Bünyamin ZİLE
Ahlaklı İnsanlardan İki Yüzlü Davranışlar
Bulunduğunuz çevrede toplum içerisine girip insanlarla konuştuğunuzda o kadar güzel fikirleri, düşünceleri olduğunu görüyorsunuz ki, çevrenizdeki insanlarla gurur duyuyorsunuz. Sonra o insanları gözlemlemeye başladığınızda düşünceleri ile hareketlerinin bir birine uymadığını görüyorsunuz.
Siyasetçi, yönetici, iş adamı, memur, işçi ya da esnaf diye bir mesleki sınıflandırma yaptığımızda, her mesleki gurup ya da toplumsal katmanda insanlar birebir konuşmalarda çok iyi, çok doğru, çok dürüst ama yalnız kaldıklarında ya da işlerini yaparken aynı ölçüde dürüst ve titiz olmadıklarını görüyoruz. Esnafsa malının ayıplarını gizleyip daha fazla para kazanmanın yollarını arıyor. Memur ya da işçiyse çalışmadan günü doldurmanın hesapları içerisinde oluyor. Siyasetçiyse doğruları bir tarafa bırakıp, yapılan hizmetleri görmemezlikten gelerek iş yapanları karalayıp, başarılı olmalarına engel olup. siyasi reyting ya da rant peşinde koşuyor.
Kendi kendimize kaldığımızda ya da çıkarımız söz konusu olduğunda ahlaki ve etik kuralları bir tarafa bırakıyoruz. İşimize nasıl gelirse, çıkarımız neyi gerektiriyorsa o yönde hareket ediyoruz. Kısaca ifade etmek gerekirse amacımıza ulaşmak için her yolu mubah görüyoruz. Yani tam bir makyavelist tutum içerisindeyiz. Kimse alınmasın ama iki yüzlü bir tutum almış başını yürümüş.
Başka ülkeleri bilmem ama benim ülkemin temel sorunu AHLAKLI İNSAN YETİŞTİRMEK KADAR, ETİK DAVRANMAYI BİLEN İNSAN YETİŞTİRMEKTİR.
Toplumuzu oluşturan insanlar ahlaksız mı? Hayır değiller. Ama ne yazık ki etik davranış kurallarını bilmiyorlar. Bir örnek vermek gerekirse bizim insanımız karşısındaki insana, o insandan elde edeceği çıkar kadar değer veriyor. Yani bir insandan çıkarımız ne kadar fazla ise o insan o kadar değerlidir. Sonra çıkarımız bittiğinde o insanın değeri gözümüzde düşüyor. Bunun nedeni, etik davranmayı bilmememizden ileri gelen bir durumdur.
Biliyorum karşımıza iki kavram çıktı. Ahlak ve etik aynı anlama gelen kelimeler değimli? Psikolojik tahlillere baktığımızda bilim adamları bu kavramları bir birinden ayırmaktadır.
Kısaca anlatmak gerekirse Ahlaklı İnsan: bulunduğu köy, kasaba ya da kente toplumun ahlak kurallarına uyan, toplum beklediği için doğru olanı yapan, örneğin borcunu ödeyen, verdiği sözü tutan bir insandır. Bu insan bulunduğu çevrede tanındığı için böyle davranan insandır. Çünkü böyle davranmazsa adının kötüye çıkacağını bilir. Ama aynı insan kimsenin görmediği ya da bilmediği başka ilişkilerinde ve başka bir yerde ahlaksız davranış kalıpları sergileyebilir. Çünkü onu ayıplayacak önem verdiği kimse yoktur. Bir yerden başka bir yere gitmiş insanlar arasında sık görülen bir davranış kalıbıdır bu aynı zamanda.
Etik davranış kuralları sergileyen insan ise; hangi mekanda, toplumsal katmanda ve mesleki gurupta bulunursa bulunsun, nereye giderse gitsin, “kendi inandığı değerler çerçevesinde doğru olanı yapan kişidir. Bu kişi çocukluğundan beri farkında olmadan bir yaşam alanı oluşturmuştur. Bir zemin oluşturmuştur. Bir değerler bütünü oluşturmuştur. Adına her ne derseniz deyin. Oluşturduğu değerler bütününü farkında olmadan kullanacaktır. Oluşturduğu fikir ve düşünceler bu insanın davranışları haline gelmiştir. Her yerde özü ile sözü, düşünceleri ile davranışları birdir.
Peki neden etik davranış kuralları sergileyemiyoruz? Çocukluğundan itibaren bir kişiye ailede, çevrede, okulda çeşitli bilgiler yüklenir. Çocuğun kafası bilgiyle dolar. Bu çocuk yukarıda saydığım zeminlerde belirli davranış kalıpları alır. Örneğin sigaranın zararlarını öğrenir ama başta babası sigara içer. Öğretmeni bazı değerler yükler ama başta kendisi uymaz. Yalan söyleme, haram yeme gibi değerler yüklenirken bu değerleri yükleyenlerin yalan söylediğini, haram yediğini görür, Sonuç bellidir. Kafası bilgi ile dolu bir insan ama, bildiklerini uygulamaz. Davranışları farklıdır.
Kısaca malumat yükleyen bir toplum ve eğitim sisteminin ürünü olan bir insanın değerleri, ilgileri, inançları ve duyguları eğitilmemiş olacaktır. Dolayısıyla bu insanın ister profesör, ister doktor, ister öğretmen, ister imam, ister çoban her ne olursa olsun kendini algılayışı ve kendisiyle ilişkisi eğitimden nasibi almamış olacaktır. Sonuç hepsinde aynı olacaktır. Düşüncelerini fikirlerini değil, bu zeminlerde gördüğü davranış kalıplarını sergileyecektir.
Etik davranış kuralları sergileyen bir nesil yetiştirmemiz dileğiyle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.