Necmi ÇAVUŞOĞLU
Burası Patagonya mı (2)
Burası Patagonya mı (2)?
Anayasa Mahkemesinin başörtüsü ile alakalı anayasal değişikliğe karşı kamuoyuna açıkladığı karar nerede ise hukukla alakası olan olmayan, makul düşünen herkes tarafından hayretlerle karşılandı.
İnsanın utanmasa saçını başını yolası geliyor.
En ilkel kabile devletlerini bile kıskandıracak bir garabetle karşı karşıya olduğumuzu söylemek durumundayım.
İnsanlık tarihi boyunca devam eden Hak ve Güç mücadelesi kendini yeniden ortaya koymuş oldu.
Nedir bu mücadelenin özü?
Hakkın üstün tutulduğu sistemlerde, Hakkın sebepleri şu şekilde tebarüz etmiş. Maddeler halinde sayacak olursak:
- Temel insan hakları: yani
- Yaşama hakkı,
- Neslin, ırz ve namusun korunması hakkı,
- Mülkiyet hakkı,
- Aklın korunması hakkı ve
- İnancın korunması hakkı.
- Emek karşılığı dağan haklar
- Karşılıklı rıya ile yapılan mukavele ile elde edilen haklar
- Adalet gereği doğan haklar
Buna karşılık gücü üstün tutan sistemler
- Kuvveti
- Çoğunluğu
- İmtiyazı (Ayrıcalığı)
- Menfaati (Çıkarı) hak sebebi saymışlardır.
Anayasa Mahkemesinin, kişilerin en tabii hakları ile alakalı yapılmış değişikliği akıllara durgunluk verecek bir şekilde iptali ile karşılaşınca şu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum.
Hakikaten bu memlekette en temel insan hakkı olan inancın korunması meselsinden sözetmek mümkün müdür?
Vatandaşına en tabii hakkını bile reva görmeyen bu sitem nasıl demokratik bir sistem olarak adlandırılabilir?
Bunu söylerken hürriyet talebim, sadece inancının gereği olan başörtüsünü takamayan ve okuma hakkından mahrum bırakılan kız çocuklarımız için değildir.
Her birey kendini bir kuş kadar özgür (gerçek manada "ama"sız bir özgürlüktür kasdım) hissetmediği müddetçe yerimizde sayacağımızdan korkarım.
Hamiş:
Gömlek çıkarmayı henüz düşünmemiş kolay kolay da düşünmeyecek biri olarak AKP"li olmakla itham edilmek dokunmadı değil. Affedildiniz, endişe etmeyin.
Fakat ben Hz. Alinin dediği gibi:"söyleyene değil, söylenene baktığımdan" Dışisleri bakanının doğruluk payından dem vurdum.
Anayasa Mahkemesinin kararı maalesef sözümün tasdiki olmuştur.
Batıyı az buçuk tanıyan (orada biray mürekkep yalamış) biri olarakta bunun bir şikayet olduğu kanaatini taşımıyorum.
Zira bu halkın ekserinin inançları ile alakalı bugüne kadar batıda "panzehir" olmak iddiasını dillendiren, enternasyonal toplantılarında bu halka karşı destek arayanlar az olmamıştır.
Sadece bir durum tesbiti yaptı diye (o da yalansa konuşun!) insanların afaroz edilmesinin ahlaki olmadığını düşünüyorum.
Asıl üzerinde durulması gereken şey kanımca, bir bakanı bile böyle bir ifadeye zorlayan anti demokratik ve gayrı hukuki sebepler olmalı ve bunun müsebbipleri kınanmalıdır.
Utanması gerekenler de kendi vatandaşına en tabii hakkını vermekten korkan ve onu hak aramak için batıya ve batılılara muhtaç edenlerdir.
Yoksa "vatandaş rıza" değil!!
Necmi Çavuşoğlu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.