Dilek SOYSAL
AYDINLAR, KARARTMAYIN GELECEĞİ
Sorumluluk kavramı anlamını yitirdi günümüzde. Pas tutmuş
zamanımızın yağı idi sorumluluk. Makinemiz yağsız, takırtılı sesler
çıkarıyor işlerken, dişliler işlevini görmüyor.
Herkes suskun. Aslında susuzluğumuzun suskunluğu mudur bu?
Rizikolu bir hayata alışmış çalakalem yaşıyoruz, yarını olmayan yarınları, sabahı olmayan tan vaktini.
Kilitliyiz.
Kilitli kaldık kendimize, anahtarımız derinlerde yosun tutmuş
deniz dibinde. Sorumluluk damarlarımızı aldırmış olmanın bencilliğini yaşıyoruz.
Bize verilen en kıymetli hediyedir zaman. Sorumluluk ve zaman
kavramları karı – koca gibidir. Kan uyuşmazlığı varsa çocukları
sakat doğar. En büyük sorumsuzluğu zamana karşı işleriz, işkence
yaparak yavaş yavaş öldürürüz zamanı. Mekanlar değişir.
işkence odalarımız kahvehaneler, barlar – pavyonlar, yazılıp çizilmemiş boş sayfalar, nankörlüğe, ezilmelere boyun eğişimiz...Ne fark eder öyle de, böyle de olsa hücremizin taş duvarlarını kendimiz örüyor, mimarı kendimiz oluyoruz.
öğrencilerimiz dershanelerini internet kafelere taşımış, kadınlı
erkekli bir boşverdicilik içindeyiz.
Geleceğe teslim edeceğimiz büyük emanet Cumhuriyetimizin
sorumluluklarını bile ne kadar yerine getirebiliyoruz?
Neyi ne kadar yaşıyorsak yetiyor bize. Sığdırıyoruz her şeyi üç
beş satırla bir yerlere
10 Kasımlarda,
29 Ekimlerde,
19 Mayıslarda,
İş yerlerimizde, okullarımızda birkaç satır bir şeyler okuyup,(!) biraz gösteriş yaptıktan sonra sanıyoruz her şey tamam, geçmişteki acılar, almamız gereken sorumluluklar ne çabuk unutulup, yaramız hemen kabuk bağlıyor. Bize yaraşır bu ülke topraklarına vereceğimiz emek, harcanan çaba bu kadar mı?
Mutluluğu, mutlu yaşamayı, yarınlara umut ve
hevesle bakmayı, neden elimizin tersiyle iteriz, anlamış değilim. Bu
işte bayrağı ilk göğüsleyen aydınlarımız olmalı. Gençliği ardlarına
takıp, yarınlara gülen gözlerle buram buram kültür kokan
nefesleriyle geleceğin aydınlarını sizler yetiştirmeli ve örnek olmalısınız...Ama en önce sizler bu aymazlık halinden kurtulun, aydın olun, karartan değil...İnsan yetiştirmek tek erek haline gelmeli, sizlerde. Yeniden bir insan nasıl inşa edilir, rehber olunmalıdır...
Kısacası bizlere eğitim ve öğretimin önemini yeniden idrak
ettirmeliler, öfke seline kapılmadan, açıklaması zor dipnotlara gerek duymadan... İnsan nasıl yeni baştan şekillenir gün ve gelecek için.
Herkes biraz sorumluluğunun farkına varmalı, yaşantımız iyiden
iyiye sarpasarmadan...
Mutlu yıldönümleri, çiçek kokan taze açmış çocuklar için.
Ne zaman başımızı soktuğumuz topraktan çıkarır, tartışması hiç
bitmeyen ama bir sonucu da bağlanmayan sorumluluk duygusunu
kanserli hasta yatağından kaldırmayı ne zaman başarırsak, sancımız dinmeye yüz tutar sanırım.
biraz daha sağlam, dinamik ve bize yaraşır.
BİZ CUMHURİYET ÇOCUKLARIYIZ UNUTMAYIN...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.