Çarşı kime karşı?

1 Eylül 2007’de ne vardı? Hemen söyleyeyim; Beşiktaş-Kayserispor maçı.

İşte “Çarşı Cinayeti” o gün işlendi. Beşiktaş kulübünün en ünlü taraftar topluluğunun üyelerinden biri...

Bir diğer üyeyi...    Çalıştığı otoparkı arkadaşlarıyla birlikte basıp...  Tabancayla kafasından vurarak öldürüyor...

***

Cinayet ertesi gazeteler neler yazmıştı?

İddiaya göre Ferdi Aslan, Beşiktaş-Kayserispor maçı oynanırken tribünlerden gelen ve cinayet sonrası yeniden tribünlere dönen bir grup tarafından öldürülmüştü. Gazeteler olayı “bedava bilete” bağlı “rant cinayeti” olarak nitelemişti.

Olayla ilgili haberleri okurken, Gabriel Garcia Marquez’in “Kırmızı Pazartesi” adlı romanındaki gibi herkesin her şeyi bildiğini ama devletin nedense bir türlü futbolu mafyadan arındıramadığını yeniden görür gibi olduğumu yazmıştım.

Çünkü...

Cinayet haberlerinin içinde şöyle bölümler vardı:

“...İddialara göre; Beşiktaş’ta Sinan Engin’in menajerliğe getirilmesinin ardından çatışmaya kadar uzanan gruplaşmalar olmuştu.

...Ferdi Aslan, Çarşı’daki genç oluşumun liderlerinden biriydi. Sinan Engin’e karşı olan grupta yer alıyordu. Fenerbahçelilerle karıştığı kavgaların sonucunda tribünde nam salmıştı. Bazı illegal işlere karıştığı öne sürülüyordu.

...Bu kişilerden biri, Ferdi Aslan’ı öldürdüğü öne sürülen Alpay K.’ydı.

Alpay K., Ferdi Aslan’dan daha uzun süredir tribünlerde etkili olan bir kişiydi.

Alpay K. bir süre tribünlerden uzaklaştı. Bu sırada mafya örgütlenmeleri içine girdiği kulaktan kulağa yayılmıştı. O ise Sinan Engin’e karşı tepkileri dindirmeye çalışanlar arasında yer alıyordu.

Ferdi Aslan ile Alpay K.’nın bu tartışmalar sırasında karşı karşıya gelen grupların başında yer aldığı öne sürüldü.

...Tartışmanın bir diğer boyutu, tribünlerde oluşturulan iktidarın, ranta dönüştürülmesiydi.

...Tribünde kavgalarla ün sağlayanlar daha sonra semtlerde bunu kazanca dönüştürüyordu.

... Arkalarındaki kalabalığın gücünü kullanarak çeşitli işletmeleri ele geçiriyorlardı.”

***

Çarşı cinayetinin de unutulup gideceği endişesiyle bu konuyla ilgili defalarca yazdım.

Hem bu kötümserliğim, hem de fikr-i takip nedeniyle gelişmeleri de izleyip durdum.

***

Dün bu davanın duruşması vardı.

Savcı, Ferdi Aslan’ın öldürülmesi, Turgay Kösedağ’ın yaralanmasına ilişkin davada 18 sanıktan üçü için değişik sürelerle hapis cezası, 15 sanık için ise beraat istedi.

İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Emin Selimoğlu, 1 Eylül 2007 tarihinde Beşiktaş’ta kafasından tabancayla vurulan Ferdi Arslan’ın hayatını kaybettiğini, olay sırasında Arslan’ı korumak isteyen Turgay Kösedağ’ın da yaralandığını anlattı.

Savcı Selimoğlu, bu olaydan bir süre önce Ferdi Arslan’ın, sanıklardan Osman Alpay Ketenci ile aynı futbol takımını tutmalarına rağmen kulübün adaletsiz davrandığı, bir kısım kişilere menfaatler sağladığı yönündeki dedikodular nedeniyle tartıştığını ve bunun kavgaya dönüştüğünü ifade etti.

 ***

Tabii...

Bu cinayetin perde arkasının da aydınlanması için Savcı’nın “aynı futbol takımını tutmalarına rağmen kulübün adaletsiz davrandığı, bir kısım kişilere menfaatler sağladığı yönündeki dedikodular nedeniyle” cümlesinin aydınlığa kavuşması lazım...

Bakalım kavuşacak mı?

Yoksa sıradan bir cinayet olarak kapanıp gidecek mi?

Fikr-i takip gereği bir kez daha sorayım dedim...

Önceki ve Sonraki Yazılar