Tülay SEVEN
BAŞARILI OLMAK
Çok başarılı, biri iki üniversite bitirmiş; çok başarılı, kaç tane ödülü var; çok başarılı biri, en yüksek puanı o aldı; çok başarılı, en iyi bölüme o girdi…
Başarılı, başarılı, başarılı…
Neydi başarılı olmak?
İnsanların seni alkışlamaları mıydı? Cepler dolusu para mı kazanmaktı? En iyi okulu bitirmek miydi? Sen süpersin, harikasın, sen olmazsan olmaz sözlerini duymak için çabalamak mıydı?
Hızla tükettiğimiz hayatımızın içinde bizim için büyük önem taşıyan, özümüzden gelen değerler de erozyona uğradı. Değerler de yer değiştirdi. Önem sırası uçup gitti.
Kendimiz bile iyi bir üniversite kazanmanın, iyi meslek sahibi olmanın, statü sahibi olmanın gerçek başarının önüne geçtiğini görür olduk.
Herşeyin çok iyisine sahip olabilirdi insan. Ama sahibi ondan hangi başarıyı istiyordu?
Bir türlü tatmin olmadığımız dünyevi başarıların arkasında bu var aslında: Dünyaya çok dalmak…
Yaşadığımız dönem her şeyi o kadar hızlı tüketiyor ki… Çocukları tatmin etmek, biz büyüklerden daha da zorlaştı. Mide de doymuyor göz de. Masaüstü bilgisayarı olan laptop istiyor, cep telefonu olan bir üst modeli istiyor, koltuk takımı olan daha yeni model bir takım istiyor, arabası olan bir üst modele geçmek istiyor vs… Pembe elbisesi olan, mavi de olsun istiyor, hep bir üste geçme çabası, eskiyi ayaklarımızın altına alıp yükselme çabası… Bir üst model…
Müslümanlığın da bir üst modeline geçmeyi istemek ne kadar düşünülen bir şey peki?
Bir üste, bir sonrasına geçerken tükettiklerimize ne oluyor acaba? Doyumsuzluğumuzu tatmin etmek için yarış içinde olmak…
Maddiyatı tükettiğimiz gibi duyguları da tüketiyoruz. Sevdiklerimiz tükeniyor, kişileri hemencecik kurban ediyoruz. Bir çırpıda yaşanmışlıklar, paylaşımlar bitebiliyor. Hızla gelip hızla çıkıyor insanlar.
Tüketmek ve başarıya yüklediğimiz anlamlar karşımıza bunları çıkartıyor. Materyalist dünya bize tüketmeyi, tükettikçe daha başarılı olacağımızı, daha fazlasını getireceğini empoze ederek hayatlarımıza giriyor. Dahası geliyor ama aslı çökerterek tatminsiz insanlar ortaya çıkıyor. Memnun olmayan, her şeye mana bulan, sürekli başkalarını eleştiren tipler çoğalıyor. En sonunda da mutsuzluklar… Ne kadar özümüzün üstüne başka binalar inşa etmeye çalışıyoruz, o zaman başlıyor sorunlar.
Başarı, evet gerçek başarı, sadece Allah’ın rızasını kazanmaktan geçiyor.
Gerisi boş hem de bomboş…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.