xxx78
Bir meşhurun son sözleri
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül veya Başbakan Tayyip Erdoğan'ın seyahat programları içerisinde şu yakınlarda Pakistan'a uğramak var mıdır acaba? Birinden birinin şu yakınlarda İslamabad'a gitmesi gerekebilir çünkü...
Türkiye'nin bölgede 'istikrar' diye ciddi bir derdi var. Pakistan ise istikrarı hep bıçak sırtında yaşayan bir ülke. Kendi içinde sorunları çok, ama ABD'nin müdahalesi sonrası Afganistan'ın büründüğü kırılgan durum şimdilerde Pakistan'daki dengeleri iyice sarsmış görünüyor.
İki yıl önce askeri liderini Cumhurbaşkanlığı'ndan uzaklaştırdı, bugün o makamda bir sivil oturuyor; ancak her an askerin müdahale edebileceği bir ülke görüntüsü veriyor Pakistan... Cumhurbaşkanı Gül veya Başbakan Erdoğan'ın İslamabad'a yollarını düşürdüğü dönemler, hep 'darbe falı' açılan karışıklık ortamlara rastladı.
Pakistan Genelkurmay Başkanı'nın en sık ziyaret ettiği başkentlerin başında da Ankara geliyor...
Bana bu yazıyı yazdıran Pakistan'dan ulaşan iç açıcı sayılmayacak nâhoş kokular... ABD Afganistan'da düzen kurma umudunu tüketti, tüketecek; Washington bunun bir sonucu olarak suçlu arayışı içerisinde ve en uygun aday olarak Pakistan görünüyor. Şu sıralarda Afganistan üzerine yapılan tahlillerin hemen hepsinde istihbarat örgütü ISI'nin Taliban'a verdiği destek mutlaka yer alıyor.
Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai de, vaktiyle aralarındaki küslüğü sona erdirmek için Türkiye'nin yoğun çaba harcadığı Pakistan tepe yönetimine dönük eleştirilerini giderek artırdı. Wikileaks, fâş ettiği belgelerle, en fazla, Afgan ve Pakistanlı politikacılar ile istihbaratçılar ve askerleri yaraladı.
Barack Obama'nın Afganistan ve Pakistan koordinatörlüğüyle görevlendirdiği Richard Holbrooke'un, önceki gün, son nefesini verirken, kendisine cerrahi müdahalede bulunan Pakistanlı doktora "Afganistan'daki savaşı durdurun" dediğini işittiniz mi?
'Meşhurların son sözleri' arasında yerini alacak bu temenni giderek ABD politikasına dönüşüyor ve gelişmeden en fazla tedirginlik duyan da, komşu ülkedeki savaşın çok daha uzun süreceği beklentisi üzerine politikalar geliştirmiş olan Pakistan...
Görevden uzaklaştırılması üzerine yerleştiği Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki evinde önceki gün İngiliz Skynews kanalına mülâkat veren Pakistan'ın eski cumhurbaşkanı Gen. Müşerref'in Amerika'nın Hindistan ve Afganistan eksenli politikalar geliştirdiği tespiti üzerine söyledikleri dikkat çekici: "Pakistan-karşıtı bir Afganistan'a tahammül edilemez. Öyle bir durumda Pakistan ne yapmalı. Pakistan İstihbarat Örgütü (ISI) ne yapmalı? Genelkurmay Başkanı ne yapar? Elbette kendilerini korumak için bir strateji geliştireceklerdir."
Haber değeri var mıdır, bilemem, ama ben yine de duyurayım: Gen. Müşerref 'kurtarmak üzere' ülkesine geri dönmeyi de düşünüyor.
George W. Bush'u öne süren Neo-Çılgınlar'ın başa açtığı dertlerin faturasını Obama ödeyeceğe benziyor; sonra da bütün dünya... Holbrooke'un ölüm döşeğinde dile getirdiği temenni gerçekleşir ve ABD askerleri Afganistan'dan çekilirse ortaya farklı bir tablo çıkacak; o tablonun en fazla Pakistan'ın iç siyasetini olumsuz etkileyeceği belli. Kabil'de kurulacak Taliban'lı veya Taliban'sız bir Afgan yönetimi, her iki ihtimal de, Pakistan'ın siyasi dengelerini altüst edebilir.
İslamabad'ta şu sıralar herkes büyük kaygılara bürünmüş olmalı.
Böyle ortamlarda, genellikle, Türkiye'den Pakistan'a üst düzey bir ziyaret olur veya Pakistan'dan gelenler Ankara'da ağırlanır... Geçen Temmuz ayında resmi ziyaretle ülkemizde gelmişti Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani, geçen hafta da (7 Aralık) devlet nişanı almak üzere Ankara'daydı.