Tahirhan GÜL
BATI ELİYLE TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ ÇALIŞMASI
Değerli dostlar Selamun Aleyküm. Yüksek lisans çalışmalarımdan dolayı uzun süredir yazamıyordum. Şükür bitirip mezun olduk. Bundan sonra artık daha sık yazmaya çalışacağız İnşallah.
Özellikle 19. Yüzyıl başlarından başlayan batı medeniyetinin dünya milletlerini kontrol etme, insanları kapitalist sistemin emir eri yapma çabaları geçen senelerle birlikte batı için müthiş bir sonuç vermiştir. Özellikle coğrafyamızdaki ekonomik durum buna ciddi şekilde de çanak tutmuştur. Yetiştirilen nesiller batıyı kutsayıp kendi köklerine yabancılaştırılmış, her gelen nesil bir öncekiyle kavga eder duruma düşürülmüştür.
Tarih, dil, edebiyat, kültür ve sanattaki batı hegemonyası nesilleri elimizden alıp adeta başka bir coğrafyanın çocukları yapmıştır.
Üretemiyoruz çünkü kendi kültürümüzden değil batı kültüründen besledik yıllarca nesilleri. Adeta bu beden bu beslenmeyle obez oldu hareketsiz kaldı.
Okullarımızda ki müfredatta kendimiz, kendi değerlerimiz olmalı. Divan edebiyatı, bin yıllık şanlı tarihimiz, şiir yazan edebiyattan beslenen hocasına saygılı bir nesil olmalıdır.
Yine sinemamızda televizyonlarımızda bizi, kendi değerlerimizi yani kendi kültürümüzü merkeze alan programlar olmalıdır.
Uluslararası toplum mühendislerinin hazırlayıp, toplumları dönüştürmeyi amaçladığı, gelişmekte olan ya da gelişmemiş ülkelere dayattığı televizyon programları ve sinema filmleri, kendi kurguladıkları eğitim sistemleri adeta dinsiz, milliyetsiz, cinsiyetsiz zonbi bir gençlik yetiştiriyor. Bu şekilde yetişen gençlik sosyal medya vasıtasıyla bu mühendisler tarafından istedikleri gibi yönlendirile biliniyorlar. Giydikleri, yedikleri hatta siyasi tercilerine kadar yönlendirmeye açık hale gelip çağdaş kölelere dönüştürülüyorlar.
Batı bu yaptıklarıyla hem ürettiği her şeyi rahatlıkla diğer coğrafyalarda pazarlayabildiği gibi diğer taraftan kendine biat etmeyen ülke liderlerini de bu devşirilmiş nesillerle rahatlıkla tehdit edebiliyor.
İlkokuldan üniversiteye, sinemadan tiyatroya televizyona, çarşıdan pazara, her yerde her mekânda bizden değerleri egemen kılmamız lazım. Köle bir nesil değil de sorgulayan bilen düşünen kendi kültürüne, kendi vatanına, kendi değerlerine yabancı olmayan bir nesille çağa yön vermek için bu söylediklerimizin şart olduğunu düşünüyoruz. İnşallah bu kısa zamanda olacak.
HİKAYENAME
Geçenlerde sevdiğimiz bir dostumuzu ziyaret ettim. Kendisi değerli bir iş insanıdır. Geçmişte yaşadığı güzel bir anısını paylaştı bizimle. Eskiden toptancılık yapıyormuş Karadeniz bölgesinde birkaç ili içine alan bir coğrafyaya mal dağıtıyormuş.
Sonradan işler büyüyünce diğer alanlara taha fazla zaman ayırmak için toptancılığı devretmeyi düşünmüş. Telefonda biriyle konuşup anlaşmış. Sonra ki gün işletmeye gelen herkesi sırayla dinlerken oraya gelenlerden iş devrini duyan biri Telefondaki adamdan daha yüksek bir meblağla teklif etmiş. Fakat bu dostumuz daha önce verdiğim bir söz var adam gelsin eğer vaz geçerse olur bizim için söz her şeyden önce gelir deyip nazikçe gelen teklifi reddediyor. Tesadüfe bakın ki oraya görüşmeye gelen yan tarafta görüşmeyi bekleyen misafirde telefonda anlaştığı kişiymiş. Tabi konuşmaya kulak misafiri olduğundan konuşmadan dolayı baya memnun olmuş. Telefonda sadece veresiye defteri konusunda küçük pürüz varmış. Çünkü dağıtılan malların bazısı veresiye olunca defterdeki parada pazarlığa dâhil edilsin istemiş dostumuz. Adam bu konuşmayı duyunca pekâlâ tamam demiş. Dostumuzda vermeyen olursa ben kefilim demiş. Ve uzun süre sonra adam dostumuza uğradığında demiş ki onlarca farklı kişide olan tüm paranı tahsil ettim hatta bir küçük köy bakkalına mal vermeye uğramıştım. Amca borcum var al şu kadar para dedi. Deftere baktım yoktu. Fakat adam kesin Kaya Bey yazmayı unutmuştur siz alın ona verisiniz dedi demiş.
İşte Anadolu insanı ne diyebilir ki Allah hepsinden razı olsun.
Selam ve dua ile
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.