A.Kerim KARAAĞAÇ
AZICIK ÖĞÜT
“(En güzel) âkıbet, takvâ sahiplerinindir.” (kasas:83)
Bir Müslüman’ın en çok dikkat edeceği husus Allah’a karşı sorumluluk bilincini yitirmemek olmalıdır. Allah’a karşı âsi olmaktan korkmalı, saygısızlık etmekten sakınmalıdır. Hesaba çekileceğini, yaptığı işlerin mükâfat ve ceza olarak karşılığını göreceğini aklından çıkarmamalıdır.
Bir Müslüman’ın hassasiyet göstereceği ikinci önemli husus ise, namaza olan devamlılığıdır. Bütün işlerinin güzel olması, namazının güzel ve devamlı olmasına bağlıdır.
“Sana vahyolunan kitabı güzel güzel oku ve namazı kıl, sahih namaz edepsizlikten ve uygunsuzluktan alıkoyar. Muhakkak Allah’ı anmak en büyük iştir ve Allah her ne işlerseniz bilir.” (Ankebut:45)
Bir Müslüman Rasulullah’ın (sav) ahlâkıyla ahlâklanmaya dikkat etmeli, sünnetine sımsıkı sarılmalı, Rasulullah’ın (sav) en güzel örneklik için gönderildiğini bilmeli bunun için siyer ve hadis kitaplarını sürekli okumalıdır.
“Muhakkak ki, Rasulullah (sav) sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzâb: 21)
Müslüman diğer insanlara karşı duyarlı olmalıdır. Onların gözünün kendisi üzerinde olduğunu bilmeli, hata yapmamaya, kendisini insanlara sevdirmeye çalışmalıdır. Bunun da yolu Allah sevgisine mahzar olmaktır. Buğz ettiği kimseye ise diğer insanları da buğzettirir. Hadisi Şerifte şöyle geçer: “Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman Cebrail’e: “Ben filanı seviyorum onu sen de sev” diye emreder. Cebrail onu sever ve gök halkına: “Allah filanı seviyor, onu siz de seviniz” diye seslenir. Gök halkı da o kimseyi sever, sonra yeryüzündekilerin kalbinde o kimseye karşı bir sevgi uyanır. Allah Teâlâ bir kula buğzettiği zaman, Cebrail’e: “ben, filanı sevmiyorum, onu sen de sevme” diye emreder. Cebrail de onu sevmez. Sonra Cebrail gök halkına: “Allah filan kişiyi sevmiyor, onu siz de sevmeyin” der. Göktekiler de o kimseyi sevmezler. Sonra da yeryüzündekilerde o kimseye karşı bir kin ve nefret uyanır.” (Müslim:1, 157)
Cimri, korkak ve zayıf olmamalı. Çünkü mal, hasislerde, cimrilerde, silah korkaklarda, rey ve idare zayıflarda olursa düzen bozulur. Ey Müslüman; Mala karşı çok hırslı olursan, çok toplayan ve az dağıtan, Allah için az veren ve ya hiç vermeyen biri olursun. Böyle olunca, işlerinin pek azı düzgün olabilir. Emrin altında olanların mallarından elini çektiğin, üzerlerinden zulmü kaldırdığın zaman seni severler. Dostlarının, dostluktaki samimiyetleri de senin kendilerine olan iltifat ve ihsanların ile devamlı olur.Bunun için cimrilikten çok sakın. İnsanoğlunun ilk defa cimrilik sebebiyle Rabbine isyanda bulunduğunu hatırından hiç çıkarma.
Allah (cc) şöyle buyuruyor: “Onlara, Âdem’in iki oğlunun kıssasını doğru olarak anlat: Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen kardeş kıskançlık yüzünden “Andolsun seni öldüreceğim” dedi. Kardeşi de : “Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder” demişti. (Maide:27)
Ey Müslüman; yakınlarını, hısımlarını idari işlerde başkalarına tercih etmekten sakınmalısın. Rasulullah’ın (sav): “Müslümanların işlerinden birini üzerine alan bir kimse, bir şahsı haksız yere onların başına komutan yaparsa, Allah’ın lâneti üzerine olsun” buyurduğunu unutmayınız.
Vazife verecek olduğunda, tarafgirlik, bencillik hissiyle değil, emaneti ehline vermelisin. Allah(cc) şöyle buyuruyor: “ Muhakkak Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verme konumunda bulunduğunuz vakit adâletle hükmetmenizi emreder…” (Nisa: 58)
Aranızda vazife paylaşımı yaptığınız kimseyi herhangi bir şeyden dolayı, durumunu iyice araştırıp öğrenmeden asla suçlamayınız. Çünkü, temiz kimselere itham ve kötü zanda bulunmak büyük günahtır. Allah (cc) şöyle buyuruyor: “Ey inananlar! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz.. O halde Allah’tan korkun.Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.” (Hucurat:12)
Başkalarına doğruyu emrederken, kendisi kötü fiilleri işlemekten kaçınmalıdır. Allah (cc) şöyle buyuruyor: “ Sizler kitabı okuduğunuz halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?”
Allah-u Tealâ’nın düşmanı olan şeytan, yaptığın işlerde hoşlanacak bir şey bulamasın. Sende azıcık bir zayıflık bulursa eğer, gönlüne suizannı ve hayatın tadını kaçıracak olan gam ve kederi sokacaktır.
Söz verdiğinde mutlaka yerine getir. Allah (cc) şöyle buyuruyor: “Her kim sözünü yerine getirir ve kötülükten sakınırsa, bilsin ki Allah sakınanları sever.”
Hayırlı bir şey vaat ettiğinde gecikmeden yap. Daima iyilik yapmaya, iyilik sahibi olmaya yönel. Sana iyilik yapanlara karşılık, iyilikle mukabelede bulun. Özellikle yakın çevrendekilerin ayıp ve kusurlarını görmemeye çalış.
Kendini yalan sözden uzak tut ve böyle yalancılara buğzet. Söz taşıyanlardan da uzak dur. Allah (cc) şöyle buyuruyor: “ Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiç birine, mal ve oğulları vardır diye, sakın inanıp boyun eğme.”
İşlerinin fesada uğrayıp bozulması, yalancıların sana yaklaşmaları ve sana yalan söylemeleri ile başlar. Çünkü yalan, günahların başıdır. Koğuculuk (söz taşıma) sahibini selamete erdirmez. Söz taşıyan ile arkadaşlık edenin de başı selamete ermez. Ayrıca söz taşıyanın sözlerine uyarak hareket eden hiçbir kimsenin işi rast gelmez.
Bir Müslüman’ın kudret sahibi olduğunu, emrettiğinde herkesin kendisine itaat edeceğini düşünmesi şeytanın verdiği bir vesvesedir. Haiz olduğu kudret kendisine azamet ve tekebbür telkin ederse, üzerindeki Allah’ın kudretini düşünmelidir. Asla Allah ile azamet yarışına kalkışmamalıdır.
Doğruluk ve iyilik sahibi kimseleri çok sev. Doğruluk üzere çalıştıkları müddetçe şeref sahiplerinin yardımcısı ol.
Kötü arzularından ve zulmetmekten çok kaçın. Hatta bunları, hatırına bile getirme. İdaren altında olan kimseler varsa, onlar da senin bu düşüncelerden uzak olduğunu bilsinler.
Kızdığın zaman kendine hakim ol. Vakur, ağır başlı ve yumuşak huylu ol. Herkese karşı adaletle ve ihsan ile muamele edersen, onlar da sana itaatte bulunup,her söylediğini ve istediğini kolaylıkla yaparlar.
Sakın, dünya ve dünya gururu sana ahiret korkusunu unutturmasın. Aksi halde üzerindeki hakları hafife almaya başlarsın. Bir işi önemsemeyip ağır davranmak, insanı aşırılığa, ihmalkârlığa götürür. Aşırılık ise helâke sebep olur. Yaptığın her iş ihlaslı, yani yalnız Allah-u Teâlâ’nın rızası için olsun.
Hasetçiye meyletme; fasık ve facire, açıktan günah işleyenlere merhamet gösterme.
Nimete nankörlük edene iyilikte bulunma. Düşmana yaltaklık etme. Haini emin kabul etme. Fasıklara, azgın ve sapıklara katiyetle tâbi olma, onlara uyma. İki yüzlüleri övme.
Hiçbir insanı hakir görme ve hakikâten çok muhtaç olup, senden bir şey istemeye geleni boş çevirme.
Hafif, basit olanlarla, hakkı tanımayanlarla, malını ölçüsüz savuran cahillerle düşüp kalkma.
Günlerini, başkalarına kızarak, onları azarlayıp lânet ederek ve gizlice sır, söz taşıyarak, herkesin gizli hallerini araştırarak geçirme.
Şüpheli durumlarda dikkatli, ihtiyatlı, yavaş hareket eyle. Bir şeyin deliline ulaş, delili iyi tespit et ki, hükmün kesin ve salpam olsun. Bir idareci olarak birini mutlaka cezalandırman gerekirse, herhangi bir himaya, müsamaha ve ayıplayıcının ayıplama ihtimâli, ceza vermene mani olmasın.
Asla kendini beğenme, asla yüzüne karşı övülmeyi bekleme. Yanlış bir hareketiniz olduğunda, duruma göre gerekirse aleni özür dilemekten çekinmeyiniz. Bu sizi yüceltir.
Başarılarınızı büyütmeyin, başarısız olduklarınızdan ders çıkartın.
İnsanlara yumuşak davranınız. Rasulullah’ın (sav) : “Allah’ım insanlara yumuşak davrananlara sen de yumuşak davran” duasını ve “Allah’ım insanlara sert davrananlara sen de sert davran” bedduasını unutmayınız.
Etrafınızdaki insanlarla konuşurken ses tonunuzu yükseltmeyiniz. Bu, onları ancak tedirgin eder. Sizinle görüşme ve fikir alış veriş zeminini yok eder. Sonuçta yanlış karar alma ihtimalinizi artırır.
Başkalarını hesaba çerken, bir gün kendinin de hesaba çekileceğine mutlaka inanmalısın. Sanığı terleten hâkim, memuru teftiş eden müfettiş, bir gün Allah’ın huzurunda terleyeceklerini ve teftiş edileceklerini hiç unutmamalıdırlar. Dünyevi üç kuruşluk menfaatlerimize, üç günlük dünya için fâiz ve rüşvet karıştırmamalıyız.
Etrafınızda çalışan kimselerin, yapacağınız iş hakkında düşünce ve tavsiyelerini sorun, öğrenin. Çalıştığınız alandaki kişilerin bilgilerinden faydalanınız, kibirli olmayınız. Rasulullah’ın ashabı ile sürekli istişare ettiğini unutmayınız. Yanlış adım attığınızı fark ettiğinizde geri çekilmekten utanmayın. Çünkü, hatasız insan olmaz.
Kendi işini kendin yapmaya çalış. Yarın karşılaşacağın hadiseler ve işler, yarına bıraktığın işlerini yapmana mani olur. Bil ki, gün geçince içindekileri de birlikte götürür. Yarına kalan işler, iki gülük iş birikimine sebep olur. Bu da seni çok meşgul eder, sonra da hiç birini yapamayabilirsin. Ayrıca, sultanlar Sultanı’na vakit ayırmakta zorlanırsın.
Malları çoğaltmakla, bir yerlerde biriktirmekle, üzeri kilitlenmekle o mallar meyve vermez, artış göstermez. Ancak bu mallar, seninle birlikte bulunanların eğitimi, haklarının verilmesi, geçim sıkıntılarının giderilmesi gibi hususlar için kullanıldığı takdirde kıymetli olur ve o zaman meyve vererek artış gösterir. Bu gibi hususlara riayet eder, hak sahiplerine haklarını ödersen kavuştuğun nimetler elinde kalır ve Allah-u Teâlâ sana daha fazlasını ihsan eder.
Şunu iyi biliniz ki, mülk Allah’ındır ve onu istediğine verir. Dilediğinden ise çekip geri alır. Nimetlere bol bol kavuşanlar, bu nimet ve ihsanlara nankörlük ederler, küfran-ı nimette bulunurlarsa ve bu nimetlerle büyüklenirlerse, o nimetlerin elden çıkması, cezanın gelmesi çabuklaşır. Hiçbir şey bu ceza kadar süratli gelemez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.