xxx78
Biri bunu Ağar'a hatırlatmalı: Duvar yıkıldı
Gazeteler her zamanki heyecanları ve olanı büyütme alışkanlıklarıyla söylediklerini Mehmet Eymür'den şok açıklamalar diye sundular; ama esas 'şok açıklama' Mehmet Eymür'ün söyledikleri üzerine Mehmet Ağar'ın yaptığı... Ana özelliği 'kan ve gözyaşı' olan bir dönemin hemen her yerinde ya güvenlik sorumlusu ya da politikacı olarak parmak izi bulunan Mehmet Ağar, aynı dönemi Milli İstihbarat Teşkilâtı'ndaki (MİT) odasından ve operasyon alanlarından gözleyen Mehmet Eymür'ün O dönemle ilgili bildiklerini açıklasın teklifine karşı şu açıklamayı yaptı: Devletim isterse konuşurum. Onbinlerce insanımızı etnik teröre kurban verdiğimiz, binlerce gencimizi sağ-sol çatışmalarında kaybettiğimiz, yüzlerle ifade edilen 'yargısız infaz' eylemlerinin gündemi belirlediği, onlarca aydınımızı kim vurduya getiren siyasi suikastların işlendiği bir dönemden söz ediyoruz. 'Ergenekon' davası vesilesiyle etrafa saçılan pislikler o dönemin bütün yanlışlıklarını hepimize hatırlatıyor. 'Devlet' kendisine Hadi artık açıkla dese neyi açıklayacak Mehmet Ağar? Uğur Mumcu'nun öldürülmesi kararının hangi düzeyde alındığını, suikastın kimler tarafından planlanıp eylemin hangi taşeronlara emanet edildiğini mi? 24 Ocak 1993 pazar günü evinin önüne park ettiği otomobiline yerleştirilmiş bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetmişti meslektaşımız Uğur Mumcu. Cenazesi yüzbinlerce tepkili insanın katılımıyla kaldırıldı. İran ve Suriye gibi yabancı ülkeler ile Türkiye'deki inançlı insanlar çarmıha gerildikten nice sonra yakalanan bir oto hırsızlığı çetesinin üyeleri cinayetle suçlanıp mahkum edildi. Mumcu'nun kendi ailesi fertlerinin bile bu sonuçtan tatmin olmadığı biliniyor. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'dı. Şimdilerde CHP Milletvekili ve TBMM Başkan Vekili olarak siyasetin içinde bulunan Güldal Mumcu, eşinin başına geleni kendisiyle konuşurken, Ağar'ın, Bir duvar var; alttan bir tuğla çekilirse yıkılır, benden bunu beklemeyin dediğini aktarmıştı. Soruşturmaya sonradan dahil olan Ankara DGM Savcısı Ülkü Coşkun'un Bu cinayeti devlet yapmıştır; siyasi iktidar isterse bu iş çözülür dediğini de kamuoyu yine Güldal Mumcu'dan öğrenmişti. Bunları zaten biliyoruz. Devlet, Ağar'a, Konuş derse kamuoyunun kafasını karıştıracak herhangi yeni bir şey öğrenmiş olmayacağız. Esas üzerinde durmamız gereken nokta ise şu: Mehmet Ağar'ın kendisine Konuş demesini beklediği 'devlet' acaba 'ne'? Ya da 'kim' o 'devlet'? Türkiye 'Ergenekon' davası ile yanlışlıkların gemi azıya aldığı daha yakın bir dönemi yargılıyor. Demir parmaklıklar arkasında tutulanların kimliklerine bakılırsa, 'devlet' dendiğinde akla gelebilecek hemen herkes ve her kurumun yargılama sürecini desteklediği sonucuna varabiliriz. İşte her şey apaçık ortada: Devlet geçmişin kendi üzerine sıvadığı pisliklerden kurtulmak istiyor. Duvar yıkıldı ve bu durum devlette tam bir kararlılık haline işaret ediyor. Eee, daha ne bekliyor Mehmet Ağar? Yoksa, devletin bu kararlılığı yalnızca şu yakın dönemi mi kapsıyor? 1970'lerden 2000'lere uzanan çirkefliklerin karıştırılmaması da kararlılığın bir parçası mı? Hiç sanmıyorum. Mehmet Ağar Cumhuriyet savcılarının ifadesine başvurmalarını bekliyor olmalı. Kendisini daha fazla bekletmek doğru olmaz.