xxx95
Adalet
Adalet önemli, adalet her şeyin başı, adalet mülkün/yönetimin temeli...
Peki, ülkemizde "adalet" ve "adil devlet" ya da "adil yönetim" var mı?..
Bir zamanlar "Adalet Partisi" vardı... Şimdi de adında "ADALET" kelimesi olan ve kendisi de sekiz seneden beri -hem de anayasa ekseriyeti ile- tek başına iktidar olan bir parti var ama; "adalet, adil yönetim, adil devlet düzeni" yok, yok, yok!
'Hem de anayasa ekseriyeti ile- tek başına iktidar' dedim ya; işte "ADALET" denince en önemli konu olan "anayasa meselesinde" bile yapılması gerekeni bir türlü yap(a)mayan... Son olarak yapmaya kalkıştığında da, AYM dahil diğer her türlü sözde yargı yöneticileriyle el ele verip yüzüne gözüne bulaştıran bir parti ile güya yönetiliyoruz!!!
En tepedeki başkanlarından, ulaşabildiğim ve yakinen tanıdığım her türlü kurucu ve yöneticilerine, elbette en baştaki akıl vericilerine de yıllarca neyi anlattım: Zulüm düzeninde, zalim devlet düzeninde "adalet" olmaz, olamaz; adınızda "ADALET" kelimesi olsa da olmaz. Bu iş kelime, kavram, isim işi değil, "ilim" işidir, İLİM!
Zulüm ile âbâd olunmayacağını, olunamayacağını hem kendilerinin, hem de kendilerine akıl veren sözde ilim adamlarının bilmesi gerek/irdi. Biz de öyle olduğunu zannediyorduk. Ama o zannımız doğru değilmiş ki; baksanıza, aradan sekiz yıl geçti, hâlâ 'tık' yok! Zulüm düzeninde yola devam!.. Bakalım nereye kadar, ya da nereye toslayıncaya kadar? Haydi, ilmî gerçekleri görmüyor, göremiyorlar; peki, tarih de okumuyorlar mı? Tarihteki hangi devlet zulüm ile âbâd olmuş veya sonu berbat olmamış; hangi devlet?!.
Daha geçen gün, yazmakta olduğum bu yazı silsilesinin başlarında ne dedim; hatırlayalım: ADALETSİZLİK yani pek çok çeşidiyle "ZULÜM" ise başlı başına bir sorun. Zulüm ile âbâd olmak isteyenin sonunun berbât olacağını herkes bilir ve söyler ama; her nedense halkımız ve seçmenimiz, bizim kırk yıllık "Millî Görüş ve Adil Düzen/ Adil Ekonomik Düzen" teklif ve taleplerimizle yeterince ilgilenmez, tek başına iktidar etmez!.. Bir zamanlar bu yollarda birlikte yürüdüğümüz bir kısım eski yol arkadaşlarımız ise "Anayasa çoğunluğu" ile tek başlarına iktidar olmalarına ve aradan sekiz yıl geçmesine rağmen; hâlâ "Anayasa.. Anayasa.. Açılım.. Açılım..." diye sayıklamaya devam ederler!.. Bir ülkede "adalet" yoksa, "adil yargı" yoksa, davalar kırk yol sürüyorsa, biz daha ne diye konuşup yazıyoruz ki! Düşünsenize; ülkeyi AKP mi idare ediyor, yoksa AYM mi?!.
Ağzı olan konuşuyor... Siyasiler, hele hele meclisteki iktidar ve muhalefet mensubu siyasiler, sadece abuk sabuk konuşuyor!.. Genelkurmay Başkanı bile 'sözün bittiği yer' deyip konuşuyor... Sonuç: Adalet yok, adil devlet yok, adil devlet yönetimi yok, adil anayasa yok ama "zalim düzen" ve ona bağlı/bağımlı her türlü "zulüm" var... Ve "zalim düzen"in yerine "Adil Düzen" gelinceye veya getirilinceye kadar hep var olmaya devam edecek... Çare ve çözüm: O da artık ayan beyan belli; sadece bu köşede yazılan gerçekler ve her türlü çözümlerden bile besbelli. Eksik olan ne? Eksik olan onu yapacak irade ve onu uygulayacak inanan insanlar, yani uygulayıcılar...
Bundan önce eski CHP Genel Sekreteri Tarhan Erdem ile yapılan röportajdan bahsetmiş, önemli görüşlerini nakletmiştim. Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa referandumu ile ilgili bazı maddeleri iptal etmesine en sert tepki Tarhan Erdem'den geldi ve hükümeti acilen erken seçime gitmeye çağırdı. Tarhan Erdem, Anayasa Mahkemesi'nin kendisini Meclis'in yerine koyduğunu belirterek; "Millet Meclisi'ni halk seçiyorsa başka bir durumdur, Anayasa Mahkemesi onu tayin ediyorsa o başka bir durumdur. Anayasa Mahkemesi şu anda Yasama Meclisi'ni kendisi tayin ettiği pozuna giriyor." Meclis'te artık hiçbir kanun çıkarılamayacağını savunarak, "Eğer siz Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Anayasa Mahkemesi ile ilgili herhangi bir maddeyi değiştiremiyorsanız ve bu Anayasa'nın temel maddelerine aykırı bulunuyorsa, temel maddelerine aykırı görülen maddeler değiştirilemeyecekse, burada Yasama Meclisi artık yoktur." dedi. ADALET!?!