xxx65566
Batı'nın yeni Doğu sınırı, Türkiye'ye füze kalkanı
Bir süredir Türkiye ve İsrail'i içine alan, sadece Türkiye'nin güvenlik ve dış politikasını değil, bölgesel ilişkileri yeniden şekillendirme gücüne sahip bir tartışma yaşanıyor. Tartışmanın konusu olan şey, Türkiye boyutunu aşan, bölgeyi de aşan, küresel satrancın hamlelerinden biri. İddiayı önce bir Polonya gazetesi yayınladı. Wyborcza gazetesi, Amerikan yönetiminin Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nde füze kalkanı sistemi kurmaktan vazgeçtiğini, bunun yerine Türkiye veya İsrail'i düşündüğünü iddia etti. İddianın sahibi, füze kalkanı için Polonya'da lobi çalışmaları yapan çevreler. Gazete, Obama yönetiminin füze kalkanını savaş gemilerine yerleştirmeyi veya Türkiye ve İsrail'deki üslere ya da Balkanlar'da bir yere kurmayı düşündüğünü yazdı. Polonya'ya on füze savar sistemi, Çek Cumhuriyeti'ne de radar üssü kurmayı hedefleyen ABD Rusya'nın şiddetli tepkisini çekiyor. Moskova, karşılığında İskender füzelerini Kaliningrad bölgesine konuşlandıracağı yönünde uyarılar yapıyor. Daha sonra New York Times aynı iddiayı yayınladı. Gazete, füze savunma sistemi kurulabilecek muhtemel yerler arasında Türkiye'nin de bulunduğunu yazdı. Gariptir, bu haberde alternatif arama konusunda Rusya'nın tepkisinin yanına Almanya da eklenmiş! Washington'un alternatif araması Almanya'yı da memnun etmiş! Bunun üzerinde dikkatli bir şekilde durmak gerekiyor. ABD Dışişleri Sözcüsü Philip Crowley iddiayı yalanladı ve "haber doğru değil" açıklaması yaptı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da benzer bir açıklama yaptı ve "füze kalkanı konusunda ne ABD'den ne NATO'dan Türkiye'ye böyle bir talep geldi" dedi. Türkiye için "füze savunma sisteminin kime karşı kurulacağı" konusu oldukça hassas. İşaretler, Rusya'ya karşı değil, İran'a karşı kurulacağı izlenimi veriyor. Ankara bu yüzden oldukça temkinli hareket ediyor. Ancak bir gerçek var: Türkiye zaten bir füze savunma sistemi arayışında. İsrail, ABD ve Rusya bu ihale için çalışıyor. Mesela Moskova S-300 füzelerini birlikte üretmek için teklif verdi ve bir tür uzman heyeti Rusya'ya gitti. Süreç devam ediyor. Her ne kadar resmen yalanlansa da, bazı eğilimleri dikkatlice izlemekte fayda var. Bir süredir gündemde tutmaya çalıştığımız konu ile füze kalkanı tartışmaları arasında birebir ilişki var. Şöyle: ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Ağustos başlarında; "İran'ın nükleer çalışmalarından vazgeçmemesi durumunda, komşularının silahlandırılacağını ve Ortadoğu'da Amerikan savunma şemsiyesinin kurulacağını" açıkladı. Bu söz ve yeni ABD politikaları; ABD ve Avrupa'nın Batı'ya yeni bir "Doğu sınırı" çizdikleri gerçeğini ortaya koyuyor. Bütün güvenlik politikalarında bunun izlerini görüyoruz. Gürcistan krizi, Irak'a yüklenecek yeni misyon, Afganistan-Pakistan hattındaki gelişmeler, Rusya-Çin-Hindistan üçgenine yönelik müdahaleler ve son olarak Ortadoğu'da ABD güvenlik şemsiyesi… Ne büyük tesadüf, füze kalkanı Doğu Avrupa'ya kurulacakken birden adres değişiyor, Türkiye ve İsrail'in adı anılmaya başlanıyor. Clinton'ın sözünü ettiği "Ortadoğu'da Amerikan Savunma Şemsiyesi" ile bu füze tartışmasının ilgisi yok mu? Tartışmalar Clinton'ın açıklamalarından sonra yoğunlaşıyor. İzlenim şu: Resmen yalanlansa da, su an için somut bir proje tartışılmıyor olsa da böyle bir arayış var. Konu sadece füze kalkanı değil. Dünyayı ikiye bölen yeni bir çizgi çiziliyor. Doğu'nun ve Batı'nın sınırları değiştiriliyor. Yazmıştım, tekrar edeyim: Önceden Doğu-Batı sınırı, Batı'nın savunma hattı daha doğrusu sınırları Doğu Avrupa, Boğazlar, Süveyş olarak görülüyordu. Bu hattın Doğu'su tehditlerle doluydu. Şimdi sınır daha Doğu'ya kaydırıldı. Dikkat edelim, yeni sınır Gürcistan, Doğu Karadeniz, İran-Türkiye sınırı ve Basra Körfezi. Yeni dönemde Ortadoğu Batı sınırları içinde yer alıyor. Türkiye de öyle. Bundan sonra Türkiye'nin bölge perspektifi büyük oranda bu yeni jeopolitik çizgiye göre şekillenecek. Artık Avrupa'nın sınırı, Boğazlar değil, Türkiye-İran sınırı olacak. Suriye ve İsrail de birer Avrupa devleti olacak. Belki yakın gelecekte "Ortadoğu" kavramını bile tarihe gömecek gelişmelere tanık olacağız. Barack Obama'nın Türkiye ve Mısır'da Müslüman dünyaya yüklemeye çalıştığı yeni rol, Rusya ziyaretlerinin arka planında hep bu var. Bizler, Basra Körfezi'nden Karadeniz'e uzanan kuşak üzerindeki bütün gelişmeleri dikkatle izlemek zorundayız… ABD Ortadoğu'daki "dostları"nı korumaya alma yolunda harekete geçmiş görünüyor. Karadeniz-Basra hattının Batı yakasında önemli gelişmeler olacak. Bu çizginin dünyayı iki düşman kampa ayıran hat olmaması için Avrasya'nın iki güçlü ülkesinin tavrı belirleyici olacak: Türkiye ve Rusya.