Ünal SADE
Caretta Caretta’ların 110 Milyon Yıllık Yaşam Savaşı Üzerinden Siyaset..
Caretta Caretta’ların 110 Milyon Yıllık Yaşam Savaşı Üzerinden Siyaset...
Geçtiğimiz hafta Antalya/Çıralı’da tatil yaparken sıcak bir tartışmayı yerinde değerlendirme şansına sahip oldum.
Sahilde yürüyüş yaparken kumsalın pek çok noktasında kafesle koruma yapıldığını gördüm. Öncesinde ne olduğunu anlamadığım kafeslere yaklaştığımızda üzerinde yazılı bir notun her şeyi anlattığını gördük.
Kafesin üzerindeki notta aynen şu cümleler yer alıyordu:
“Burada görmüş olduğunuz tel kafesler, nesli dünya çapında tükenmekte olan iri başlı deniz kaplumbağası (Carette Caretta)’nın yuvasını korumaktadır. Bu yuvalara zarar vermek, deniz kaplumbağası yumurta ve yavrularının hayatlarını tehlikeye atacaktır.
Lütfen gerekli önemi göstererek , yuvalara dokunmayalım, kafeslerin yerlerini değiştirmeyelim.
Deniz Kaplumbağalarını rahatsız eden davranışta bulunan kişileri uyararak , bu canlıların kumsalımızda nesillerini sürdürmesine yardımcı olabilirsiniz.
Antalya İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma vakfı), Ulupınar Çevre Koruma Geliştirme ve İşletme Kooperatifi”
Carette Caretta dünya genelinde nesli yok olmaya yüz tutmuş pek çok canlı arasında kritik bir çizgide hayatta kalmaya çalışıyor. Caretta’ların yaklaşık 20 noktaya yumurtlamak için geldiği ülkemizde uzun yıllar elverişli olan bu sahillerin zamanla (Denizde ve karada kirlenme-Üreme, beslenme ve kışlama alanlarının tahrip edilmesi-Balık ağları-Doğrudan besin olarak tüketilmeleri-Yumurtalarının bazı ülkelerde toplanıp besin olarak kullanılması-Derisinin ayakkabı ve çanta yapımında kullanılması...) Carette Caretta’lar için güvenli olmaktan çıktığını söylemek durumundayız.
Son dönemde WWF destekli çalışmalarla Carette Caretta’ların 110 milyon yıllık dünya serüvenine Türkiye sahillerinde yapılan koruma çalışmaları ile destek verilmeye çalışılıyor. Yapılaşma, araçlarla kumsala giriş, şezlonglar, kuvvetli restoran ışıklandırmalarının kaplumbağa yuva sayısını azalttığından bu konularda çalışmalar yürütülüyor. Gece sahili kullanmak isteyenler yuvalara zarar vermemesi için bilgilendirilmeye çalışılıyor.
Uzun yılların ihmal dönemlerinden sonra bu çalışmaların olumlu sonuçlar verdiği de gözlemleniyor.
Yazımın başında belirttim geçen hafta Çıralı’da tatilde iken Kumluca Kaymakamlığının gece 22.00’dan sonra Olimpos’ta sahile gitme yasağı koyması gündeme geldi. Gece sahili kullananların doğal ve tarihi yapıyı tahrip etme riskine karşı alındığını basın kanalıyla öğrendiğimiz yasak hemen siyasal zemine çekilmeye çalışıldı.
Kararın tam metinini görmedim ancak bilenen gerçek gece sahilde alkol alan, kumsalda ateş yakan tatilcilerin doğal yaşamı ve özellikle Carette Caretta’ların yuvalama alanlarını tehdit ettiği gerçeğinden hareketle alınmış yerinde bir karardı.
Olay bu boyuttan uzak “sahile çıkma yasağı” nasılsa “içki yasağı”’na dönüştürülüverdi. Ak Parti’nin iktidar olduğu 2002 yılında gündeme gelen “kırmızı çizgi” uygulamasına göndermeler yapıldı.
Bir yazarın:
“Hatırlıyorum da Ankara’da yaşarken 25-30 yıl önce Alanya’ya tatile gelir ve gece sahilde ateş yakarak eğlenirdik. İçki de içerdik.
Ancak güvenlik zafiyeti yaşandığını hiç hatırlamıyorum.”
Gibi hiç anlamı olmayan yasağın ruhuna aykırı yorumlar yapıldı.
110 milyon yıldır dünyamızda yaşayan ve ülkemiz sahillerini yumurtlama alanı olarak kullanılan bu “kadim” dostları korumaya devam etmeliyiz. Her şeyi “alkol yasağı” olarak algılayan zihniyete rağmen...
Her kararı Ak Parti iktidarının “gizli niyetlerine” bağlayanlara da Yeşilay’ın Alkol raporunda yer alan şu paragraf ile cevap verelim.
“Türkiye’de 1970 yılında kişi başına düşen alkol tüketimi 1,5 litre iken, bu rakam 1980 yılında 6 litre, 1995 yılında ise 15 litreye, günümüzde ise 20 litreye ulaşmıştır. Türkiye’de Alkol tüketimine ödenen bedel yıllık 15,3 milyar TL olup birçok bakanlığın bütçesinden fazladır. Maddi hasar, tedavi masrafları, iş gücü kaybı gibi görünen giderlerin dışında görünmeyen (soyut) giderlerin 31 milyar TL olduğu tahmin edilmektedir. Alkolün neden olduğu sağlık, sosyal ve adli suçlara bağlı olarak oluşan, acı, ıstırap ve kaybedilen yaşamlardır. “
unalsade@mynet.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.