Recep KOÇAK
Çocuklar üşümesin
Star Gazetesi yazarı İlhami Işık yüreklere dokunan bir çağrı yaptı. Geçtiğimiz aylarda terörle mücadele sırasında Doğu’da ve Güneydoğu’da binlerce ev yıkıldı. Evlerini terk etmek zorunda kalan bölge insanının sıcak yuvalarına dönebilmeleri için hem terörle mücadeleye hız kesmeden devam ediliyor, hem de yıkılan evlerin yerine yenilerinin yapılması için çalışma yapılıyor.
Işık “Çocuklar Üşümesin!” başlıklı yazısında, “Paylaşmak demek, fazla olanı vermek değildir. Paylaşmak demek elindekini bölüşmek demektir” diyor ve çok önemli çağrısını şöyle yapıyor:
“Son aşure ayında sevgili eşim dolabımızı aşure kaseleriyle tıka basa doldurmuştu. Ben aşureyi çok severim. Akşama doğru eve dönerken sokağımızda yolun kenarında oturmuş bir anne ve çocuklarıyla Suriyeli göçmenler gördüm. Onlara selam verip ‘’Aşure yemek ister misiniz?” diye sordum. Birbirlerine baktılar. “Şayet aşure yemek istiyorsanız biriniz benimle gelsin, ona kaseleri vereyim” dedim. Kadın büyük oğlunu yanıma kattı. Oğlan tedirgin uzağımda yürüyerek beni takip etti. Eve gelince, ona eğer geri getirecekse kaşık ve tepsi de verebileceğimi söyledim. Başını salladı. Ben de bir tepsiye birkaç kâse koyup ona verdim. Bir süre sonra kız kardeşiyle birlikte geri geldiler. Ellerinde tepsi ve kaşıklar vardı. Neşeyle gülümseyerek teşekkür ettiler. Artık bana güveniyorlardı. Tedirginlikleri yok olmuştu. Ama ben çok utanmıştım. Çünkü onların hiçbir şeyleri yoktu ve ben onlardan tepsi ile kaşıkları geri istemiştim.
Hiç gitmediğimiz şehirler var virane olmuş, hiç tanımadığımız insanlar var evleri iş yerlerini yıkılmış. Hikayelerini sosyal medyadan, gazetelerden öğrendiğimiz. O yıkılmış şehirlere baktığımda benim aklıma savaş geliyor. Şimdi o yıkılmış evlere çocuklar anne babalarıyla geri döndüler. Çadırlarda yaşıyorlar. Çünkü başlarını sokacakları bir çatıları yok.
Şırnak’ta evleri yıkılan aileler şimdi çadırda yaşıyorlar. Önümüz kış. Havalar soğudu. Sene bitecek neredeyse. Başka ülkelerde insanlar noel kutlamaları falan yapıyorlar. Bizim gerçeğimiz üşüyen çocuklarımız. Onların farkında olmak zorundayız. Onların sebebi biziz. Dünyaya gelmelerine vesile olanız. Dünyalarını karartan evsiz bırakan, üşümelerinin nedeni biziz. Nefes alışlarını erken unutmalarının sebebi biziz.
Paylaşmak demek, fazla olanı vermek değildir. Paylaşmak demek elindekini bölüşmek demektir. Çadırda uyuyan bir çocuk varsa, doğalgaz faturasını dert edinmeniz insani bir davranış değildir.
Her yazının başına oturduğumda hissettiğim duygu, zihnimde bir fotoğrafın canlanmasına sebep olur. O viraneye dönmüş şehirleri unutmadım. Hala hafızamdalar ve bu soğuk günlerde orada olmanın duygusunu zihnim çok canlı bir şekilde üretebilir. Zihnim o duyguyu ürettikçe vicdanım kanıyor. İçimi tuhaf, tarifsiz bir huzursuzluk kaplıyor. Bölgeden bir okul müdürü aradı; “650 öğrencim var” dedi. “Ama sadece 50 tanesi kışa hazır, geriye kalan 600’ü maalesef üst baştan yoksun ve bu kışı çıkaramazlar” diye ekledi.
Silopi’de çekilmiş o asker ve üşüyen çocuk fotosunu anımsadınız mı? Hani, sırtında silahı, kafasına mermi gelmesin diye kask takmış Silopi’deki o asker. Üşüyorum diyen küçük oğlanın ellerini avuçlarının arasına almış ve nefesiyle ısıtmaya çalışıyor. O resme bir daha bakın lütfen.
Çocuklarınızın büyürken kedersiz inip kalkan şişik karınlarını düşünün ve duyduğunuz o paha biçilmez huzuru.
Oğlunuzun, kızınızın en sevdiği mantosunu güzelce paket yapın, yanına botlarını koyun. Paylaşmak elinizdekini bölüşmektir çünkü.” (Star Gazetesi, 01 Aralık 2016)
…
İşadamı Galip Öztürk ilk etapta 2000 mont ve 2000 botla katıldı kampanyaya. Deniz Feneri Derneği ve MÜSİAD ve başka sivil toplum kuruluşları da İlhami Işık’ın başlattığı kampanyaya tam destek veriyor.
Deniz Feneri bu yılın Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında bölgede 4200 aileye gıda ve temizlik malzemesi ulaştırmıştı. İmkanlar ölçüsünde yardımlara devam ediyor.
Işık’ın bu anlamlı çağrısı bana 2009 yılında Deniz Feneri’nin aynı isimle başlattığı bir projeyi hatırlattı. İşte haberi:
“Deniz Feneri, ihtiyaç sahibi ilk ve orta öğretim öğrencileri için yepyeni ve sımsıcak bir projeyi hayata geçirdi: Çocuklar Üşümesin! Hedef 100.000 Çocuk
Çocukların akıllarında yer eden, büyüdüklerinde dahi unutamadıkları en büyük sorunudur onları soğuktan koruyacak ayakkabı ve monta sahip olamamak. Deniz Feneri, ayakkabısı ve montu yırtık olduğu ya da hiç olmadığı için zor kış şartlarında üşüyen ihtiyaç sahibi 100.000 çocuğa, bu kış üşümesinler diye mont, bot, şapka, bere, eldiven, atkı, kazak, pantolon, etek ve çoraptan oluşan giysi setleri hediye ediyor. Dağıtılan her bir Çocuklar Üşümesin giysi setinin değeri 200 Lira. Projeye Türkiye'nin soğuk denilince akla gelen ilk ili Erzurum'da start verildi. Kampanya kapsamında Deniz Feneri Derneği Erzurum Giyim Mağazası'na davet edilen üç ayrı ilköğretim okulunda okuyan 80 öğrenci, ayakkabı ve diğer giysilerini üzerlerinde deneyerek, beğenerek seçti. Dernek Genel Sekreteri Recep Koçak, Erzurum'un soğuk olması nedeniyle, ‘Çocuklar Üşümesin' kampanyasını Erzurum'dan başlattıklarını söyledi. Koçak, hedeflerinde 100 bin çocuğa kaban, mont gibi kışlık giysileri ulaştırmak olduğunu kaydetti. Söz konusu proje başlarken, ilk etapta 10 bin çocuğa giysi dağıtacaklarını anlatan Koçak, bağışçıların desteği ile bu sayıyı 100 bine çıkartacaklarını belirterek, "Çocuklar üşümesin. Onlar üşürse annelerinin, babalarının yürekleri donar. Onlar üşürse biz de üşürüz." dedi. 20 Kasım 2009” (http://www.denizfeneri.org.tr/haberlerarsiv/cocuklar-usumesin-projesi-start-aldi_2388/)
Deniz Feneri Derneği 2009’dan bu yana bu proje kapsamında onbinlerce çocuğa kışlık giysi ulaştırdı.
Şimdi İlhami Işık’ın bu çağrısıyla yeniden onbinlerce çocuk giyinecek, ısınacak ve sevinecek. Bu güzel girişimi sebebiyle Işık’ı, MÜSİAD yetkililerini ve kampanyaya destek veren bütün hayırseverleri tebrik ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.