Ünal SADE
Aile Yok Oluyor, Yalnız ve Mutsuzuz...
Geçtiğimiz günlerde “Aile yapımıza karşı tehditler” konulu Online bir seminere katıldım. Prof.Dr. Orhan Çeker’in başkanlığını yaptığı oturumda değerli katılımcılar “birbirini tamamlayan” konuşmalar yaptılar. Ben yazımda çok önemli tespitlerini 20 dakikaya sığdıran Prof.Dr. Nevzat Tarhan hocamızın konuşmasından esinlenerek önemli tespitleri sizlerle paylaşmak istedim.
Maalesef istatistik dediğimizde ABD akla geliyor. Tarihsel süreçler içeren anlamlı istatistiki verilere her ülke için ulaşmak mümkün değil. O yüzden Nevzat hocamız ABD eksenli istatistikler paylaştı. Ancak biraz zaman aralıklı da olsa küresel olarak ve bizim coğrafyamız için de bu verilerin paralel seyrettiğini söylemek yanlış olmaz.
İlk önemli tespit:
Maalesef “para mutluluk getirmiyor”. 1950-2000 yıllarını kapsayan bir dönemi içeren grafikte de göreceğimiz üzere gelir arttıkça mutluluk artmıyor, aksine azalıyor…
Diğer önemli tespit “asosyal içine kapanan bir toplum ve özellikle gençlik” . Nevzat hocanın paylaştığı grafiğe göre “hemen her gün arkadaşlarıyla buluşan gençler” grafiği aşağı eğilimli. 2010 yılından sonra arkadaşlarıyla buluşma azalışı hızlanıyor. Gençler dijital ortamlara kayıp doğrudan iletişimden uzaklaşıyorlar…
Depresyon tanısında artış:
Önemli bir tespit et hem kadınlarda hem erkeklerde sürekli artış eğiliminde olan bir “depresyon tanısı”…
Çok çarpıcı bir tespitte “Avrupa’da evlilik dışı doğum oranları”
2016 bazlı verilere göre;
Evlilik dışı doğum oranı;
Norveç’te % 56,2;
Estonya’da % 56,1;
İsveç’te % 54,9;
Danimarka’da % 54,0;
Hollanda’da % 50,4;
Birleşik Krallık’ta % 47,7;
İspanya’da % 45,9;
Finlandiya’da % 44,9;
Almanya’da % 35,5;
İtalya’da % 28,0;
Yunanistan’da % 9,4 ve
Türkiye’de % 2,9
Evlilikler oransal olarak artmazken, boşanmalarda ki ciddi artış:
2001 yılında Evlenme Sayısı Türkiye’de 534.322 iken, 2018 yılında bu sayı %1,6 artışla 553.202 olarak gerçekleşiyor.
Oysa 2001 yılında Boşanma Sayısı 91.994’ken 2018 yılında 142.448’e ulaşıyor yani %54,8 artıyor.
Bu noktada Nevzat Hocamızın konuşmasında olmayan bir veri de ben ilave edeyim. TÜİK’in bültenine göre Türkiye’de evlenme sayısı 2020’de son 11 yılın en düşük seviyesine inmiş durumda. Aynı zamanda hanelerimiz de küçülme eğiliminde. Hane halkı sayısı 2008’de 4 iken 2020’de 3,3’e geriledi.
Kadına yönelik şiddet konusunda karnemiz hiç de iç açısı değil. Nevzat hocamızın OECD verilerine göre paylaştığı bir tabloda gördük ki. Türkiye bu konuda maalesef lider. Türkiye’yi ABD ve Yeni Zelanda izliyor.
Nevzat hocamızın ABD eksenli paylaştığı önemli bir veri de şöyle:(Bunu ABD çürüyor olarak görebiliriz. Ancak şurasını unutmamamız lazım ki önlem almadığımız takdirde gidişimizin yönü maalesef bu noktayadır)
ABD çocukları savunma fonu Amerikan gençliğinin bir günlük kesitini şöyle özetliyor:
25 yaşın altında 3 genç AIDS nedeniyle ölüyor,
25 tanesine HIV virüsü bulaşıyor,
6 çocuk intihar ediyor,
18 yaşın altında 342 çocuk şiddet suçundan tutuklanıyor,
Ergen annelerden 107 bebek doğuyor,
2833 çocuk okulu terk ediyor,
6042 çocuk tutuklanıyor,
135.000 çocuk okula silah götürüyor
Bu olumsuz verilerin Pandemi sonrasında daha da olumsuza döneceğini beklememiz gerektiğini söyleyen Nevzat Hocamız,
Covid-19 salgını sonrası bizi;
Daha AZ ekonomik refah,
Daha AZ psikolojik refah,
Daha AZ fiziksel rahatlık,
Daha AZ sosyal İlişkiler,
Daha AZ güven,
Daha AZ mutluluk,
Daha AZ eğlence,
Daha FAZLA yoksulluk,
Daha FAZLA gelir eşitsizliği,
Daha FAZLA sağlık sorunu,
Daha FAZLA sosyal izalasyon,
Daha FAZLA yalnızlık,
Daha FAZLA gelecek kaygısı,
Daha FAZLA ölüm korkusu,
Daha şiddetli olayların,
Bizi beklediği tespit ve uyarısında bulunuyor ve Önce İngiltere’de sonra Japonya’da kurulan “Yanlızlık Bakanlığı”na dikkat çekiyor. Bu durum aslında üzerinde çok konuşulması gereken bir konu. Biz de sadece İngiltere’de 9 milyon insanın “yanlızlık” sorunu yaşadığını ifade edelim. Pek çok Avrupa ülkesinde yanlız ölen insanların cesetlerinin aylar, bazen yıllar sonra bulunmasına ilişkin haberlere neredeyse her gün rastlıyoruz.
Veriler üstümüze üstümüze geliyor. Üstad Necip Fazı Kısakürek gibi:
“Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak”
Sesimizi duyurabilir miyiz acaba? Milli Eğitim, Kültür, Aile Bakanlıklarımız, Üniversiteler, Diyanet ve sivil toplum… Bu sorun hepimizin sorunu. Hiçbirimiz yalnız çözemeyiz. Topyekûn bir seferberliğe ihtiyacımız var. Bu sorun acil. Çözümü gecikmiş, ihmal edilmiş bir sorun. Daha da geç kalırsak bizi “Yanlızlık Bakanlığı” da kurtaramaz…
twitter, Istagram, Yaay @unalsade
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.