xxx43
Akşam Gazetesine Açık Mektup
AKŞAM gazetesi imtiyaz sahibine,
Akşam gazetesi genel yayın müdürüne:
Gazetenizin 12 Aralık 2010 tarihli sayısında; medya etiğine, adalet ve insaf duygusuna, vicdana, doğruluk ve dürüstlüğe, hakkaniyete aykırı olarak şahsıma karşı çok ağır ithamlarda ve iftiralarda bulunulmuştur.
Birinci itham şudur:
"ÖZAKINCI'NIN BULDUĞU BELGE: Gelelim Şevket Eygi'ye... Araştırmacı Cengiz Özakıncı, Şevket Eygi'nin Kanlı Pazar'dan tam 20 gün sonra hesabına yatan bir parayı bulup çıkarttı. Üstelik dekontuyla... Özakıncı'nın yayınladığı belgeye göre 'Kanlı Pazar'dan tam yirmi gün sonra Hollanda'da bir bankaya Mehmet Şevket Eygi adına 350 bin dolar yatırılmıştı. München Commerzbank a.g. jurnalist Mehmet Şevket Eygi. Konte No. 86473/4936. Tarih: 8.3.1969. Para Cidde'den gönderilmişti. Uğur Mumcu'nun deşifre ettiği Rabıta örgütünün bu para olayında bağlantısı bulunmuştu. Mehmet Şevket Eygi buna itiraz etti. Ama dekont ortalık yerde duruyordu. Şevket Eygi bunu izah edemedi."
Cevabım:
1. Gazetenizin yukarıya aynen aldığı itham, tamamen yalan ve palavradan ibaret asparagas bir haberdir. Yüzde bir değil, binde bir değil, milyonda, hattâ milyarda bir bile gerçeklik payı yoktur.
2. Aleyhimdeki bu iftira 1970'de ortaya atılmıştı. O tarihte Almanya'da yaşıyordum. İstanbul'da "BUGÜN" adında günlük bir gazete çıkartıyordum. Gazetemde, bu yalan ve iftirayı ortaya atanlar aleyhinde günlerce süren çok ağır yayınlar yapıldı. Müfteriler ve yalancılar ispata çağırıldı. Onlara defalarca "İspat ederseniz iki günlük gazetemi ve matbaa tesislerimi size hibe ederek kalemimi kıracağım ve gazeteciliği bırakacağım. İspat edemezseniz şerefsiz, alçak, iftiracı, yalancı, namussuz, haysiyet katili kimselersiniz..." mealinde yazılar yazdım. Yalancılardan, iftira atanlardan tısss çıkmadı.
3. Aynı iftira seneler sonra Doğan Yayınları tarafından yayınlanan "Bay Pipo" kitabında tekrarlandı. Bu kitabın yazarını ve yayıncısını mahkemeye verdim. Onları ispata çağırdım. İspat etmekten geçtim, ortaya en ufak bir delil ve karine koyamadılar. En sonunda "Hollanda makamlarına sorulsun, Şevket Eygi ile ilgili böyle bir dekont var mı?" talebinde bulundular. Mahkeme bu talebi kabul etti, Hollanda'ya soruldu. Gelen cevap şuydu "Hollanda'da böyle bir banka yoktur!" Mahkeme Doğan yayıncılığı ve kitabın yazarını mahkûm etti, bu mahkûmiyet kesinleşti. Doğan yayıncılığın ve kitabın yazarının şahsıma karşı yalan söylediği, iftira attığı adalet önünde kesin olarak karara bağlandı. Ellerinde en ufak bir delil, bir tek şahit bulunsaydı elbette ortaya koyacaklardı ama koyamadılar.
4. Peki, banka dekontu dedikleri belge nedir, üstelik bir tarih ve numara da verilmiş... Bundan kolay ne var? Masaya oturursun, alırsın eline bir kalem yahut daktilo makinesinin başına geçersin (O tarihte bilgisayar yoktu) kafandan rasgele bir banka ismi yazarsın, bir tarih verirsin, bir de saçma sapan bir numara, olur Mehmet Şevket Eygi'ye gönderilen paranın dekontu... Böyle şeyleri bizdeki asparagasçı medya sanki hiç yapmıyor mu? Hiç yapmadı mı?
5. Aleyhimdeki yazınızda asparagas dekont için "Ama dekont ortalık yerde duruyordu..." deniliyor. Yalan yalan yalan!.. Hiçbir yerde böyle bir belge yoktur, bulunmamıştır. Çünkü böyle bir belge yoktur. Bu belge iddiası tamamıyla yalandır, iftiradır. Böyle bir şey iddia etmek hem genel ahlaka, hem de medya etiğine aykırıdır, haksızlıktır, vicdansızlıktır. Aradan 41 yıl geçmiştir, tekrar ediyorum: Haydi ispat ediniz, 'ortalık yerde duruyor' dediğiniz belgeyi gösterin, yayınlayın, ben de gazetecilikten çekileyim... Ortada düzmece ve sahte bile olsa böyle bir belge, böyle bir dekont yoktur. Tamamen, yüzde yüz bir yalandan, balondan ve iftiradan ibarettir.
MAHKEME KARARI:
İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 14.12.2006 tarihli (Esas no: 2003/372, Karar no: 2006/329) kararından:
"(.....) Mahkememizce gerek Adalet Bakanlığı aracılığıyla, gerekse Konsolosluk aracılığıyla yapılan tüm yazışmalar sonucunda haberde yer alan 350,000 USD'nin gönderildiği Hollanda da şubesi bulunan München Commerzbank A.G'ye davacı adına Cidde Konte No: 88473/4936 nolu hesaptan 08.03.1969 tarihi itibariyle, para gönderilip gönderilmediği araştırılmış ise de; böyle bir banka şubesine rastlanılmadığı bildirilmiş olmakla; (.....) kitap kaleme alınırken davalıların gerekli dikkat ve önemi göstererek böyle bir yabancı bankanın olup olmadığı, bahse geçen hesap no da 350.000 USD davacı adına havale edildiğini araştırmaları gerekirdi, bu hususa riayet edilmediğinden, gerek kitabın yazarları ve yayınlayan şirket kusurludur, doğruluğu yeterince araştırılmayan bu sebeple davacının toplumda aleyhine kin ve nefret uyandırıcı fiil ve hakaretlere maruz kalacağı açıktır..." denilerek Doğan Yayıncılık mahkum edilmiştir.
6. Gelelim şu "araştırmacı Cengiz Özakıncı" meselesine: Benim hesabıma yatırılan parayı bulmuşmuş, üstelik dekontuyla..." Ya öyle mi?.. Onun iddiaları da yalandır, iftiradır, balondur, asparagastır. Bu kişiyi, "United States of İrtica" adlı kitabında aleyhimde yalan yayın yaptığı, iftira ettiği için mahkemeye vermiştim. O da mahkûm oldu. Bütün iddialarının boş ve fos olduğu resmen meydana çıktı, yargı kararıyla tescil edildi.
7. Yukarıda söylemiştim, tekrar ediyorum: Beyler, iddialarınızı ispat ediniz, ben de kalemimi kırıp gazeteciliği bırakayım. Böyle bir şey sizler için büyük bir zevk olmaz mı? Kendinizi bu zevkten niçin mahrum ediyorsunuz? Haydi biraz gayret, ispat edin bu iddiayı. Ortaya koyun şu dekontu... Ama siz bunu yapamazsınız. Çünkü böyle bir para almamışımdır, böyle bir dekont yoktur...
8. Gazetenizin 1969'da cereyan eden Taksim hadiselerine bakışı tamamen taraflıdır; adalet, hakkaniyet, doğruluk dürüstlük ve insaf duygusundan uzaktır. Yazınızın başlığı bile bu iddiamı ispata yeter de artar. Başlığınız nedir? "Altıncı Filo'yu Kimler Kıble Yapıp Namaza durdu?" Müslüman cemaati Dolmabahçe camiine sokmamışlar, onlar da sahildeki çimenler üzerinde namaz kılmış, Boğaz'da da, Amerikan filosu demir atmışmış. Olmuş "Müslümanlar 6. Filoyu kıble yapıp namaza durdular..." Böyle bir mantık ve zihniyet, bana var olmayan, sahtesi bile bulunmayan hayalî bir makbuzla para aldırmaz mı?
9. 1969 Taksim hadiseleri sırasında Hac'ta bulunuyordum. O tarihte Arabistan ile Türkiye arasında direkt telefon yoktu. Cep telefonu da icat edilmemişti. Yazılarımı günlerce önceden hazırlayıp bin zahmet gönderiyordum. Taksim hadiselerini tertiplediğim iddiası kocaman bir yalandan ibarettir. Hem, solcuların yürüyüş yapmaya hakları var da, Müslümanların ve milliyetçilerin hakkı yok mudur?.. Müslümanların ABD taraftarcı olduğu saçma iddiası, namaz kılan cemaatin 6. Filo'yu kıble yaptığı iddiası kadar gülünç, saçma ve çocukçadır. En kuş beyinli insan bile, Müslümanların kıblesinin Kâbe olduğunu bilir. Kâbe'ye yönelmiş namaz kılan bir Müslümanın önünde dağ, ev, inek, ağaç, otomobil, gemi var diye onu bunları kıble edinmekle suçlamak ancak delilerin ve geri zekâlıların mantığına uygun olur.
MAHKEME KARARI:
Şişli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 18.09.2007 tarihli (Esas: 2000/864, Karar: 2007/360) kararından:
"(.....) Mahkememizce yapılan yargılama sonucu toplanan deliller, davalı tarafından yazıldığı anlaşılan, davaya konu kitap ve tüm dosya birlikte incelendiğinde; davalı tarafından yazıldığı anlaşılan "United States of İrtica 1945-1999 Soğuk Savaş Döneminden Yeni Dünya Düzenine Türkiye'de İrtica ve Emperyalizm" isimli kitabının (.....) söz konusu kitabın 21. sayfasında "yazıları ile etkisi altına aldığı Müslümanları, ABD'nin 6. Filosuna karşı gösteriler yapan Türk gençlerinin üzerine saldırtmış, iki kişinin ölümüne ve yüzlerce kişinin yaralanmasına neden olmuştu" denildiği, yine 29, 30 ve 31. sayfalarında aynı hakaretlerin sürdürüldüğü, 33. sayfada ise "Müslümanları camilerde toplayıp Amerikan 6. Filosuna karşı direniş yapan Türk gençlerine saldırttıktan sonra, davacının bankadaki hesabına 350.000 dolar yatırılmıştı: Cidde Hollanda Bankası, Konte No. 86473/4936-8.3.1969 München Commerzbank A.G. "Jurnalist" Mehmet Şevket Eygi: 350.000 USD... Müslümanları yazılarıyla ve örgütlediği toplu namazlarla vaazlarla Amerika'nın askerlerine dönüştürüp Türk gençlerinin üzerine saldırttıktan sonra adına 350.000 dolar (günümüz ölçüleriyle 140 milyar lira) yatırılan Mehmet Şevket Eygi" şeklinde yalan, iftira ve hakaretlerde bulunulduğu, kitabın 20. sayfasında da "Mehmet Şevket Eygi'nin 1969 yılında Bugün gazetesinde yayınlanan başyazıları Türkiye'deki İslamcılığın Amerikan güdümünde palazlanmış bir akım olduğunu gösteren başlı başına birer kanıttır", 27. sayfasında "...İslamcılığı "Amerikan pezevenkliği" düzeyine düşüren Bugün gazetesinde, Eygi'nin cemaat-i kübra sabah namazları adını verdiği eylem, Müslümanların bir camide toplanarak vaazlarla Amerikan askerine dönüştürüldükleri ve Amerikan uşaklığının utanmazca ibadet düzeyine yükseltildiği bir eylemdi", yine 28. sayfasında "İslamcı Bugün gazetesinin sahibi ve başyazarı Mehmet Şevket Eygi, geneleve gitmek ve Türkiye'ye gözdağı vermek üzere İstanbul'a gelen 6. Filo erlerini Türk gençlerinin elinden kurtarmak için cihat çağrısı yapıyordu", kitabın 29. sayfasında "... 6. Filoya karşı gösteri yürüyüşü yapacak Türk gençlerinin üzerine saldırtıp, bu çalışmaların bir darbeye yol açmasını istiyordu" denildiği, 30. sayfasında hakaretlere devam edildiği, 45. sayfada "İslamcıların Yahudisi" şeklindeki beyanların yer aldığı, söz konusu beyan ve ifadelerin tahkir edici nitelikte oldukları şüphesiz olduğu gibi, tenkit ve eleştiride bulunma sınırlarının aşıldığı da açıkça görünmektedir. Özellikle kitabın 33. sayfasında yer alan "Müslümanları camilerde toplayıp, Amerikan 6. Filosuna karşı direniş yapan Türk gençlerine saldırttıktan sonra Mehmet Şevket Eygi'nin bankadaki hesabına 350.000 USD yatırılmıştır" şeklindeki ifadeye konu para yatırma olayının, kesinleşen İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/372, 2006/329 karar sayılı dosyasında araştırılmasına rağmen belirlenemediği de dikkate alındığında tamamen uydurma ve iftira niteliğini taşıdığı görülmektedir. Tüm bu hususların toplumda davacı aleyhine kin ve husumet duygularını uyandıracağı şüphesiz olup, fiilin ağırlık derecesi, tarafların mali ve içtimai durumları da nazara alınarak davacının manevi tazminata hak kazandığı anlaşılmakla 2.000,00 YTL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ve karar örneğinin gazetede yayınlanmasına yönelik talebin reddine karar gerekmiştir.
Ey Akşam'cılar, yukarıdaki iki mahkeme kararı da açıkça gösteriyor ki, 350 bin dolar hikâyesi yalandır, iftiradır.
Ortada hiçbir belge yokken, "banka dekontu ortadadır" diyerek tamamen haksız olarak iftira ettiniz, saldırdınız. Medya etiğini ayaklar altına aldınız. Dünya yargısında hakkımı arayacağım, aleyhinize dava(lar) açacağım. Biliyorum siz bundan korkmazsınız. Ama işin bir de Mahkeme-i Kübra tarafı var. İnançlarınızı bilmiyorum ama işte ondan korkmanızı, hem de çok korkmanızı tavsiye ederim.
Yayınlamadan önce aleyhimdeki iddiaları araştırmanız gerekmez miydi? Siz bunu yapmadınız. At iftirayı, dök çamuru, mutlaka bir izi kalır...
İşin bir de beddua tarafı var... Yooo öyle tebessüm etmeyin hemen... 1970'lerde, aleyhimdeki iftirayı para ile destekleyen çok ama çok zengin bir gazete patronu vardı. Türkiye'nin belki de en zengin adamıydı. Bedduama uğradı ve sonunda iflas edip yıkıldı, bütün müesseseleri çöktüydü.
Doğan Yayıncılık için de beddua ettim. Bakalım sonları ne olacak?
Acaba yaptığınız iftira için benden özür dileyebilecek misiniz?