xxx78
Baykal seçimi 2011'de istiyor, ama...
CHP lideri Deniz Baykal'ın bir bildiği mi var acaba? Son zamanlarda partilileri önüne her çıkışında 'erken seçim' konusunu mutlaka gündeme getiriyor. Önceki gün CHP Meclis Grubu önünde konuşurken de ağzından çıktı benzer sözcükler... Bir de tarih telâffuz etti CHP lideri: Mayıs 2011... “2011 yılı tamamlanacak gibi gözükmüyor; mayıs ayında yapılacak bir seçimle, 2011, kısa bir parlamento yılı olacak” dedi Baykal...
2011 yılının mayıs ayında yapılacak bir seçime 'erken' denir mi? Son genel seçim 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılmıştı; anayasanın yenilenen ilgili maddesiyle iki seçim arası dört yıl olarak sabitlendi; 2011 yılının mayıs-temmuz ayları arasında yapılacak bir seçim için 'erken' sıfatı kullanılamaz.
Ee, bu durumda ne demek istiyor CHP lideri?
Parti yönetiminin son zamanlarda izlediği politikalardan huzursuzluk duyan Meclis Grubu'na seçimi hatırlatmak istediği, akla gelen ilk ihtimal. CHP de diğer partilerden farksız, orada da milletvekili olmak parti yönetimine yakınlık ve sadakatle irtibatlı; politikalara başkaldıran, yönetimi eleştirenlerin yeniden milletvekili olmaları tehlikeye giriyor. O hatırlatmayla “En geç iki yıl sonra yenilenecek bu Meclis, unutmayın” uyarısında bulunmuş oluyor CHP lideri...
Bu uyarıyı sıkça yapması grubunu tutma noktasında ciddi sıkıntılar yaşadığını gösteriyor.
Ak Parti'nin iktidara gelişi ve kazandığı ikinci genel seçimden sonra artan kendine güveni, ülkemiz siyasetinin alışkanlıklarını tersine çevirdi: Önceki dönemlerde siyaset 'sağ-sol' ikilemi üzerine oturur, sandıktan genellikle sağ iktidarlar çıkar, onlar da kendilerini Meclis'e taşıyan kadroların talepleri yerine 'sığ sağ' politikalar izlerlerdi.
CHP için muhalefet o dönemde hiç de zor değildi; tıpkı Ak Parti'nin ilk dört yılında CHP'nin yürüttüğü muhalif söylemin zor olmayışı gibi... 'İrtica' türü sözcükler eşliğinde lâiklik üzerinde tartışmalar CHP liderliğini tabanıyla aynı çizgide tutmaya yeterdi. İsmet Paşa'nın 1960 öncesi Menderes'e, 1960 sonrası Demirel'e karşı yürüttüğü muhalif çizgi, kendisinden sonraki liderlerce de tekrar edilip bugünlere gelindi.
Şimdilerde muhalefette zorlanıyor CHP; Deniz Baykal ne zaman ağzını açsa tabanını şaşırtan bir tavır sergiliyor. Başında kim olursa olsun her seçimde CHP'ye oy vermiş 'ideolojik' bloklar bile ha çözüldü ha çözülecek... Hükümetin birbiri ardına sunduğu açılım paketleri 'sağ' bir partiden çok CHP gibi 'sol' bir partiye yakışacak atılımlar; buna karşılık Deniz Baykal'ın muhalif söylemi geçmişin Demirel gibi 'sağ' politikacılarını akla getiriyor.
Herhalde CHP'li milletvekilleri bu durumdan olağanüstü rahatsız oluyorlardır. Milletvekillerinin rahatsızlıklarını yatıştırmak için bulunan “2011 mayısında seçim olacak, unutmayın” uyarısı böyle bir ortamda işe yarar mı, kuşkuluyum.
Kuşkumun sebebi, hükümetin uygulamaları ve özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan'ın söylemi sonuç getirirse ortaya çıkacak yeni durumdur: CHP'nin bilinen geleneksel kitle desteği çözülürken, Ak Parti'ye karşı muhalefette kullanılan eskimiş malzemeler anlamsız kalabilir...
Milletvekilleri öyle de böyle de kaybedeceklerini düşünürlerse rahatsızlıklarını daha rahat ifade etmeye başlarlar.
Bir de şu var: Ya seçim Baykal'ın öngördüğü tarihten de önce -2010 yılı içinde-, açılımların ülkeye yarar getirdiği ve ekonominin krizden çıktığı sinyallerinin daha güçlü alındığı bir zaman diliminde, yani gerçekten 'erken' bir tarihte, yapılacak olursa?
2011 yılının mayıs ayında yapılacak bir seçime 'erken' denir mi? Son genel seçim 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılmıştı; anayasanın yenilenen ilgili maddesiyle iki seçim arası dört yıl olarak sabitlendi; 2011 yılının mayıs-temmuz ayları arasında yapılacak bir seçim için 'erken' sıfatı kullanılamaz.
Ee, bu durumda ne demek istiyor CHP lideri?
Parti yönetiminin son zamanlarda izlediği politikalardan huzursuzluk duyan Meclis Grubu'na seçimi hatırlatmak istediği, akla gelen ilk ihtimal. CHP de diğer partilerden farksız, orada da milletvekili olmak parti yönetimine yakınlık ve sadakatle irtibatlı; politikalara başkaldıran, yönetimi eleştirenlerin yeniden milletvekili olmaları tehlikeye giriyor. O hatırlatmayla “En geç iki yıl sonra yenilenecek bu Meclis, unutmayın” uyarısında bulunmuş oluyor CHP lideri...
Bu uyarıyı sıkça yapması grubunu tutma noktasında ciddi sıkıntılar yaşadığını gösteriyor.
Ak Parti'nin iktidara gelişi ve kazandığı ikinci genel seçimden sonra artan kendine güveni, ülkemiz siyasetinin alışkanlıklarını tersine çevirdi: Önceki dönemlerde siyaset 'sağ-sol' ikilemi üzerine oturur, sandıktan genellikle sağ iktidarlar çıkar, onlar da kendilerini Meclis'e taşıyan kadroların talepleri yerine 'sığ sağ' politikalar izlerlerdi.
CHP için muhalefet o dönemde hiç de zor değildi; tıpkı Ak Parti'nin ilk dört yılında CHP'nin yürüttüğü muhalif söylemin zor olmayışı gibi... 'İrtica' türü sözcükler eşliğinde lâiklik üzerinde tartışmalar CHP liderliğini tabanıyla aynı çizgide tutmaya yeterdi. İsmet Paşa'nın 1960 öncesi Menderes'e, 1960 sonrası Demirel'e karşı yürüttüğü muhalif çizgi, kendisinden sonraki liderlerce de tekrar edilip bugünlere gelindi.
Şimdilerde muhalefette zorlanıyor CHP; Deniz Baykal ne zaman ağzını açsa tabanını şaşırtan bir tavır sergiliyor. Başında kim olursa olsun her seçimde CHP'ye oy vermiş 'ideolojik' bloklar bile ha çözüldü ha çözülecek... Hükümetin birbiri ardına sunduğu açılım paketleri 'sağ' bir partiden çok CHP gibi 'sol' bir partiye yakışacak atılımlar; buna karşılık Deniz Baykal'ın muhalif söylemi geçmişin Demirel gibi 'sağ' politikacılarını akla getiriyor.
Herhalde CHP'li milletvekilleri bu durumdan olağanüstü rahatsız oluyorlardır. Milletvekillerinin rahatsızlıklarını yatıştırmak için bulunan “2011 mayısında seçim olacak, unutmayın” uyarısı böyle bir ortamda işe yarar mı, kuşkuluyum.
Kuşkumun sebebi, hükümetin uygulamaları ve özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan'ın söylemi sonuç getirirse ortaya çıkacak yeni durumdur: CHP'nin bilinen geleneksel kitle desteği çözülürken, Ak Parti'ye karşı muhalefette kullanılan eskimiş malzemeler anlamsız kalabilir...
Milletvekilleri öyle de böyle de kaybedeceklerini düşünürlerse rahatsızlıklarını daha rahat ifade etmeye başlarlar.
Bir de şu var: Ya seçim Baykal'ın öngördüğü tarihten de önce -2010 yılı içinde-, açılımların ülkeye yarar getirdiği ve ekonominin krizden çıktığı sinyallerinin daha güçlü alındığı bir zaman diliminde, yani gerçekten 'erken' bir tarihte, yapılacak olursa?