xxxx111
Bu başka bir iş, ama ne iş?
Arkadaşlar, Yeni Şafak'a ve bizlere saldırırken ölçüyü elden kaçırmasanız iyi olur. Kendi okurlarınızın kafasını karıştıran derin çelişkilere sebep oluyorsunuz çünkü...
Her şeyden önce karar vermeniz gereken bir nokta var: Yeni Şafak gazetesi haberlerinde seçici davranıyor mu, davranmıyor mu? Sözgelimi CHP'de patlayan Mehmet Sevigen ismi etrafındaki skandalı görüyor muyuz, yoksa görmüyor muyuz?
Bu soruyu öylesine soruyor değilim elbette. Dün ikisi de Vatan gazetesinde sütun sahibi iki ayrı yazardan biri bizim için “Skandal haberini görüyor” derken, diğeri “Yazamıyor, yazamaz zaten” iddiasını seslendiriyordu...
Aynı gazetede yazan iki yazarın aynı konuda birbirine taban tabana ters iki farklı tezle gazetemizin karşısına dikilmesi okurların zihnini bulandırır, bakarsınız, “Acaba hangisi doğru?” merakına kapılıp Yeni Şafak okumaya karar verirler; gerçeği bizden öğrenmek için...
Vatan'ın kaleminden kan damlayan yazarlarından biri şunu yazdı: “Dün Yeni Şafak'ın birinci sayfasını hazırlayan arkadaş 'hiç vicdanının sesini dinlemedi mi' sayfadaki resimden Vatan'ın logosunu silerken?.. / Ya Yeni Şafak'ta yazı işlerindeki arkadaşlar 'Kardeşim Vatan'ın özel haberinden Sevigen'e 'Üçlü Darbe' diye manşet çıktık...Bari haberin kaynağını kapatmayalım' demediler mi?.. / Daha önemlisi şu; / Bu gazetenin CHP'ye ağır zayiat veren Sevigen skandalı haberini manşete taşıyan yandaş basın (..)”
Bu satırlardan sizlerin de benim anladığımı çıkardığınıza eminim: Yeni Şafak 'skandal' ile ilgili haberi kullanmış …
Konuyu görmüş yani Yeni Şafak...
Oysa aynı gün aynı gazetenin bir başka yazarı aynı konuda farklı bir iddiayla çıktı okur karşısına. Okuyalım: “Geçen hafta bir olay patladı.. Daha doğrusu Vatan patlattı.. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen bir arsanın alım satımına aracılık etmiş.. Bu arada arsanın imar durumu da acilen değiştirilmiş.. / Yeni sahiplerinin talebine uygun hale getirilmiş.. / İş dört dörtlük bitirilmiş.. / Ayrıntıya girmeyeceğim, ıcığını cıcığını biliyorsunuz.. (*)
“CHP Genel Sekreter Yardımcısı köşeye sıkışmış halde.. Hakkındaki iddialar çok ciddi.. / Yandaş basının bu olayın üzerine gitmesi gerekmez mi? / Her gün manşet yapması, kanırtması.. / Bindirmesi.. / Yüklenmesi.. / Satır yok.. / Bu konuya girmiyorlar.. / Allah Allah nedendir acep!”
“Mesela Yeni Şafak…” diye başladığı cümleye göre, bizim gazete CHP'deki adaylık çekişmesini manşete taşıyarak Sevigen'e bindiriyormuş, ama arsa meselesine girmiyormuş…
İnsanın içinden, “Gelin bari bizim gazeteyi de siz çıkarın” demek geçiyor... Böylece hergün cazip bir birinci sayfa hazırlamak için uykuları kaçan Yeni Şafak kadrosu biraz olsun teneffüs fırsatı bulurdu.
“Yeni Şafak skandalı görmezden geliyor” iddiasının sahibi bunu Mehmet Sevigen'in arsa işini birlikte kotardığı işadamının Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İmam Hatip'ten sınıf arkadaşı olmasına bağlamış...
Oysa benim daha akla uygun bir tezim var, bizim gazetenin konuyu sayfalarına taşımadaki gönülsüzlüğüyle ilgili olarak: Şaban Dişli'yi istifaya sürükleyen süreç de benzer bir 'rant anlaşması' ile ilgiliydi; işlemin yasal açıdan bir sakıncası olmadığı halde üzerine gidildi o günlerde... O zaman da, aynı kalemler, bizlere, “Neden Dişli'nin üzerine yeterince gitmiyorsunuz?” diye hesap sormuşlardı.
Demek ki, Yeni Şafak, manşete taşıyacağı kişilik haklarıyla ilgili haberlerde 'yasal açıdan sakınca' şartı arıyor... Ak Parti genel başkan yardımcısı Şaban Dişli'yi manşete taşımamasının sebebi oydu, aynı sebepten CHP genel sekreter yardımcısı Mehmet Sevigen'le ilgili 'rant anlaşması' haberini veriyor, ama CHP'li politikacıyı çarmıha germeden yapıyor bunu...
Tutarlı ve ilkeli olmak diye bir hassasiyet var, arkadaşlar...
Benim zihnimi işgal eden bir konuyu da yüksek müsaadelerinize sığınarak burada kayda geçirmek isterim: CHP'de birdenbire alevlenen 'Mehmet Sevigen' olayının perde gerisinde ne yatıyor acaba?
Kemal Kılıçdaroğlu isminin öne çıkmasıyla birlikte herkeste bir Sevigen nefreti oluşuverdi. Dahası, Kılıçdaroğlu Bey, partisinin genel sekreter yardımcısı Sevigen'in istifasını bile istedi; kameraların önünde hem de...
Esas sorum şimdi: Nazlı Ilıcak Sabah'ta günlerdir Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK genel müdürü iken yaptığı iddia edilen usulsüzlükleri yazıp duruyor. Sevigen'in üzerine hışımla gidenler iddiaları görmezden geliyor. Tıpkı 'Ergenekon' olayını görmezden geldikleri gibi... Bu ne iştir?
Alevli tartışmayla CHP'de bir operasyon mu yapılmak isteniyor? Biz yazmayınca başarılı olamadıkları için Yeni Şafak'ı devreye sokmaya zorluyorlar galiba.
Her şeyden önce karar vermeniz gereken bir nokta var: Yeni Şafak gazetesi haberlerinde seçici davranıyor mu, davranmıyor mu? Sözgelimi CHP'de patlayan Mehmet Sevigen ismi etrafındaki skandalı görüyor muyuz, yoksa görmüyor muyuz?
Bu soruyu öylesine soruyor değilim elbette. Dün ikisi de Vatan gazetesinde sütun sahibi iki ayrı yazardan biri bizim için “Skandal haberini görüyor” derken, diğeri “Yazamıyor, yazamaz zaten” iddiasını seslendiriyordu...
Aynı gazetede yazan iki yazarın aynı konuda birbirine taban tabana ters iki farklı tezle gazetemizin karşısına dikilmesi okurların zihnini bulandırır, bakarsınız, “Acaba hangisi doğru?” merakına kapılıp Yeni Şafak okumaya karar verirler; gerçeği bizden öğrenmek için...
Vatan'ın kaleminden kan damlayan yazarlarından biri şunu yazdı: “Dün Yeni Şafak'ın birinci sayfasını hazırlayan arkadaş 'hiç vicdanının sesini dinlemedi mi' sayfadaki resimden Vatan'ın logosunu silerken?.. / Ya Yeni Şafak'ta yazı işlerindeki arkadaşlar 'Kardeşim Vatan'ın özel haberinden Sevigen'e 'Üçlü Darbe' diye manşet çıktık...Bari haberin kaynağını kapatmayalım' demediler mi?.. / Daha önemlisi şu; / Bu gazetenin CHP'ye ağır zayiat veren Sevigen skandalı haberini manşete taşıyan yandaş basın (..)”
Bu satırlardan sizlerin de benim anladığımı çıkardığınıza eminim: Yeni Şafak 'skandal' ile ilgili haberi kullanmış …
Konuyu görmüş yani Yeni Şafak...
Oysa aynı gün aynı gazetenin bir başka yazarı aynı konuda farklı bir iddiayla çıktı okur karşısına. Okuyalım: “Geçen hafta bir olay patladı.. Daha doğrusu Vatan patlattı.. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen bir arsanın alım satımına aracılık etmiş.. Bu arada arsanın imar durumu da acilen değiştirilmiş.. / Yeni sahiplerinin talebine uygun hale getirilmiş.. / İş dört dörtlük bitirilmiş.. / Ayrıntıya girmeyeceğim, ıcığını cıcığını biliyorsunuz.. (*)
“CHP Genel Sekreter Yardımcısı köşeye sıkışmış halde.. Hakkındaki iddialar çok ciddi.. / Yandaş basının bu olayın üzerine gitmesi gerekmez mi? / Her gün manşet yapması, kanırtması.. / Bindirmesi.. / Yüklenmesi.. / Satır yok.. / Bu konuya girmiyorlar.. / Allah Allah nedendir acep!”
“Mesela Yeni Şafak…” diye başladığı cümleye göre, bizim gazete CHP'deki adaylık çekişmesini manşete taşıyarak Sevigen'e bindiriyormuş, ama arsa meselesine girmiyormuş…
İnsanın içinden, “Gelin bari bizim gazeteyi de siz çıkarın” demek geçiyor... Böylece hergün cazip bir birinci sayfa hazırlamak için uykuları kaçan Yeni Şafak kadrosu biraz olsun teneffüs fırsatı bulurdu.
“Yeni Şafak skandalı görmezden geliyor” iddiasının sahibi bunu Mehmet Sevigen'in arsa işini birlikte kotardığı işadamının Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İmam Hatip'ten sınıf arkadaşı olmasına bağlamış...
Oysa benim daha akla uygun bir tezim var, bizim gazetenin konuyu sayfalarına taşımadaki gönülsüzlüğüyle ilgili olarak: Şaban Dişli'yi istifaya sürükleyen süreç de benzer bir 'rant anlaşması' ile ilgiliydi; işlemin yasal açıdan bir sakıncası olmadığı halde üzerine gidildi o günlerde... O zaman da, aynı kalemler, bizlere, “Neden Dişli'nin üzerine yeterince gitmiyorsunuz?” diye hesap sormuşlardı.
Demek ki, Yeni Şafak, manşete taşıyacağı kişilik haklarıyla ilgili haberlerde 'yasal açıdan sakınca' şartı arıyor... Ak Parti genel başkan yardımcısı Şaban Dişli'yi manşete taşımamasının sebebi oydu, aynı sebepten CHP genel sekreter yardımcısı Mehmet Sevigen'le ilgili 'rant anlaşması' haberini veriyor, ama CHP'li politikacıyı çarmıha germeden yapıyor bunu...
Tutarlı ve ilkeli olmak diye bir hassasiyet var, arkadaşlar...
Benim zihnimi işgal eden bir konuyu da yüksek müsaadelerinize sığınarak burada kayda geçirmek isterim: CHP'de birdenbire alevlenen 'Mehmet Sevigen' olayının perde gerisinde ne yatıyor acaba?
Kemal Kılıçdaroğlu isminin öne çıkmasıyla birlikte herkeste bir Sevigen nefreti oluşuverdi. Dahası, Kılıçdaroğlu Bey, partisinin genel sekreter yardımcısı Sevigen'in istifasını bile istedi; kameraların önünde hem de...
Esas sorum şimdi: Nazlı Ilıcak Sabah'ta günlerdir Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK genel müdürü iken yaptığı iddia edilen usulsüzlükleri yazıp duruyor. Sevigen'in üzerine hışımla gidenler iddiaları görmezden geliyor. Tıpkı 'Ergenekon' olayını görmezden geldikleri gibi... Bu ne iştir?
Alevli tartışmayla CHP'de bir operasyon mu yapılmak isteniyor? Biz yazmayınca başarılı olamadıkları için Yeni Şafak'ı devreye sokmaya zorluyorlar galiba.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.