“Balkanlar ve Rumeli Osmanlı’nın nazlı, cefalı ve çile çekmiş yurdudur.”

Kuzey Makedonya seyahati sonrası dostlar izlenimlerini ne zaman yazacaksın diye çokça sordular. Araya pek çok gündem girdi ve bir türlü fırsat bulamadım. Kısmet bu güneymiş…

Belki birkaç yazı yazabilirim. Ancak Kuzey Makedonya denilince akla pek çok şey gelse de benim açımdan en unutulmazı Salih Murat Bey’le Üsküp’te buluşmamızdı diyebilirim. Kuzey Makedonya Anayasa mahkemesinin ilk Türk Başkanı görevini de yürütmüş olan Salih Murat Bey gönlü Türkiye’de olan bir “yaşayan kültür hazinesi”…

Türkiye’den giden herkese kapısını açan ve onlara zaman ayıran Salih Murat Bey bizi de misafir etti. Sohbetimiz sırasında aldığım notları kendisinin de izniyle sizlerle paylaşmak istedim.

img-4326.jpeg

İşte o sohbetin notları:

Müslüman Kadınlar Örtülü Olarak Sokağa Çıkamazmış…


“Misakı milli sınırları dışında kalmış milyonlarca Türk var. Biz onların için Osmanlı’yız…


Rumeli katliamları Türkiye’de hiç yazılmadı. 5 milyon insan yok oldu gitti.


100 yıldır umutsuz yaşadık. Şimdi bir zamanlar kendimizin vakfettiği eserlerimizi satın almaya çalışıyoruz. 50-60 yılda 30 bin eseri yıkmışlar.


Tito rejimi bizim Rumeli’deki eserleri yıkılan taş kadar (Hafriyat) ödeme yapmışlar. Böyle tahrip etmişler.


Türkiye’de yapılan her inkılabın örneklerini buradaki Türklere dayatmışlar.


Müslüman kadınlar anne babasına ancak karanlıkta giderlermiş. Çünkü örtülü olarak sokaklara çıkamazmış. Zar ve feracelerini evlerin avlu kapılarında asmışlar.


1947’da tüm aydınları (150 kadar) tutukluyorlar (Yücelciler hareketi) 4’ünü idam etmişler.(1)


1953’de-1960 kadar, 250 bin türkü göç ettiriyorlar Türkiye’ye…


Garibanlar kalmış sadece…

Rahmetli Turgut Özal’ın Buralara Gelmesi İle Ümitler Yeşerdi…


1990’da rahmeti Turgut Özal’ın buralara gelmesi yeni Umut oldu.


Özal’la birlikte ilgi ve yardımlar başlamış…


Tayyip Bey ise çok vefalı oldu Belediye başkanlığından beri...


2000 yılına kadar burada faaliyet gösteren Türk kurumlar ve Türkiye’den gelen yetkililer bizlerle görüşmezdiler.


Şimdi Türkiye gelen bizle görüşmeden geri dönmezler…

Tayyip Bey Belediye Başkanlığından Beri Çok Vefalı Oldu…


Veda ziyaretinde (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı görev süresinin bitmesi sebebiyle) Kuzey Makedonya Cumhurbaşkanı bana sordu: “Tayyip beyin sana sevgisi neden?” “Ben ne zaman görüşsem Tayyip Bey bana ‘Salih Murat nasıl’ diyor selam söylüyor” dedi…


Bizim ANA devlette hiç bir itibarımız yoktu. Şimdi çok şükür Ana Devletimiz bizi görüyor.


Biz güçlü bir Türkiye’den yanayız.


Veda ziyaretine gittim. Tayyip Bey Vahdettin köşkünde kabul etti. Teşekkür ettim, size çok dert getirdim dedim. Ve Allah katında size şahitlik edeceğim dedim. Gözyaşlarını tutamadı…


Biz insanlığı güzelleştiren insanız…


Hiç kendimi saklamadım. 9 yıl Anayasa Mahkemesinde de cuma saati hiç toplantı yapılmadı, benden önce her 3 başkan bu konuda çok hassas davrandılar…


Ama sadece Müslümanca bir duruş sergiledik. Samimi iletişimimiz güven verdi. 9 üyenin 7 oyu ile Anayasa Mahkemesi Başkanı oldum. Çoğunlukta Müslüman olmayanlar bizi seçmiş oldu…

img-7140.jpeg

(Cumhurbaşkanı ve Milletvekili yemin törenlerine şahitlik etmek üzere Türkiye'de bulunan Salih Murat Bey bu fotoğrafı "Cumhurbaşkanı ve Milletvekilerinin yemin etme ve göreve başlama törenlerine resmî davetli olarak katılmaktan, Türkiye Cumhuriyeti’nin şanını, şerefini ve Yüzyılı’nın inşasının ilk adımlarına tanıklık etmekten büyük şeref ve gurur duydum" ifadeleriyle sosyal medya hesabından paylaştı.)

Türkiye’nin Bizi İlmen ve Ruhen Desteklemesi Lazım…


Geldiğimiz noktada ana devletin (Türkiye’nin) ilmen ve ruhen bizi beslemesi lazım…


Gezi olayları sırasında otobanda gişe memuru geçişlerimde bana hep soruyor du: “Bu Türkiye ‘nin hali ne olacak?” . Ben de çok endişeleniyordum ama “Bir şey olmaz” dedim. Sonra bir gün niye soruyorsun diye sordum o görevliye ki Müslüman değildi. Dedi ki “Türkiye yıkılırsa Dünya yıkılır”


Biz Rumeli’de toprak, ülke kaybetmişiz. Siz şimdi ekonomik kriz olur belki daire kaybedersiniz o kadar…


Şunu unutmayalım. Rumeli yok olursa o zaman gerçek sınır Edirne olur. Bu durumda size hayat hakkı tanımazlar. Biz burada radarı Türkiye olan bir halkız. Biz burada varken siz güçlü olursunuz. Biz yok olursak orada sizi de yaşatmazlar…

Bugün Üsküp’te Dostluğun, Muhabbetin ve Tarihi Dokunun Mimarı Recep Tayyip Erdoğan’dır…


Bugün Üsküp ‘ün dostluğun, muhabbetin ve tarihi dokunun mimarı Recep Tayyip Erdoğan’dır.


Burada bayrak ezan varsa buna bağlı. TİKA bütçesini çok görenler var… Şu an Makedonya’da en iyi çalışan ve istikameti en düzgün TİKA ekibidir…


Osmanlı’yı bitirenler azınlıklardı, şu anda da “bir gizli azınlık” çoğunluğun üstüne gelmek istiyor. Yüzyılımızı almak istiyorlar…

2.200.000 toplam Kuzey Makedonya nüfusunun %40’ı Müslüman. Bunun %25’i Arnavut, Türkler %4.5’iz (Gerçek sayımız %7-8) Pomaklar ve Boşnaklar vs. Müslümanlar var…


Türkiye buradaki siyasi hayatı sürekli izlemeli…


Bugün Avrupa ‘nın en büyük değeri “sistem“ ( devlet sistemleridir) . Ancak en çok ihraç ettiği şey sistemsizlik.


Mesela Batı Dünyasının, Kuzey Makedonya’dan sorumlu bir vekili vardır ve sürekli o gelir buraya. Vekiller konuya, konuma, bölgeye, yerel dengelere, geçmişe, bugüne ve yarına hâkimdirler. Sistemleri var…


Türkiye’nin de sistematik yaklaşması lazım… Vekiller Balkanların geçmişine, bugününe ve yarınlarına doğru bilgi ve birikimleri olmalı.


Burada bile Tito’dan gelmiş bir sistem var…


Türkiye sistem sorununu aşarsa çok şey değişir…

Rumeli çok dinli ve çok kültürlü bir yerdir...


Ben Ana devletimi görmeden sevdim. İlk kez 25 yaşında gidebildim. Yıllardır gördüğümüz şey bakan değişir her şey değişir. Sisteme ihtiyaç var. Burada Avrupa’nın enstitüleri çok iyi çalışıyor. Türkiye’nin enstitüleri yeterli ilgi göstermiyor maalesef…

Fetö burada kendi zenginin yetiştirdi. Değişik desteklerle hala etkinliklerini korumaya uğraşıyorlar. Devlet cemaatleri güzel insan yetiştirme eksenli yeniden buralarda konumlandırmalı. Onlar da sadece “güzel insan yetiştirmeye” odaklanmalıdır…


Gelinen noktada Fetö İslam dünyası ile Türkiye ‘nin arasını açan yapı oldu. Mesafeyi onlar ayarlardı… Dost ve kardeş devlet ve toplulukların Ana vatanımızla sevgimizi ve hızımız çaldılar.


Rumeli çok dinli çok kültürlü bir yerdir. Düşünün mesela Türkiye’nin bir yerinden ya da Arap dünyasından bir cemaat gelip kendi düşüncesini dayatıyor, ayrımcılık yapıyor. Diyanetin buralarda bizim diyanetle daha aktif daha sorunlara çözüm üretici olması gerekir…

Medeniyetimiz Sulh Medeniyetidir…


Yaşadığımız yerlerde “güvensizliği” en düşük seviyeye indirmemiz lazım. Tedirgin etmeden akıllıca ortak değerlerden gitmemiz lazım. Bu topraklarda asırlarca varlığımız mevcudiyetini korumakta… Balkanlarda ortak dost arandığında akla ilk olarak Türk insanı ve devleti gelmektedir.


Bize sulh lazım. Medeniyetimiz sulh medeniyetidir. Ki çalışabilelim…


İnsan hakları konusunda en ileri olanlar Almanlar.

Unutmayalım “Tuna ve Sina arası bizim topraklarımız, bizim gönül coğrafyamız ve medeniyetimizin etkileri halen sürmektedir”

(1)-“Yücel Teşkilatı” veya kısaca “Yücelciler” 1941 yılında Makedonya’da Türklere yönelik haksızlıklara karşı durmak, Makedonya Türklerinin millî ve dinî varlıklarını korumak ve yaşatmak üzere faaliyetler yürütmek için bir araya gelen aydınların oluşturduğu toplumsal bir hareket olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu amaçla ilk Türk Okulu “Tefeyyüz”ün açılması, Yugoslav radyosunda ilk Türkçe yayınların yapılması ve ilk Türkçe gazete olan “Birlik”in yayına başlamasını sağladıkları görülür. Komünizm baskısı altında olmalarına rağmen insan hakları, eşitlik ve adalet fikirlerini tarihi bir Gururla hayata geçirdiklerini ve bu amaç uğrunda kurşuna dizilmek suretiyle canlarını feda ettiklerini görmekteyiz. “Yücelciler”in 1948 yılında yargılanıp suçlu bulunmaları ve birçoğunun kurşuna dizilerek idam edilmesi, verilen müebbet hapis cezaları, el konan mallar, mahkeme kararlarının Türklerin yoğun olarak yaşadığı mahallelerde hoparlörlerle halka duyurulması dün olduğu gibi bu gün de Türk toplumunun hafızasında derin izlere sahiptir.” (Selçuk Kürşat Koca/Balkan Türklerinin Yakın Dönem Kahramanları “Yücelciler”/Akademik Bakış Dergisi/Mart-Nisan 2017)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum