Bir buluşmanın ardından...

'Bilge' saydığım eski politikacı bir dostum var; ne zaman başım sıkışsa, içinden çıkamadığım bir ikilemle karşılaşsam yanına koştuğum... Arayan oydu. "Teşekkür ederim" dedi ve ekledi: "Mesaj yerine ulaşmış..."

Geçen gün burada sözünü ettiğim iki mesajdan ikincisi ona aitti. Ülkemizde yaşanan sıkıntılara, gerginlik ve gerilimlere dair bir tezi var dostumun. "Dün ve bugün yaşananlarla yarın yaşanacak olanlar, her şey, hepsi tek bir konuyla ilgili" diyor o. Tek konu da şu: Ağustos ayı başında yapılacak Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısında komuta üst kademesinin nasıl oluşacağı...

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Org. İlker Başbuğ'la baş başa yediği yemeği, aracılığımla duyurduğu mesajının ilgilisi tarafından alınmış olmasına yoruyor dostum. Bu sebeple geçen hafta (18 Haziran) burada çıkan 'İki emanet mesaj' başlıklı yazımın dostumun görüşlerine yer verdiğim bölümüne göz atmakta yarar var:

"Bizde askerin işine karışmama bir teamüldür. Uzun yıllar içerisinde iki kez bozuldu teamül: İlkinde (1977) Org. Namık Kemal Ersun'un önünü kesti Süleyman Demirel; diğerinde de Turgut Özal Org. Necdet Öztorun'un (1987) önünü... Bu iki olay dışında hep askerlerin tercihleri belirleyici oldu. / Org. Ersun'un önünün kesilmesi 12 Eylül'ün önünü açtı; emekliliğini bekleyen Kenan Evren yoluna devam edip darbesini yaptı."

"Dostumun sağdan-soldan işittiğine göre, birileri, askerlerin kulağına 'Müdahale edecekler' diye fısıldıyormuş. Hükümete de yakın birilerini tanıyan birileri komutanla gizlice buluşup bu tür bilgileri aktarıyormuş: 'Falancadan duydum, o filâncaya yakındır, ona sizin için 'boşuna hazırlanıyor' demiş...' (..) 'Geçen dönem de aynı huzursuzluğu Org. Yaşar Büyükanıt üzerinden yapmışlardı, son iki yılı bu yüzden gerilimli geçirdik' dedi bilge dost: 'O huzursuzluğun da arkasında hükümet ve hükümete yakın birileri olduğu iddiası etrafta dolaştırılmıştı. Şimdi de aynı şeyi yapıyorlar."

"Mesaj? Mesajı şuydu: 'Başbakan Tayyip Erdoğan uygun bir biçimde üst düzey gerilimi azaltacak bir açıklama yapmalı; ister ilgilisinin kulağına, ister kamuya.' Böyle bir açıklamanın ortalığı rahatlatacağına inanıyor dostum."

Siyaset belirleyenlerin aklından kısa bir süre bile olsa "Org. Büyükanıt'ın görevini uzatalım" düşüncesi geçmiş midir? Bir ara asker-sivil ilişkilerinden o denli mutluydu ki siviller, dengenin devamı için böyle bir tedbiri de düşünmüş olabilirler. Oysa birileri bundan iki yıl önce inceden inceye 'anti-Büyükanıt' tezler işleyip duruyordu. O kampanyadan etkilenenler, Org. Büyükanıt'la ilgili olumlu yazılarım yüzünden bana ne tarizlerde bulundular, bilemezsiniz...

Oysa benim savunduğum tez şudur: Genelkurmay başkanlarının kişilikleri fazla önemli değildir; elbette birinden diğerine üslup değişir, ama öz değişmez. Önemli olan kurumsal kimliktir. Yaşar Paşa'nın kişiliğine dönük yıpratma kampanyası ülke yararına değil.

Bir ara "Görevi uzatılsın" niyeti geçirilecek kadar uyumlu davranan Org. Yaşar Büyükanıt'ın 27 Nisan 2007 e-muhtırasının da içinde yer aldığı cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde oynadığı rol ortada. 'Kurumsal kimlik' devreye girdi mi, her şey değişiyor, herkes başkalaşıyor askeri cenahta.

Org. İlker Başbuğ ile Org. Yaşar Büyükanıt'ın devir-teslim süreci herhalde çok zarif olacaktır. Org. Hilmi Özkök'ü çarmıha gerenler vardı Türk medyasında ve sanki her asker ona karşıymış gibi bir hava estiriliyordu. Devir-teslim töreninde bunun doğru olmadığı anlaşıldı. Törene katılan subaylar komutanı yaşlı gözlerle uğurladılar; yeni Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt kendisine nasıl teşekkür edeceğini bilemediğini söyledi konuşmasında.

İlker Başbuğ'la Tayyip Erdoğan arasında içine akşam yemeği ile orta ve uzun vadeli terörle mücadele görüş alış-verişinin de sığdığı iki saatlik buluşma esnasında neler konuşuldu? İki gündür herkes bu konuda bir tahminde bulunuyor. Spekülasyonların bini bir para. Bana da ara sıra mikrofon uzatıp görüş soranlar çıkıyor bu konuda. Oysa benim tahminimle sizin tahmininiz arasında bir fark yok; ikimizinki de ilk elden aldığımız bilgilere değil, akıl yürütmeyle hislere dayanıyor çünkü.

Benim kanaatim şu: Görüşmede neler konuşulduğu katılanlar açısından önemlidir elbette; ikisi de çıkar çıkmaz masada geçenleri bir bilgi notu haline getir(t)miştir muhakkak. Ancak daha önemli olan, Başbakan Erdoğan'ın daveti, Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt'ın bilgisi ve Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Başbuğ'un katılımıyla gerçekleşen buluşmanın kendisidir.

Bilge dostum eski politikacı, "Kim ne derse desin bu buluşma tarihi bir önem taşıyor" dedi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.