Uğur CANBOLAT
Başa Bela Mükemmeliyetçilik!
İnanın öyle…
Mükemmellik hayatı tahmin edemeyeceğiniz şekilde kısıtlayabilir, yaşanmaz hâle getirebilir. Her ne kadar dışarıdan bakıldığında iyi bir meziyet olarak bilinip algılansa da…
İtirazınız varsa çevrenizde küçük bir gözlem yapmanız yeterli… Her şey apaçık ortaya çıkacaktır.
Kim mükemmeliyetçi bir patronla yakın çalışmak ister ki?!
Kimse istemez bana kalırsa…
Siz sabahlara kadar kafanız zonklayarak, gözleriniz kan çanağına dönerek, pek çok dostunuzu uykusundan uyandırıp destek ya da fikir isteyerek sabaha doğru zor kotardığınız bir projeyi sabah uykusuz gözlerle götürdünüz.
Bitirmiş olmanın ve iyi bir şeyler üretmenin heyecanı ve biraz da tatlı huzuru var.
Heyecan da elbette…
Az biraz da takdir bekler gibisiniz. Emeklerin görülmesini, zahmetlerin fark edilmesini umuyorsunuz.
Sizce sonuç nedir?
Mükemmeliyetçi bir patron dosyanızda muhakkak bir eksik bulur. Bu eksiği ayrıntılı bir biçimde anlatır. Sorgular. Siz kendinizi çok kötü bir hissedersiniz, yetersizlik duygusu içinde odasını terk edersiniz.
Acı bir kahve içmenin tam zamanıdır.
Şekersiz olsun lütfen!
…
İlk bakışta ebeveynlerin mükemmeliyetçi olması kulağa hoş gelebilir. Çocukların hayatının tertip ve düzeni açısından, disiplinli ortamlara uyumu bakımından işe yarayabileceği bile düşünülebilir.
Bir yere kadar elbette böyledir. İtirazımız yersiz olur. Ancak hâdise maalesef bununla sınırlı değil.
Çocuklar hangi başarıyı elde ederlerse etsinler, hangi zor konuları kolaylıkla ve yüz güldürücü şekilde çözerlerse çözsünler mükemmeliyetçi anne babanın başarı çıtasını aşamazlar.
Her zaman yetersiz kaldıkları hissine sokulurlar.
Bu durum kişiyi mutsuz eder. Kendine güveni kalmaz. Özgüven kaybı yaşar. Kendi başına bir şey başaramayacağı duygusuna sürüklenir.
Yaşanan bu duygu genellikle ebeveyn tarafından fark edilmez. Bu daha kötü bir aşamadır. Çünkü kişi giderek kendini işe yaramaz hissedeceği bir noktaya sürüklenir. Değersizlik duygusu yaşar. Kendisiyle kavgalı olur.
Eleştirilmekten ödü kopar. Eksiz ve yetersiz olacağı kaygısıyla hiçbir işe girişemez. Bunu başarsa da sunma cesareti gösteremez.
Kısacası bilmeden de olsa anne baba çocuğuna kimsenin yapamayacağı bir kötülüğü kendi eliyle yapar.
İtina ile kendi evladını öğütür yani.
Başa bela bu durum önce kişinin en yakınındakileri harap eder.
…
Anne babanın mükemmeliyetçiliği konusu böyle iken mükemmeliyetçi bir eşe düşen insanı varın siz düşünün. Ne haldedir acaba?
Gerçekten başa bela bir durum değil midir?
Bu duruma düşen kişi için hayatta başka azaba gerek kalır mı?
Akşama hangi şirinliği yapsa tebessüm alamayan, ne türlü bir sofra hazırlasa da ‘Eline sağlık’ cümlesi duyamayan, giyimini en zarif ve uyumlu biçimde kombine etse de ‘Ne kadar hoş olmuşsun’ cümlesini hiç duymayan bir eşin mutlu olması hayal bile edilemez.
Kısacası başa bela bir durum mükemmeliyetçilik…
Ve bu durumda ne kadar çok insan vardır kim bilir?
Bu empatisizlik yüzünden kaç aşka mezar kazılmıştır acaba?
Pek çok emeğe karşı beklenen ilgiler ne kadar karşılıksız kalmıştır?
Nice emekler zayi olup gitmiştir?
Buradan bir kere daha baktığımızda ve kendimizi birazcık da olsa yaşayanların yerine koyduğumuzda başlığımızın insaf sınırlarını aşmadığı kabul edilecektir sanırım.
…
Mükemmeliyetçilik iyi bir şey değil…
Mükemmeliyetçilik bu role girmek isteyen kişi için de iyi değil… O da kendi hayatını kendine dar eder. Kendi bile çekemez kendisini çoğu zaman. Düşünürse belki kendisi de kabul eder ama bir süre sonra kendisini bu şekilde tanımladığından, başka türlü davranma pratiği de olmadığından çıkış yolu da bulamaz.
Bu durumda da mükemmeliyetçiliği olumlu bir özellik olarak algılar başkalarını küçük görme eğilimine girer narsizmini güçlendirir.
…
Bu durumu hayatın diğer alanları açısından da düşünebiliriz.
Mesleki ayrıntıya düşkünlüğü, o konuda incelikleri ayrıştırmayı bu konudan farklı düşünmeliyiz. Genellikle güçlü savunmalar buradan gelir. Başarı çıtası buraya yüklenir. Ancak gerçekçi değildir bana göre bu yaklaşım. Mesleğinde iyi olma çabası ayrı, mükemmeliyetçi olmak başka bir durumdur.
…
İşimize dair her şeyi bilelim. Zamanında yapalım.
Ama mükemmel olacağım diye tutturmayalım. Bu bizi yıpratır, hırpalar.
İyi olalım, hoş sohbet olalım.
Dost olalım. Dostluğa kıymet verelim. Arkadaş canlısı olalım. Destek verelim. Hatır sayalım ama ne kendimizi ne de dostlarımızı, yakınlarımızı, mesai arkadaşlarımızı mükemmeliyetçiliğin kıskacına almayalım.
Dini anlayışımızda bile ifrat ve tefrite yer yoktur.
Vasat ve devamlı olana özendirme vardır.
Kolaylaştırıcı tavırlar önerilir.
Zahmetsizlik amaçlanır.
Kısacası aşırılıklardan uzak durmamız istenir.
Çünkü diğer türlüsü başa beladır!
Mükemmeliyetçilik gibi…
24.09.2012 canbolatugur@gmail.com /https://twitter.com/ugurcanbolat/ https://www.facebook.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.