Uğur CANBOLAT
ADAM OLMA CİHADI
Hayat bir oluşlar silsilesi…
Doğuşlar ve oluşlar birbirini takip edip durur.
Önce doğum safhası, ardından gözünü açtı açmadı, baktı bakmadı, gülümsedi gibi tavırlarla dikkat çekeriz. Herkes çocuğun dikkatini çekmek ister ve kendini onun dikkatine sunar bir bakıma da… Bu serüven her birimiz için geçerlidir.
…
Ağlamalarımız da aynı şekilde etrafı başımıza toplamımıza neden olur? El çırpmalara daha çok anlam yüklenir. Var olan ilgi halesi bu tavırlarla daha da çoğalır ve pekişir.
Ardından sonra ses verme dönemi başlar. Bakalım ilk sözcüğü ne olacak denir. Hangi kelimeyi ne şekilde söyleyecek merakı sarar aile ve yakınları. Bu durum emekleme ve ayaklanma ile devam eder. İlk “atta” genellikle unutulmaz. Notlar alınır, tarihler düşülür.
…
Bebeklik çağımız bu benzeri şekillerle çocukluk dönemlerine evrilir. Kreş ve anaokulu devresi başladığında artık akademik sayfa açılmıştır. Tahsil başlamıştır artık ama bitmeyecektir.
…
Çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik devresinden sonra ileri yaş dönemi başlar. Her birinin kendine göre güzellikleri ve zorlukları vardır.
Ancak bunlar fiziksel gelişimlerdir ve kendi tabii seyri içinde gelişir. Bir hastalık söz konusu değilse doğal hayat kanunları gereği devam eder gider. Fiziksel hayat yolculuğu bir filizin büyüyüp gelişmesi gibidir.
Tüm bunlar bir olma gayretidir.
Hayat sürekli olma hali ile gelişir. Her gün bir önceki güne göre daha donanımlı, daha bilgili olma cehdiyle devam eder. Her malumat bir başkasının alt yapısını oluşturur. Her bilgi hem açlığımızı giderir hem de yeniden ne kadar aç olduğumuzu görmemizi sağlar.
…
Biten tahsil sonrasında iş hayatı arayışları başlar. İş görüşmelerine önemle hazırlanılır. Neler giyileceğine dikkat edilmesi gerektiği gibi beden dili de bir o kadar önemlidir. Tüm bunlar da eksiklik olup olmadığı tekrar tekrar gözden geçirilir.
Sonrasında iş başarısı öncelenir. İş başarısından hayat başarısına nasıl geçileceğine kafa yorulmaya başlanır. Evlenmek, barklanmak da vardır sırada…
Tabii adam olmak için askerlik görevinin de yapılmış olması ıskalanmamalıdır.
…
Bir süre sonra bunlar da yetmez olur.
Başka ihtiyaçlar içimizden çığlıklar atarlar. Beyin gıdasını istediği gibi ruh ve yürek de tatmin bulmak arzusundadır. Gönlü açık olanlar bu vaveylaya erken kulak verirler. Önce bu arayış nidasına kulak verilir. Ardından gözler gönüller bir irfan mektebi arayışına girer. Eski beslenme tarzı yetmez olur. Yeni gıdalara ihtiyaç duyulur. Bu sağlanamazsa “manevi gıda yetmezliği” baş gösterir.
…
Aslında işe yeni başlandığının farkına varılır.
Adeta “iyi demir döven” aranır. Dövüldükçe ve su verildikçe sağlamlaşma olur… Direnç kazanılır. Ve esas yapılması gerekenin “adam olma cihadı” olduğu görülür. Bitmeyen ve sürekli devam etmesi gereken bir nefs cihadı önümüze çıkar…
Nefsi adam adam etme cehdi.
“Bende” olmak gerektiği bilinci…
Kendinden geçerek ancak “gerçek kendin” olabilmenin şuuru…
Çoğunu azlar ile takas etme yürekliliği… Varını yoklar ile değişme diğergamlığı…
Başkaları için de ağlayabilen gözlere sahip olabilme gayreti…
Üşüyenler olduğu için ısınmaktan ar edebilme içtenliği…
Merhamete talim eden bir kalp hızına sahip olma isteği…
Var olmanın hiçlikten geçtiğinin kabulü…
Tüm bunlar adam olma cihadının unsurlarından… Ve elbette bu kapı önce “gönülden istek duyularak” açılabilir.
Ne mutlu bu kapıyı aralayabilenlere, bu yolun dervişi olabilenlere!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.