xxxx111
Bekleyen derviş, muradına erermiş
Bu memlekette biraz sabırlı olur konuların olgunlaşmasını beklersen muradına mutlaka erersin. Kanıt mı istiyorsunuz? İşte ben. Yıllardır sabırla gergef gibi işleyip duruyorum konuları, sonuç alacağım diye hiç mi hiç acele etmiyorum, sonunda merakımı giderecek bir şeyler gelişiyor. Sizden "Gidin, 22 Mart, 29 Mart ve 1 Nisan tarihli Kulis'leri okuyun" ricasında bulunacağım. O yazılarda ülkemizin en büyük medya patronunun Başbakan Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektuptan söz ediyorum. İlk yazıda kulağı delik bir dostuma atfen şu haberi sunuyordum: "Ülkemizin en büyük medya patronu Aydın Doğan kapatma davası açılmadan kısa süre önce Başbakan Tayyip Erdoğan'a bir mektup yazarak işlerin sarpa sarabileceğini anlatmış..." Bir hafta bekleyip ilgililerden cevap gelmemesi üzerine yeniden aynı konuya girmiş ve bu defa sizlerden kendinizi Aydın Doğan yerine koymanızı istemişim: "Ülkenin en büyük medya patronusunuz... İşleriniz tıkırında gidiyor ve mutlusunuz... Herkesin ertesi sabah okuyacağı başbakanın sizin için sarf ettiği sözleri siz akşamdan öğreniyorsunuz... O sinirle oturup başbakana bir mektup döşeniyorsunuz... / Ak Parti'nin kapatılması için sürecin başlatılacağına dair sizde kalması şartıyla emanetinize tevdi edilmiş bir bilgiye de sahipsiniz... O bilgiyle kaleme aldığınız mektubunuz biraz 'tehdit' kokuyor o yüzden..." Ardından bilgiler sekûn etmeye başlıyor: Aydın Doğan imzalı bir mektubun kendisine gönderildiğini 17 Şubat günü atv'de çıktığı mülâkatın reklâm arasında programa katılan dört meslektaşımıza yazmamaları şartıyla söylemiş Başbakan... Son yazımda Aydın Doğan'ın Başbakan Erdoğan'a bir ay arayla iki ayrı mektup yazdığını, sonuncusunun şubat sonlarında gönderildiğini not olarak düşmüşüm. Biri 17 Şubat'tan önce, diğeri şubat sonunda iki mektup... Kapatma davasının açılmasının hemen öncesinde yazıyor Aydın Bey mektuplarını... Peki de, ne diyor canhıraş bir halde yazdığı anlaşılan o mektuplarda? Yazılarımda yüksek sesle sorduğum bu soruya o günlerde cevap alamamıştım. Şimdi hiç değilse ilk mektubun içeriğinden haberdarım. Şimdilerde internet sitesinde yazan bir gazeteci içerik konusuna biraz da olsa ışık tutabildi. Meğer Aydın Bey, Avusturyalı ortağı OMV şirketinin en tepe yöneticisinin kendisine aktardığı görüşlerine cevap teşkil edecek bir mektup göndermiş Tayyip Erdoğan'a... OMV Avusturya'nın en büyük halka açık şirketlerinden... Petrol ile ilgileniyor. Ülkemize ilgisi ise Petrol Ofisi'ne (PO) ortaklıkla başladı. İş Bankası ile yollarını ayıran Aydın Bey OMV'ye pazarladı PO hissilerini. Hisselerin yüzde 50'sini 530 milyon dolara almıştı İş Bankası'ndan, yüzde 34'ünü 1 milyar Euro'dan fazlaya OMV'ye sattı. İyi pazarlamacı böyle yapar. Ardından OMV'nin küçük ortakları "Hisseler çok yüksek fiyata alındı" iddiasıyla Viyana Borsası'nda huzursuzluk bile çıkardı. Meğer OMV ile petrol rafinerisi projesi üzerinde çalışıyormuş Aydın Bey. Şirketin en tepe yöneticisi Wolfgang J. Ruttenstorfer Avrupalı yatırımcılarla birlikte 12 Şubat 2008 tarihinde Başbakan Erdoğan'la buluşmuş ve kısa bir süre baş başa da görüşmüş. Konuya destursuz giren yazara göre, Başbakan, Avusturyalı yöneticiye, "Siz Türkiye'de yanlış adamla ortaklık yaptınız. Siz Doğan'la ortak olduğunuz müddetçe herhangi bir yatırım için bizden izin alamazsınız. Rafineri izni almayı hayal bile etmeyin" demiş. Hatta "OMV'nin CEO'suna rafineri için, izni olan Çalık'la ortaklık yapmasını" önermiş... Görüşmenin yapıldığı, OMV yetkilisinin rafineri konusunu açtığı, Başbakan Erdoğan'ın adama iznin Ahmet Çalık'a verildiğini söylediği sonradan yapılan açıklamalardan anlaşılıyor. Wolfgang Bey'e, Başbakan Erdoğan tarafından, "Sen iyisi mi bu hükümet döneminde Türkiye'yi terk et" tepkisini verdirecek Aydın Doğan aleyhtarı sözler sarf edildiği, bunların notere tasdik ettirildiği ise her üç kaynakça da yalanlanıyor. Anlaşılan, Başbakan Erdoğan, her zamanki ketumluğuyla, Aydın Doğan aleyhinde konuşmadan muhatabını ürkütmüş. Ortağının mektup yazmasına sebep olacak kadar dehşete düşmüş Avusturyalı, ama Başbakan Erdoğan'ın açıkça söyledikleri yüzünden değil, muhtemelen beklediği halde söylemedikleri yüzünden... 12 Şubat 2008 tarihinde Ankara'da gerçekleşen göz açıcı görüşme Avusturyalı tarafından Aydın Doğan'a hemen aktarılmış. Aydın Bey hislerini soğutmak için bir gün beklese, mektubunu 13 veya 14 Şubat günü yazdığını varsayabiliriz. Kendisine eriştiğini dört meslektaşımızın 17 Şubat günü Başbakan'dan öğrendikleri mektup olmalı bu. Konuya devam ederim herhalde. İlginç çünkü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.