Ahmet TÜRKAN
BAYRAMLAR BAYRAM OLA
İnsanlar yüzyıllardır bir arada yaşamanın bazen hazzını bazen sıkıntısını çekiyorlar. Dostluklar, kardeşlikler, sevgiler yeşermişse sonuç mutlu, kin, nefret ve düşmanlıklar yeşermişse sonuç mutsuzluk. Dünyadaki savaşlar ve barışlar da bu yüzden yaşanıyor. Dostluklar varsa düşmanlıklar yok, düşmanlıklar varsa dostluklar yok. Yani aslında iyi ile kötü bir arada yaşamıyor. Günümüz dünyası biraz daha iki yüzlü dostluklar ve düşmanlıklar gizleniyor. Sanal düşmanlıklar ve sanal dostluklar görünüyor. Bunda siyasi politikaların rolü büyük. İnsanlar kişisel davranışlarında da siyasiler gibi politik davranışlar sergiliyorlar. Aslında politika sözcüğü ikiyüzlülük deyiminin bilinmeyen gizli tanımı. En azından toplum tarafından direkt iki yüzlülük olarak algılanmıyor. İslam dininde ise Ramazan ve Kurban Bayramları bu bakımdan toplumu bağlayıcı harç görevi görmektedir. Aslı amacı ibadettir muhakkak, ama unutulmaması lazım gelen en önemli husus İslamın ibadetleri yanında içinde barındırdığı güzelliklerdir. Bayram tatilleride zamanın hızı ile birlikte bir çırpıda bitiveriyor. En güzel yanı eş dostla birlikte geçirilen güzel birkaç gün.
Bu Bayramda da 2 yıldır gidemediğim Memleketime, çoluk çocuk bir Bayram ziyareti planlamıştım. Elhamdülillah nasip oldu. Uzun yıllardır göremediğim pek çok arkadaşımı ve akrabalarımı gördüm. Hal hatır sorma fırsatı oldu. Sıla-i rahim yerine geçer inşallah. Çünkü bir karşılık gözeterek yapılan ziyaretler sıla-i rahim olmuyor. Ön planda dostluk, kardeşlik, sevgi olmalı.
Orta okulda bazı sebepler dolayısı ile yanlarında yatılı kaldığım Halamları da ziyaret etme fırsatım oldu. Belki 5-6 yıl belki de daha fazla yıldan bu yana gerek tatil planları ve gerekse bazı diğer etkenler yüzünden ziyaret edememiştim. Ama bu sefer kısmetmiş, manevi annem olarak değer verdiğim halamı görüp dualarını aldım. Uzun yıllardır göremeyip bir anda bayram ziyareti de olsa, kısacıcık dakikalarda olsa çok anlamlar ifade ediyor. Aradan geçen yıllar çok şeyi değiştirdi. Ne ben o ortaokul yılarındaki benim , ne de halam o yıllardaki halinde. İnsanlar yaşlandıkça daha bir duygusal oluyorlar. Bizi çoluk çocuk görünce çok duygulandı, göz yaşlarını tutamadı. O günleri eşime ve çocuklarıma tekrar anlattı. Aslında bende çok duygulandım ve gözlerimden bir iki damla süzüldü ama bir bahane ile hafiften silerek neşeli görünmeye çalıştım. Aslında vaziyeti herkes anladı ama kimse ses çıkartmadı sadece izlediler. Aradan geçen 30 küsur sene gözlerimin önünden geçti, kendimi orta okul yıllarında buluverdim. Halamın Devlet Hastanesinde vardiya nöbetine gittiği vakitlerde o zaman ilkokul 4. Sınıfta olan oğlu ile beraber memleketimin meşhur patateslerinden kızartıp yoğurda bandıra bandıra yediğimiz günler aklıma geldi. Aslında hala patates kızartmasını yoğurtlu severim. Benim için unutulmaz bir yıldı. Sadece orta 3' te kalmıştım ama her yönü ile unutulmazdı. Halamın eşi rahmetli olunca biraz daha yalnız kaldı. Kızı ile beraber kalıyor ama tabiki eşinin vefatı belliki onu çok yıpratmış. Arada malum 1999 meydana gelen deprem. Kendi evleri olmasına rağmen hasar gördüğü için bir müddet ev ve kira sıkıntısı çekmişlerdi. Tüm bunları üst üste koyunca insanın alnındaki çizgilerde daha bir anlam görüyorsunuz. İşte bence bu ziyaretlerin en anlamlı tarafı bu. İnsana kısa bir bayramlaşma ziyareti de olsa yalnız olmadığı bir yerlerde sevenleri olduğunu hatırlatıyor. Değer verildiğini anlatıyor, bu yüzdende duygulu anlar yaşanmasına vesile oluyor. Ziyaretleri sadece bayramlarla sınırlamayıp sıklaştırmak lazım ama dünya hali öyle bir cendere ki bazen nefes almak bile zor. Onun için ben şahsen bayramları çok seviyorum. Bambaşka bir atmosfer oluşturuyor.
Hem maddi hem manevi kapılar açılıyor. İnsanlar arasında dostluk köprüleri kuruluyor, olanları da daha bir sağlamlaştırıyor.
Bayramlar bayram ola.
Nice bayramlara erişmeniz temennisi ile.
Ahmet TÜRKAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.