xxx09
Ahmedinejadın Anıtkabirde ne işi var
GERÇİ benim de tatile çıkma zamanım geldi ama bazı mevkidaşlarımın durumu benden çok daha kritik noktalara ulaşmış durumda...
Bu kritik durumdaki arkadaşlarımızın yazılarını okudukça, "tatil ihtiyacı"nın saçmalama kapasitesini ne denli artırdığını yakinen müşahede ediyorum...
Mesela...
Tutturmuşlar...
"Türkiye'yi ziyaret edecek olan İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, Anıtkabir'e çıkmalıdır" diye...
Ha bire bunu yazıp duruyorlar...
* * *
Buradan bu yazar arkadaşlara şöyle seslenmek isterim:
Yahu arkadaşlar, Ahmedinejad denilen adam, Atatürk'ün Türkiye'ye kazandırdıklarına karşı bir adam değil mi?
Atatürk, Türkiye için ne yaptıysa, tam tersinin ülkesinde hákim olması için çabalamıyor mu?
Öyleyse ne diye zavallı adamı, riyakárca bir eylemin içine sokmaya çalışıyorsunuz ki?
Hadi diyelim, talebiniz kabul edildi...
Ve Ahmedinejad, "Sizi mi kıracağım" diyerek, gönülsüz bir şekilde olsa da Anıtkabir'e çıktı...
Ne olacak?
O zaman da adamın saygısının ne denli içtenliksiz olduğunu yazıp çizmeyecek misiniz?
Ya da "Doğru yolu buldun... Bırak Humeyni'yi, Atatürk'ü örnek al" falan diye sözüm ona kafa bulup laf sokmayacak mısınız?
Hadi hepsini bir tarafa bıraktık...
Ne yazacak adam Anıtkabir Özel Defteri'ne?
"Sizin fikirlerinize katılmıyorum ama fikirlerinizi ifade etmeniz için canımı bile veririm" diye mi yazacak?
Ya da...
"Ulu önder Atatürk... Açtığın yoldan, gösterdiğin ülküden gitmeyi pek düşünmüyoruz ama sana da saygı duyuyoruz" tarzında saçma sapan cümleler mi karalayacak?
Bence bu tür izin dilekçesi mahiyetinde, "bulanık kafa yazıları" kaleme almaktansa...
Artık mavi yolculuk mu olur, Alaçatı mı olur, Berlin mi olur...
İddianamedeki en geyik belge
"ERGENEKON İddianamesi Geyikleri" başlıklı bir kitap yazılsa...
Hiç kuşkunuz olmasın...
Acayip oylumlu, çok eğlenceli müthiş bir kitap çıkar ortaya...
Kitabın en matrak bölümü ise, Ergenekon tutuklusu Fikri Albay'ın evinde bulunan bir belgenin yer aldığı bölüm olur...
Fikri Albay'ın evinde ne türden bir belge mi bulunmuş?
Cevap veriyorum:
Yaşar Büyükanıt Paşa ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasında gerçekleşen gizli bir görüşmenin tutanakları...
Belgeye göre...
"Gizli görüşme" aşağı yukarı şöyle bir havada cereyan etmiş:
YAŞAR PAŞA: Sayın Başbakan! Sizi hangi yabancı güçlerin buralara getirdiğini biliyoruz... Memleketi satmaya çalıştığınızın da farkındayız... Ama şunu bilin ki: Bizi satın alamayacaksınız...
TAYYİP ERDOĞAN: (Kara Murat'a ayar veren Bizans Tekfuru'nun küstah adamı edasıyla) Ha! Ha! Ha! Daha fazla direnme Yaşar Paşa! Artık bu memleket bizden sorulur... Her yeri ele geçirdik... Bir tek siz kaldınız... Gideceğin başka bir yer yok... Sen de bize katıl...
YAŞAR PAŞA: Asla ve kata... Tek kişi kalsam bile sizin saflarınıza geçmem...
TAYYİP ERDOĞAN: İnat etme Yaşar Paşa...
YAŞAR PAŞA: Burada daha fazla duramam...
TAYYİP ERDOĞAN: Hata yapıyorsun Paşa... Pişman olacaksın...
Görüldüğü gibi...
Yaşar Paşa "Fatih'in fedaisi Kara Murat" rolünde... Tayyip Erdoğan ise "Bizans Tekfuru'nun Osmanlı'daki adamı" rolünde...
* * *
Çok değil birazcık akıl, izan ve irfan süzgecinden geçirildiğinde...
Fikri Albay'ın evinde ele geçirilen bu belgeye yapılacak tek bir hareket var:
Buruşturup çöp sepetine fırlatmak...
Ancak...
Sevgili kahraman savcımız Zekeriya Öz, "Tamek'se koy sepete" yöntemine gösterdiği sadakatten milim taviz vermediği için...
Bu gerzek metni, "Ergenekon İddianamesi"nin "Ekler" bölümüne büyük bir titizlik ve özenle yerleştirmiş...
Peki bu durumda kafa bulmazsın da ne yaparsın?
Gerçi "Ergenekon İddianamesi"ne vahiy muamelesi çeken bazı demokrat kalemlerimiz, "Sulandırma arkadaşım sulandırma" diyerek meselenin ciddiyetine dikkat çekebilirler...
Onlar için hazırladığım, "Ben ne yapayım birader? Malzeme sulu" şeklinde bir yanıt, çıkınımda saklıdır...
Bu kritik durumdaki arkadaşlarımızın yazılarını okudukça, "tatil ihtiyacı"nın saçmalama kapasitesini ne denli artırdığını yakinen müşahede ediyorum...
Mesela...
Tutturmuşlar...
"Türkiye'yi ziyaret edecek olan İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, Anıtkabir'e çıkmalıdır" diye...
Ha bire bunu yazıp duruyorlar...
* * *
Buradan bu yazar arkadaşlara şöyle seslenmek isterim:
Yahu arkadaşlar, Ahmedinejad denilen adam, Atatürk'ün Türkiye'ye kazandırdıklarına karşı bir adam değil mi?
Atatürk, Türkiye için ne yaptıysa, tam tersinin ülkesinde hákim olması için çabalamıyor mu?
Öyleyse ne diye zavallı adamı, riyakárca bir eylemin içine sokmaya çalışıyorsunuz ki?
Hadi diyelim, talebiniz kabul edildi...
Ve Ahmedinejad, "Sizi mi kıracağım" diyerek, gönülsüz bir şekilde olsa da Anıtkabir'e çıktı...
Ne olacak?
O zaman da adamın saygısının ne denli içtenliksiz olduğunu yazıp çizmeyecek misiniz?
Ya da "Doğru yolu buldun... Bırak Humeyni'yi, Atatürk'ü örnek al" falan diye sözüm ona kafa bulup laf sokmayacak mısınız?
Hadi hepsini bir tarafa bıraktık...
Ne yazacak adam Anıtkabir Özel Defteri'ne?
"Sizin fikirlerinize katılmıyorum ama fikirlerinizi ifade etmeniz için canımı bile veririm" diye mi yazacak?
Ya da...
"Ulu önder Atatürk... Açtığın yoldan, gösterdiğin ülküden gitmeyi pek düşünmüyoruz ama sana da saygı duyuyoruz" tarzında saçma sapan cümleler mi karalayacak?
Bence bu tür izin dilekçesi mahiyetinde, "bulanık kafa yazıları" kaleme almaktansa...
Artık mavi yolculuk mu olur, Alaçatı mı olur, Berlin mi olur...
İddianamedeki en geyik belge
"ERGENEKON İddianamesi Geyikleri" başlıklı bir kitap yazılsa...
Hiç kuşkunuz olmasın...
Acayip oylumlu, çok eğlenceli müthiş bir kitap çıkar ortaya...
Kitabın en matrak bölümü ise, Ergenekon tutuklusu Fikri Albay'ın evinde bulunan bir belgenin yer aldığı bölüm olur...
Fikri Albay'ın evinde ne türden bir belge mi bulunmuş?
Cevap veriyorum:
Yaşar Büyükanıt Paşa ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasında gerçekleşen gizli bir görüşmenin tutanakları...
Belgeye göre...
"Gizli görüşme" aşağı yukarı şöyle bir havada cereyan etmiş:
YAŞAR PAŞA: Sayın Başbakan! Sizi hangi yabancı güçlerin buralara getirdiğini biliyoruz... Memleketi satmaya çalıştığınızın da farkındayız... Ama şunu bilin ki: Bizi satın alamayacaksınız...
TAYYİP ERDOĞAN: (Kara Murat'a ayar veren Bizans Tekfuru'nun küstah adamı edasıyla) Ha! Ha! Ha! Daha fazla direnme Yaşar Paşa! Artık bu memleket bizden sorulur... Her yeri ele geçirdik... Bir tek siz kaldınız... Gideceğin başka bir yer yok... Sen de bize katıl...
YAŞAR PAŞA: Asla ve kata... Tek kişi kalsam bile sizin saflarınıza geçmem...
TAYYİP ERDOĞAN: İnat etme Yaşar Paşa...
YAŞAR PAŞA: Burada daha fazla duramam...
TAYYİP ERDOĞAN: Hata yapıyorsun Paşa... Pişman olacaksın...
Görüldüğü gibi...
Yaşar Paşa "Fatih'in fedaisi Kara Murat" rolünde... Tayyip Erdoğan ise "Bizans Tekfuru'nun Osmanlı'daki adamı" rolünde...
* * *
Çok değil birazcık akıl, izan ve irfan süzgecinden geçirildiğinde...
Fikri Albay'ın evinde ele geçirilen bu belgeye yapılacak tek bir hareket var:
Buruşturup çöp sepetine fırlatmak...
Ancak...
Sevgili kahraman savcımız Zekeriya Öz, "Tamek'se koy sepete" yöntemine gösterdiği sadakatten milim taviz vermediği için...
Bu gerzek metni, "Ergenekon İddianamesi"nin "Ekler" bölümüne büyük bir titizlik ve özenle yerleştirmiş...
Peki bu durumda kafa bulmazsın da ne yaparsın?
Gerçi "Ergenekon İddianamesi"ne vahiy muamelesi çeken bazı demokrat kalemlerimiz, "Sulandırma arkadaşım sulandırma" diyerek meselenin ciddiyetine dikkat çekebilirler...
Onlar için hazırladığım, "Ben ne yapayım birader? Malzeme sulu" şeklinde bir yanıt, çıkınımda saklıdır...