"Bırak Bozuk Saatler Yalan Yanlış İşlesin"


.............


571 yıl önce önce “Fetih Güneşi” tekrar doğmuştu.

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek

Dağlardan çektiriler kalyonlar çekilecek

Elde sensin dilde sen, gönüldesin baştasın

Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın

Delikanlım işaret aldığın gün atandan

Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan

Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan

Arif Nihat Asya

29 Mayıs 1453 Salı. Milletin, ümmetin en büyük zaferlerinden birinin tarihi.

Bundan 571 sene önce Fatih Sultan Mehmet Han Dedemiz Roma/ Bizans devletini ve onun kokuşmuş, eskimiş, köhnemiş medeniyetini, o günün şartlarında en iyi ve en ileri teknoloji ile döktürdüğü toplarla yerle bir ederek sonlandırmıştı. Fatih Dedemizin bu zaferi ( batılıların deyimi ile) bir çağı açıp bir çağı kapatmıştır. Orta Çağ bitmiş Yeni Çağ açılmıştır. "Batılıların deyimi ile " diyorum, çünkü İlk Çağ, Orta çağ, Yeni Çağ, Yakın Çağ, Milattan Önce, Milattan Sonra, Tarih öncesi, Tarih sonrası… Gibi tarihi deyimler bize ait değerler değildir,
Tıpkı Yakın Doğu, Uzak Batı, Ortadoğu, Kenar Güney …Gibi coğrafi terimler ile Pazar günün, yılbaşının tatil olması takvim başlangıcı olarak Hz. İsa efendimizin doğumunun seçilmesi günün başlangıcı olarak Lonradaki Grinvich’in esas alınması gibi..


Batının bu ölçülerini mihenk kabul ettiğimiz anda zihin ve düşünce dünyamız berhava oluyor. En basit misal, günlerin başlangıcı.Gün, Güneşin doğması ile başlaması gerekirken gece 12 de başlıyor. Bu garipliğin sebebi son 200 yıldır bilimde, sanatta, ekonomide, askeriyede galip hep batının olması. Onlar gibi yemeye, onlar gibi içmeye, onlar gibi giyinmeye, onlar gibi konuşmaya onlar gibi espri yapmaya çalışıyoruz. Sosyolojinin kanunu böyle; zengin, güçlü, kuvvetli olanlar taklit edilirler, saygı görürler.

Konumuza dönecek olursak miladi 29 Mayıs 2024 tarihinde yani bu gün, Gazze'de insanlığın gördüğü en büyük dramlardan biri yaşanırken, Doğu Türkistan'da Çin zulmü bir asra yakındır devam ederken, etrafımızda (Suriye'de Irak'ta Ege'de) emperyalist güçlerin yaktığı alev bölgeyi yakmaya devam ederken… Fatih dedemizin 571 yıl önce başardığı bu büyük zaferi (İstanbul'un Fethini) bu muhteşem olayı kutlamak nasıl bir duygu uyandırıyor bizlerde? Bu soruyu soruyorum ki, “niye hep geçmişte kalıyoruz? Niye bugünü yaşamıyoruz? Yapılan zulümlere karşı niçin bir şey yapmıyoruz? “ haklı sorusuna cevap yazayım.

Bu soruyu şöyle cevaplamak isterim; hayatın kanunu böyledir. kişiler, aileler, milletler, devletler bazı zamanlar zafer yaşarlar, bazı zamanlarda mağlubiyet. Allah’ın, tarihin, sosyolojinin kanunu böyledir. Onun için yenilgilerimiz bizi ümitsizliğe uğratmamalı

571 yıl önce 29 Mayıs 1453'te, kendisinden önce 29 kez kuşatılan İstanbul'u fethederek Türk milletinin, İslam ümmetinin en büyük komutanları ve devlet adamları arasına giren Fatih Dedemizi ve fethi hatırlamak ve kutlamak insani, dini, milli bir görevdir. Milli eğitimin en çok önem vermesi gereken derslerden biri de elbette tarihtir. Ben bunu sık sık yazarım; din, dil, tarih, matematik baş dersler olmalıdır.

Sosyal medyanın birçok zararları var ama devletlerin ve bazı kurumların engellediği bilgilere insanların rahatça ulaşmasını sağlaması yönü ile de faydalıdır. Yüzyıla yakındır İslam ümmetini sömüren Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar sömürdükleri devletlerin tarih kitaplarını da kendi görüşleri doğrultusunda yazmışlardır. Bu kitaplara göre “zavallı” Arap kardeşlerimiz Osmanlıların kötülüklerini!, kendilerine yaptıkları zulümleri!, memleketlerini nasıl sömürdüklerini!, batılıların kendilerini bu zulümden! Kurtararak onlara bir devlet! ve hürriyet! Verdiklerini tekrarlayarak yalan bu bilgiler üzerine Türk/Osmanlı düşmanı olarak yetiştiler. Batı propagandası öyle güçlü ki kardeşlerimiz şunu bile düşünememişlerdir, “ Yahu Osmanlıların bizi idare ettiği dönemde en fakir ülkeler arasında bizlerde vardık. Dünya "petrol" diye bir şeyden habersizdi. Çünkü motor yoktu. Onlar sizin gibi bizi sömürmek şöyle dursun birçok konuda bize maddi manevi yardımlar yapıyorlardı. Dilimize karışmamışlardı, bizi asimile etmemişlerdi. Bakınız siz yüzyıldır bizi idare ediyorsunuz, petrolden en büyük payı kim alıyor? Biz niçin İngilizce ve Fransızca konuşuyoruz...?"

Sosyal medya ve internet bu propagandanın bir kısmını yıktı. İnternetten arkadaşım olan Cezayir'den, Yemenden, Mısır'dan arkadaşlar artık Fatihi de biliyorlar, Osmanlıyı da. Emperyalist Fransa’yı da biliyorlar İngiltere’yi ve ABD yi de. Zaten Gazze Mücahitleri bu konuda tüm dünyayaı aydınlatacak çerağlar yaktılar. Onların kanı bu alevi tüm dünyaya yaydı. İslam dünyasının en çok sevdiği lider Fatihtir. Çünkü Fatih şu anda dünyaya hâkim olan batıyı yenen, onların asırlık devleti olan Roma’ya son veren, onlara hükmeden Müslüman Türk Kahramandır.

Bu gerçekler doğrusunda aile olarak kendimiz çocuklarımıza, devlet olarak okullarımızda öğrencilerimize tarihimizi, zaferlerimizi daha çok öğretmeliyiz. Elbette mağlubiyetlerinizi de öğreteceğiz, ama önce galibiyetler. Çünkü insan kulaktan beslenir. Kelime oktur. İnsana duyduğu her kelime tesir eder. Zaferleri çok duyarsa kendisine güven artar. Mağlubiyeti çok duyan bir nesil ise “yılgın horoza” döner. Bu bab'tan olmak üzere son yıllarda gerek TRT’ de, gerekse diğer kanallarda gösterilen tarihi diziler çok olumlu meyveler vermişlerdir. Misal son iki üç yılda doğan erkek çocuklara verilen adlara bakın. Ertuğrul, Alparslan. İnşallah (umarım) “Mehmed Fetihler Sultanı” dizisinden sonra Fatih ismi çok yükselecektir.Fethimizin 571. yılı kutlu olsun. Rabbim Ümmeti Muhammed'e yardım etsin.

Feth'in bize vereceği çok fazla ders var. Bunların başında Fethin yapıldığı yıllarda Ümmetin ahlaki durumu. Şu hikayeye dikkat: Fatih Sultan Mehmet Han Dedemiz, Edirne sokaklarında alışveriş yapamaya başladığında her esnaf kendisinden aldığı bir maldan sonra ikinci malı O’na satmamış, O’nu komşusuna yönlendirmiş. Kadı, Fatih’in kolunun kesilmesine hükmetmiş O’ da buna rıza göstermiştir.

Fethimiz kutlu olsun. Rabbim başta Fatih Sultan Mehmet Han Dedemiz olmak üzere tüm geçmişlerimize rahmet etsin. Amin.

Not: 571 tarihi Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) in doğum tarihidir Fatih Dedemizin adı Mehmed dir. Mehmed= Muhammed demektir. Atalarımız peygamberimize hürmeten O'nun adını direk koymamışlardır.

Mehmet ~ محمد

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum