı. Pazartesi günü ABD ile Kırgız yönetimi masaya oturup anlaşmayı imzaladı. Rus basını ve AFP kaynaklı haberlere bakılırsa, ABD bu ülkeye bir milyar dolarlık fon sağlayacak. Bu fon Türkiye üzerinden yatırım olarak gidecek. Manas Üssü'nün 17.4 milyon dolar olan kirası altmış milyon dolara çıkarılacak. Kırgızistan'a başka alanlarda küçük yardımlar da yapılacak.
Bazı kaynaklar Kırgızistan'ı ABD'nin değil, Türkiye'nin ikna ettiğini öne sürüyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 27 Mayıs'ta gerçekleşen Kırgızistan ziyaretinin gündeminde bu üssün açılması olduğu, uzun süredir ikna çabalarının devam ettiği, ziyaret sırasında da sonuca ulaşıldığı ifade ediliyor.
"Dünyabülteni" adlı haber sitesinde "özel haber" olarak verilen iddialar özetle şöyle: Dokuz yıl sonra bir Kırgızistan'ı ziyaret eden ilk Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül ile Kırgız lider Kurbanbek Bakıyev'in yaptığı ilk açıklamalarda öne çıkan konu Afganistan. İki ülke, Afganistan'ın istikrarı için yardım sözü verdi. Kırgız uzmanlar, ziyaretin özel gündemi olduğunu, Türkiye'nin, Ağustos ayında Manas üssünü boşaltmak zorunda olan ABD'nin üste kalması için kulis faaliyetleri yaptığını belirtti. Türkiye'nin bu ülkeye, "Rusya'ya fazla bel bağlamayın" mesajı verdiği, Kırgız hükümetini uyardığı, üssün açık tutulması için Bişkek yönetimini ikna ettiği ifade edildi. Rus Nezavisimaya gazetesi de aynı iddiaları yayınladı. Gazeteye göre, ABD'nin bu üste kalması için Kırgızistan'ı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ikna etti.
Peki bugünlerde ne oluyor? ABD ile Türkiye arasında Afganistan/Pakistan konusunda işbirliğini yoğunlaştırma çabaları sürüyor. Obama'nın güvenlik danışmanı bugünlerde bölgeye gidecek. Bölgeye askeri takviye yapılırken, Pakistan içinde çatışmalar da tırmanıyor. Cemaat-i İslami çevreleri, ABD ve İsrail etkisindeki bazı küçük grupların camilere saldırıp mezhep çatışmasını kışkırttığı uyarısı yapıyor. Olası mezhep çatışması, İran dahil, bütün ülkeleri bir şekilde Afganistan gündemine bağımlı hale getireceği için son derece iyi tespit edilmiş bir yöntem. 2007'den bu yana iki bin civarında Şii Müslüman bu saldırılarda hayatını kaybetti. Tabii hava saldırıları ve sivil ölümler de devam ediyor.
İşte bu hesap yüzünden Obama sessiz. Bu hesap yüzünden İran'la "belli çerçevede" işbirliği ihtimali yok edilmek istenmiyor. Bu hesap yüzünden Tahran sokaklarına çıkanlar Beyaz Saray'ın umurunda değil.
Türkiye, son atağı ile ABD'yi büyük bir sorundan kurtardı. Müttefikler Afganistan için Manas'ı rahatça kullanabilecek. Hedef Taliban olunca İran'ın dolaylı desteğini almak kolaylaşacak. Türkiye, yeni Afganistan macerası içinde daha da merkezi bir ülke olacak. Bu yüzden, Tahran'da harekete geçenlerin büyük bir hesap hatası yaptığına inanıyorum. Bu yüzden İran'a takılıp kalmayalım. Afganistan/Pakistan bölgesinde olacaklar çok daha önemli.
İran, nükleer iddiası ile, Ortadoğu'da oluşturduğu siyasi cephe ile, İsrail karşıtlığı gibi konularla ABD'nin ve Batı'nın tepkisini çekse de, bugünlerde Afganistan ve Pakistan'a yoğunlaşan ABD için "belli alanlarda" işbirliği yapılabilecek bir ülke. Daha önce "Taliban'la mücadele Karadeniz'den başlar" gibi başlıklarla tartışmaya çalıştığımız, İran'ı da içine alan bu büyük hedefle ilgili gelişmelere biraz daha yakından bakalım.
ABD'nin Afganistan/Pakistan operasyonu hazırlıkları giderek yoğunlaşıyor. Buna karşı bazı güçlerin, bu hareketi sabote etmeye yönelik girişimleri de kendini hissettiriyor. Uzun zamandır Karaçi limanından Afganistan'a ulaşan lojistik hattı kapatmak için ABD/NATO konvoylarına yönelik saldırılar yaşanıyordu.
Geçtiğimiz yılın sonlarında yoğunlaşan bu saldırılar o kadar zarar vermeye başladı ki, sadece bir haftada 150 ABD ve NATO aracı yakıldı. Karaçi'den Kuzey-Batı Pakistan'a ulaşan, oradan da Afganistan'a giren güzergah kapatılırsa müttefikler ciddi sıkıntılar çekecek hatta operasyon fiyaskoyla sonuçlanacaktı. Tam bu saldırıların yoğunlaştığı aylarda, Şubat ayında Kırgızistan, Manas'taki ABD üssünü kapatacağını açıkladı. Afganistan için en önemli lojistik üslerden biri daha kapanıyordu. Özbekistan'dan sonra bu üssün de kapatılması ABD'nin Orta Asya macerasına büyük darbe vuracaktı. Rusya Kırgızistan'ın bu kararını iki milyar dolar yardım vaadiyle ödüllendirdi.
ABD ve müttefikleri yeni güzergah aramaya koyuldular. Hiç tahmin edilmeyen ülkelerle pazarlığa giriştiler. Öncelikle Özbekistan ve Tacikistan'la masaya oturdular. Rusya ile pazarlık yaptılar. Karadeniz ve Kafkasya üzerinden yeni güzergah çalışmalarını araştırdılar. Doğu Karadeniz birden çok önemli hale geldi. Dahası oldu, İran'la müzakere gündeme geldi. Taliban güçleri İran için rahatsızlık unsuruydu. 2001'deki dolaylı işbirliği neden yeniden yapılmasın dediler.
Bu arada Kırgızistan'ı ikna çabaları devam etti ve başarı sağlandı. Pazartesi günü ABD ile Kırgız yönetimi masaya oturup anlaşmayı imzaladı. Rus basını ve AFP kaynaklı haberlere bakılırsa, ABD bu ülkeye bir milyar dolarlık fon sağlayacak. Bu fon Türkiye üzerinden yatırım olarak gidecek. Manas Üssü'nün 17.4 milyon dolar olan kirası altmış milyon dolara çıkarılacak. Kırgızistan'a başka alanlarda küçük yardımlar da yapılacak.
Bazı kaynaklar Kırgızistan'ı ABD'nin değil, Türkiye'nin ikna ettiğini öne sürüyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 27 Mayıs'ta gerçekleşen Kırgızistan ziyaretinin gündeminde bu üssün açılması olduğu, uzun süredir ikna çabalarının devam ettiği, ziyaret sırasında da sonuca ulaşıldığı ifade ediliyor.
"Dünyabülteni" adlı haber sitesinde "özel haber" olarak verilen iddialar özetle şöyle: Dokuz yıl sonra bir Kırgızistan'ı ziyaret eden ilk Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül ile Kırgız lider Kurbanbek Bakıyev'in yaptığı ilk açıklamalarda öne çıkan konu Afganistan. İki ülke, Afganistan'ın istikrarı için yardım sözü verdi. Kırgız uzmanlar, ziyaretin özel gündemi olduğunu, Türkiye'nin, Ağustos ayında Manas üssünü boşaltmak zorunda olan ABD'nin üste kalması için kulis faaliyetleri yaptığını belirtti. Türkiye'nin bu ülkeye, "Rusya'ya fazla bel bağlamayın" mesajı verdiği, Kırgız hükümetini uyardığı, üssün açık tutulması için Bişkek yönetimini ikna ettiği ifade edildi. Rus Nezavisimaya gazetesi de aynı iddiaları yayınladı. Gazeteye göre, ABD'nin bu üste kalması için Kırgızistan'ı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ikna etti.
Peki bugünlerde ne oluyor? ABD ile Türkiye arasında Afganistan/Pakistan konusunda işbirliğini yoğunlaştırma çabaları sürüyor. Obama'nın güvenlik danışmanı bugünlerde bölgeye gidecek. Bölgeye askeri takviye yapılırken, Pakistan içinde çatışmalar da tırmanıyor. Cemaat-i İslami çevreleri, ABD ve İsrail etkisindeki bazı küçük grupların camilere saldırıp mezhep çatışmasını kışkırttığı uyarısı yapıyor. Olası mezhep çatışması, İran dahil, bütün ülkeleri bir şekilde Afganistan gündemine bağımlı hale getireceği için son derece iyi tespit edilmiş bir yöntem. 2007'den bu yana iki bin civarında Şii Müslüman bu saldırılarda hayatını kaybetti. Tabii hava saldırıları ve sivil ölümler de devam ediyor.
İşte bu hesap yüzünden Obama sessiz. Bu hesap yüzünden İran'la "belli çerçevede" işbirliği ihtimali yok edilmek istenmiyor. Bu hesap yüzünden Tahran sokaklarına çıkanlar Beyaz Saray'ın umurunda değil.
Türkiye, son atağı ile ABD'yi büyük bir sorundan kurtardı. Müttefikler Afganistan için Manas'ı rahatça kullanabilecek. Hedef Taliban olunca İran'ın dolaylı desteğini almak kolaylaşacak. Türkiye, yeni Afganistan macerası içinde daha da merkezi bir ülke olacak. Bu yüzden, Tahran'da harekete geçenlerin büyük bir hesap hatası yaptığına inanıyorum. Bu yüzden İran'a takılıp kalmayalım. Afganistan/Pakistan bölgesinde olacaklar çok daha önemli.