Necmettin Erbakan 30 yıllık siyasi mücadelesinin neticesini 70 yaşında başbakan olarak aldığında; çetin ve zorlu günlerin kendisini beklediğini herkesten daha fazla biliyordu.

Hiç unutmam başbakan olarak göreve başladığı ilk günün gecesinde Kanal 7 ekibini (Ahmet Hakan Coşkun ve Zahit Akman) evinde ağırlamış ve yüz ifadesi sanki harpten çıkmış bir haldeydi. Ne bir sevinç gösterisi ne de mutluluk akıyordu yüzünden. Anlaşılan alacak olduğu ağır sorumluluğu düşünüyordu.

Zaman kendisini haklı çıkardı. 11 aylık başbakanlığında koalisyon hükümeti 11 defa gensoruyla karşılaştı. Birçoğunu da rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun partisi BBP’nin desteğiyle atlattı.

Geçen hafta Demirel 28 Şubat'ı kendi açısından bana göre çok iyi izah etti. Söylediği ve iddia ettiği şuydu. 28 Şubat bir darbe değildir. Darbe dediğiniz zaman hükümetler düşer, liderler hapse atılır, kurumlar, partiler kapatılır. Peki 28 Şubatta bunların hiçbirisi oldu mu? Hiçbiri olmadı. Hükümet Hazirana kadar devam etti ve sonra Erbakan istifa etti.

İstifa etmeden önce de ortağı Çillerin hükümeti kurması için yeterli imzaya sahip olduklarını beyan etti. Usta oyuncu Demirel ne yaptı? Görevi hemde kendi eski partisi olan Çiller'in DYP'sine vermedi. Kendisini eleştirenlere de bu cumhurbaşkanın yetkisindedir dedi, ki zinhar doğrudur. Nasılki Demirel ve Sezer gerek anayasa mahkemesine ve gerekse rektörlüklere yetkileri dahilinde kendi görüşlerine yakın kişileri atadılar, Abdullah Gül’de aynısını yapıyor. Dolayısıyla Demirel'de hükümeti kurma görevini meclisteki herhangi bir milletvekiline de verebileceği için Yalım Erez’e verdi. Deyim yerindeyse Demirel’in fendi Erbakan’la Çiller’i yendi.

Erbakan istifa etmek yerine, erken seçim kararı alsa ve halka da deseydiki, ‘ey halkım bana dayatmada bulunuyorlar. Bu kararları (28 Şubat) uygulamamız mümkün değildir. Takdiri size bırakıyor ve seçime gidiyorum.’ Sizce RP ve DYP %60 ın üzerinde oy almazlar mıydı. Abdullah Gül’ün cumhurbaşlanlığı engellendiğinde seçime gidilince sonuç ne oldu? Ak Parti %10 extra oy almadı mı?

*** 

İki ay önce yapılan mahalli seçimlerden sonra da DP ‘nin gelecek vaadeden genç lideri Süleyman Soylu bir başka acemilik daha yaparak liderlikten ayrıldı. Sonra Cindoruk’un aday olduğunu görünce yeniden aday oldu ancak iş işten geçmişti. Eski kurtlar Süleyman Soylu’yu kolayca boğdular.

Halbukisi Ergenekon,  darbeciler, 28 Şubatçılar, derin devletçilerce hiç alakası olmayan Süleyman Soylu liderliğe devam etseydi; bir sonraki seçimde Saadet Partisi ve BBP ile yapılacak bir ittifakla barajı rahatlıkla aşacakları aşikardı. Mecliste temsil edilmediğiniz müddetçe parti olarak ne kadar süre ayakta kalabilirsiniz?

Mecliste böyle bir oluşumun olması hem millet için ve hem de Ak parti için büyük bir şans olurdu.

Ancak kurtlara fırsat verdiğinizde; onlar işi asla şansa bırakmaz ve asla affetmezler. Umarız gelecek nesil liderleri tarihteki bu iki büyük hatayı tekrarlamazlar.