Prof. Dr. Recep Dikici

Prof. Dr. Recep Dikici

AHMED-İ HÂNÎ:

Ağrı havaalanına ismi verilen bu zat, büyük bir âlimdir. Asıl ismi Ahmed'dir. Baba adı ise, İlyas’tır. 1651 yılında Hakkari yakınındaki Han adlı bir köyde doğduğu için Hânî lakabıyla tanınmıştır. Bağdat'tan Musul'a, oradan da Doğu Anadolu'ya gelip yerleştiği söylenir. Ahmed Hânî, Doğu Anadolu’nun birçok yerini dolaşarak Arapça, belâgat ve dinî ilimleri okudu; ayrıca astronomiyle ilgilendi. Bir süre Cizre’de yaşadı. Daha sonra Eski Bayezit’e (Doğubayazıt) gitti.

Doğubayazıt medreselerinde müderrislik ve dört dili ustaca kullandığı için saray kâtipliği yapmıştır. İlmi ve yüksek ahlâkıyla tanındığı kadar, bahadır, mert, cömert ve çok cesur olmasıyla da meşhûr olmuştur.
Ahmed Hânî, gerek fikirleriye ve gerekse eserleriyle halkı ve özellikle de aydın kesimi etkilemiştir. Ahmed Hânî’nin fikrinin arka planında insan sevgisi yatmaktadır. O, eserlerinde halka nasihatler yapmakta, aralarında cereyan eden hastalıklardan bahseder, hal reçetelerini sunar ve insanın içinde barındırması gereken ahlaki değerlerden bahseder. Tasavvufî düşüncesinin yanında dönemin sosyal sıkıntıları üzerinde duran ve halkın sahipsizliğinden yakınan Ahmed Hânî, bu meselelerin sosyal dayanışma ve bilgilenme ile aşılabileceğini, kendisinin de eserleriyle bu hususta üzerine düşeni yapmaya çalıştığını ifade eder; kendi döneminde insanların ilim ve hikmet yerine maddî menfaatlere değer vermelerinden yakınır. Yalnızca ilâhî aşkın ve günahlardan sakınmanın insanları tam anlamıyla değiştirip onlara güzel vasıflar kazandırabileceğini belirten Ahmed Hânî, bu hususta Molla Câmî, Molla Ahmed-i Ciziri, Feqiye Teyran gibi mutasavvıf şâirlerin etkisi altında kalmıştır.

Bu arada Ahmed Hânî’den İsmâil Bâyezîdî (ö. 1121/1709), Şerîf Han Cûlâmergī (ö. 1748) ve Murad Han Bâyezîdî (ö.1778) gibi birçok kişi ilim öğrenmiş ve istifade etmiştir.

Yaklaşık dört yüz yıldır onun eserleri medreselerde okutulmakta ve ezberlenmektedir. Ulûhiyet ve varlık konuları başta olmak üzere ahlâkî, sosyal ve kültürel meselelerdeki görüş ve düşüncelerini manzum eserlerinde dile getirmiştir. Kelâm konularında Sünnî ve genellikle de Eş‘arî görüşlerine bağlı olan müellif, kâinatın yaratılışı ile insanlara sorumluluk yüklenmesindeki sırlar üzerinde durur.

Ahmed Hânî'nin en meşhûr kerâmeti, görüştüğü kimselerin içlerinden geçenleri bilmesidir. 1707 yılında vefat etmiş olan Ahmed Hani’nin kabri, Ağrı Doğubayazıt’de İshakpaşa Sarayının hemen arkasında olup ziyâret edilmektedir

Eserlerini şöyle sıralayabiliriz:

1.Aķīdâ Îmân: İman esasları ve diğer akaid konularının Sünnî görüşe göre açıklandığı seksen beyitten oluşan bir risâledir. Tevhid, nübüvvet, Allah’ın sıfatları, şefaat, dua, kıyamet ve âhiret gibi konuların açıklandığı eserde bazı ef‘âl-i ibâd meseleleri tartışılmış, bu tür meselelerde genellikle Eş‘ariyye’nin yaklaşımı benimsenmiştir.

2. Nûbahârâ Bıçûkân: Arapça-Kürtçe manzum bir sözlük olup, 1683 yılında yazılmıştır. Giriş kısmında, Kur’an öğrenimini tamamlayan çocuklara sarf-nahiv derslerine geçerken kolaylık sağlanması amacıyla telif edildiği belirtilen eser, her biri farklı vezinde on üç bölümden meydana gelmektedir.

3.Mem û Zîn: Leylâ ve Mecnûn, Ferhad ile Şîrin türünde bir mesnevidir. Müellifin hâtime kısmında doğum tarihini verdikten sonra kitabı bitirdiğinde kırk dört yaşında olduğunu kaydetmesinden eserin 1693 yılında tamamlandığı anlaşılmaktadır. 60 bölümden meydana gelen eser yaklaşık 3000 beyit ihtiva eder. Hânî, bu eserinde ilahi aşk konusunu beşeri aşk hikâyesini vesile ederek akıcı bir üslûpla anlatması yanında kendi düşüncelerini, döneminin idarî ve içtimaî meselelerini, olayın yaşandığı Cizre bölgesinin kültürel özelliklerini de eserine yansıtmıştır.

4. Divan ve Çârkûşe: Her bir mısraı dört ayrı dilde (Arapça, Farsça, Türkçe, Kürtçe) yazılan çarkuşe adlı şiiri ile Divan adı verilen aşk, ayrılık ve kavuşma temalarının işlendiği bazı rubaileri günümüze ulaşmıştır.

Ahmed Hânî’ye Yûsuf û Zelîha (Züleyħâ) ve Aķīdâ İslâm gibi bazı eserler nispet ediliyorsa da bunların ona aidiyeti tespit edilememiştir.

5. Siseben. 6. Sekarât-ı Mevt. 7. Mevlüt. 8. Mizânü’l-Edeb,

9. en-Nüket alâ Şerhin Nevevî alâ Sahihi Müslim, Dımaşk, Darü’l-Muktebes, 10. Hutuvât fi fıkhi’t-teâyüş ve’t-tecdid.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.