Tahsin AKPINAR
Arap Baharı Arap Baharıdır
Buna İslam rönesansıda diyebilirsiniz, İslam’ın II. Cumhuriyet dönemide. Birincisi, 4 halife zamanında hayat bulmuştu. Bu yolun sonu buraya çıkacak. Kana boğularak durdurulmak istenmesinin sebebi de bu...
Arap ülkelerini kasıp kavuran halk hareketleri, her ne kadar yakıcı ve yıkıcı etkilere sahip olsada, bin yıldır “Alaeddinin Sihirli Lambasına” hapsedilmiş olan Arap halklarının iradesinin, bu şişeden ila nihayet çıkarak oyuna dahil olması, bedelsiz olabilecek bir şey değil zaten.
Ve Arap sokakları bu bedeli ödemeye hazır.
Sürecin talep edenlerinin kanla boğulmaya çalışılması, bu toplumsal hareketlerin ABD güdümlü olmadığının ve derin toplumsal insiyaki ruhun dirilerek, uzun sürecek bir “Arap Yazı” başlangıcının isbatıdır.
Hiçbir zaman, sömürgeci batı ve onun Ortadoğu çiftliğindeki kahyaları, bu ülkelere bedelini kanla ödetmedikçe, onları gerçek manada özgür bırakacak değillerdir.
Ve bu en pahalı satınalma/ödemedir ki işte şimdi, o satınalma sürecinin sert geçmesinden kaynaklanan çığlıklar kulaklarımızı dolduruyor. Her ne kadar, bu çığlıklar sağırlaşmış maşeri batı vicdanında yankılanmasa bile, mutlaka başka bir yerlerde bir karşılık buluyor.
Tunus’ta muhalif bir liderin öldürülerek baharı kışa çevirme cephelerinden yeni birinin daha açılmaya çalışıldığı şu günlerde, Mısır’da El Adeviyye Meydanı’nda ve daha bir çok noktada milli iradelerine sahip çıkan Arap Milli Uyanışı, bedel ödemekten gözünü kırpmıyor.
Uyanış için Suriye’de her gün en az yüz kişinin öldürülmesi, batı toplumları için vakai adiyeden oldu çoktandır. Onlar, İngiltere Kraliyet Tahtı’nın yeni doğan III. vârisiyle ilgilenerek, varis tutmuş yüreklerinin, artık çürüdüğünü ilan ediyorlar.
Mısır’daki askeri darbeye darbe demekten bile aciz, sözüm ona batılı demokrat ülkeler, işi iyice azıtarak, El Adeviyye Meydanı’nda işlenen katliama da katliam demekten geri duruyorlar. Körelmiş vicdanıyla ve köhnemiş uygarlığıyla, yükselen uzak doğu sermayesi karşısında sıkışan kapitalist ruhuyla, sondan bir önceki viraja girmiş durumdalar!
Ne Mısır’ın yeni Firavun’u, ne Suriye’nin son Nemrut’u, ne de Hicaz’ın Ebu Cehil’lerinin gücü, Arap Sokakları’nın özgürlük ve demokrasi talebini durduramayacaktır. Bu talep öyle canlıdır ki artık, Suud ailesinin prenslerinden Halid bin Ferhan bin Abdulaziz Al Suud, Suudi rejiminden ayrıldığını resmen duyurdu.
Tabi sosyal medyadan..!
Türkiye’de de Gezi’nip duran çapulcu ruhun, hangi karanlık hesapların bir parçası olduğu, batı dünyasının ikircikli sağırlığıyla, bir kez daha orta yere serildi.
Onlarca yıldır, İslam dünyasını demokrasiyi özümseyememekle itham edenlerin, bugün itham ettikleri insanların canları pahasına demokrasi talebi karşısında, şaşkın ördeğe döndükleri görülüyor.Çünkü gerçek ve işlevsel bir demokrasi, Ortadoğu’da onların çıkarlarına ters. Ayrıca İslam ve doğu toplumlarını, batılı kitleler gözünde küçük düşürmek için kullandıkları, en önemli propaganda donelerini kaybetme korkusuyla karşı karşıyalar.
Hem sonra küçükoğlan İsrail’i, kim nasıl koruyup kayıracak o zaman?
E Mail : akpinartahsin@hotmail.com
Twitter: @akpinartahsin
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.