Naim ÖZGÜNER
ANNE
Naim ÖZGÜNER
ANNE (Anne, “çok inleyen” anlamına gelen bir kelimedir.) *Hz.Abdullah İbni Abbas, İsra Suresi 23. ayetinde “anne ve babaya güzel muamele edin” ifadesini yorumlarken, “anne babanın önünde elbiseni çırp ma, çünkü elbisenden gelebilecek toz, onları rahatsız eder.” demiştir.
*Peygamber Efendimizin babası (Abdullah) ve annesi (Amine), kendisi kü çükken vefat ettiklerinden, O’nun anne ve babasına nasıl davrandığı konu sunda canlı örnekleri tarih kaydetme fırsatını bulamadı. Fakat; süt annesi Hazreti Halime’ye ve ikinci annem dediği Hz.Ümmü Eymene nasıl davrandı ğını ve nasıl hürmet ettiğini görmekteyiz. Hz.Halime gelince ayağa kalkmış ve kendi giysisini yere sererek oturmasını sağlamıştır.
*Sa’d İbn Ebi Vakkas hazretleri, aşere-i mübeşşereden, yani cennetle müj delenenlerden, 17 yaşında Müslüman oldu. Müslüman olunca, annesi Hamne, çok üzülmüş ve yeni dinini terk etmedikçe bir daha yemeyeceğini ve içmeyeceğini, böylece vafat edince de anne katili olarak anılacağını ihtar etmiştir. Ayrıca da inandığın din anneye babaya itaati emrediyor, neden bana itaat edip, yeni dinini terk etmiyorsun?” dedi. Hz.Sa’d, annesini dinle medi, annesi de günden güne erimeye başladı. Bunun üzerine annesine: “Anacığım, şunu bil ki yüz canım olsa, her biri birer birer çıksa, yine de di nimden vaz geçmem, ister bir şeyler ye ister yeme.” Oğlunun kararlı tutum ve davranışını gören anne, yavaş yavaş yemeye ve içmeye başlamıştır. He men akabinde de Lokman suresi 14-15 ayetleri nazil oldu.
*Hz.Ebu Bekirin kızı Hz.Esma, hicretten sonra Medine de otururken, annesi Kutayle, Hudeybiye anlaşmasından sonra kızını ziyaret etmek için Medine ye gider. Fakat anne Müslüman değildir. Hz.Esma Peygamberimize: Ya Resulallah! Annemle görüşeyim mi?” diye sorunca, Efendimiz: “Hem görüş ve hem de ona iyi davran” demiştir. Bunun üzerine Mümtehine suresi 9. ayet nazil olmuştur.
*Yemenli birisi, Peygamberimizi duymuş ve Müslüman olmak için gelmiştir. Uzun bir yolculuktan sonra (takribi 1600-1700 km.) Peygamberimize kavu şunca, Peygamberimiz ona, gelirken arkada bıraktığı kimsenin olup olmadı ğını sordu. O da anne ve babasını bıraktığını söyledi. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.): “Benim yanıma gelmen için sana izin verdiler mi?” diye sordu. Yemenli sahabi: “Hayır” dedi. Efendimiz bunun üzerine:“Hemen onların yanına dön ve onlardan izin iste. Eğer sana izin verirlerse hizmet için ayrılabilirsin. Eğer izin vermezlerse onların gönüllerini hoş tut, onlarla ilgi len.” diye karşılık verdi.
*Anne, babaya nispetle üç adım öndedir. 1-Hamilelik dönemi, 2-Doğum, 3-Süt emzirme. Onlar bizi, hem karınlarında, hem göğüslerinde, hem sırtların da, hem ellerinde ve hem de ömür boyu gönüllerinde taşıyorlar.
*İşlediği günahın vicdanına verdiği ağırlığa dayanamayan bir Sahabi, huzur-u Risalete gelerek büyük bir günah işlediğini, tevbesinin kabul olup olmaya cağını öğrenmek için Efendimize müracaat eder. Efendimiz: “Anne baban ve ya sadece annen hayatta mıdır?” diye sorar. Gönlü pişmanlıklarla dolu bu Sahabinin anne ve babası vefat etmiştir. Peygamberimiz: “peki teyzen sağ mıdır?” diye sorar. Sahabinin yüzü gülmeye başlar, “evet” diye cevap verir. Efendimiz bunun üzerine müjdeli cevabı verir, bu cevap adeta o sahabi için ve belki de bir çok Müslümanlar için beraat kararı olur. “Öyleyse teyzene karşı çok saygılı, çok itaatkar ve hayırsever ol.” der.
*Hz.Aişe annemiz rivayet ediyor ki; O’nun güzide efendisi, (kimin öyle güzide efendisi var ki) rüyasında Cennete girdiğini görmüş ve orada bir Kur’an sesi işitmişti. Efendimiz Cennettekilere: “Bu kimdir?” diye sorduğun da, “Harise b.Nu’man’dır.” cevabını almıştır. Bu Sahabi Mekkeli Müslüman lardan olup, Bedir,Uhud,Hendek savaşı başta olmak üzere bütün savaşlara katılmış gazi bir sahabidir. Bütün bu vasıflara rağmen Peygamberimiz bu rüyasını anlattıktan sonra onun cennete giriş sebebini şöyle açıklamıştır: “Anne-Babaya iyiliğin karşılığı böyledir.”
*Hz.Ebu Hureyre, Efendimizden naklediyor: “Anne ve Babasına veya onlar dan sadece birine yaşlılık günlerinde yetişip de cennete giremeyen kimseye yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun.”
*Hz.Enes rivayet ediyor. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Allahın bir takım kulları vardır ki kıyamet günü Allah, onlarla ne konuşur, ne onları temize çıkarır, ne de onlara iltifat edip, yüzlerine bakar.” Ashab efendilerimiz: “Onlar kimlerdir ey Allahın Resulu?" diye sorunca Efendimiz: “Anne-babasına sırtını dönüp onlardan yüz çeviren evlat, çocuğunun bakım ve görümünü üstlenmeyip onu yüzüstü bırakan anne baba ve kendisine iyi lik yapmış oldukları halde onların o iyiliklerini görmeyip onlara karşı nankör lük eden, onlara yüz çeviren kişidir” demiştir.
*Hişam İbn Hassan, Hasan Basri Hazretlerine sorar: “Kur’an öğreniyorum. Fakat eve geç gitmek zorunda kalıyorum. Yatsıya kadar annem beni evde bekliyor. Bu yaptığım davranış doğru mudur?” Hasan Basri Hazretleri: “Yat sı vaktinde annenin yanında bulunup onu sevindirmen, bana, nafile olarak yaptığın haccın sevabından daha sevimli geliyor.” demiştir.
*Bugün Kuzey Afrika da daha çok temsilcileri bulunan Maliki Mezhebinin İmamı Malik b. Enes hazretleri, bir kimsenin anne babası izin vermedikçe nafile olarak hacca gitmesinin doğru olmayacağını belirtir.
Dinimizde anne baba hakkı, hem geniş, hem önemli ve hem de uzun. Daha çok şeyler yazılabilir. Ama şimdilik bu kadarla iktifa edelim derim ve Arif Nihat Asya’nın bir şiiriyle noktalıyalım.
İlk kundağın, ben oldum,yavrum. İlkoyuncağın ben oldum! Acı nedir tatlı nedir bilmezdin..Dilin damağın ben oldum
Elinin ermediği Dilinin dönmediği Çağlarda, yavrum Kolunkanadın Ben oldum Dilin dudağın Ben oldum. Belki kıskanırlar diye Gördüklerini Sakladım gözlerden Gülücüklerini..Tülün duvağın Ben oldum…
Artık isterlerse adımı Söylemesinler bana “onun annesi” diyorlar.. Bu yeter sevgilim bu yeter bana!
Bir dediğini iki Etmeyeyim diye öyle çırpındım ki Ve seni öyle sevdim sana O kadar ısındım ki Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim Gün oldu, kırdın…incinmedim;
İlk oyuncağın Ben oldum yavrum Son oyuncağın Ben oldum…
Layık değildim Layık gördüler Annen oldum yavrum Annen oldum!