Fatma Ç. KABADAYI
ACEMİ DEDEKTİF
HİKAYE
ACEMİ DEDEKTİF (1 BÖLÜM)
İki gün önce söz vermişti arkadaşına, gazetelerini çalan kişiyi bulacaktı. Kendine güveniyordu. Bugün araştırmalarına başlayacaktı. Topu topu yirmi daire vardı şu apartmanda. İkisi kendi ve arkadaşı olduğuna göre şüpheli on sekiz daire vardı. Bir kaç güne kalmaz bulurdu suçluyu. Basitti bu iş.
Küçüklükten bu yana dedektifliğe ilgisi vardı. Belki de okuduğu çizgi romanların etkisinde kalmıştı. Bu tür filmleri hiç kaçırmaz, gazetede gördüğü olayların asıl nedenlerini bile günlerce zihninde çözümlemeye çalışırdı. Polis olmak istemiş fakat boyu yeterli olamamıştı, yoksa arşiv memuru olur muydu hiç?
Arkadaşı posta kutusuna bırakılan gazetelerinin yaklaşık iki haftadır eline geçmediğini söylediğinde bu görev için gönüllü araştırma yapacağını belirtmişti. Arkadaşı sevinmişti, böyle işleri kendisi asla takip edemezdi zaten. Hemen kabul etmişti.
Birkaç gün iş yerinden izin almıştı. Hırsızı bulunca işine hemen dönecekti. Bir kalem ve not defteri alarak koltuğuna oturdu. Önce verileri yazmalı, sonra işe başlamalıydı. Kaleminin arkasını ağzına alıp bir süre düşündü. Sonra yazmaya başladı:
“Apartmanda yirmi daire var, on sekizi şüpheli. Posta kutuları apartmanın girişinde. Her sabah bırakılan gazete, sahibinin eline ulaşmıyor, bu durumda posta kutusunun üzerine gazeteciye bir not bırakarak işe başlanacak.”
Hemen boş bir kâğıt alıp notu yazmaya başladı. Nota gazetenin eline ulaşmadığı ve gazeteyi bırakınca, sekiz numaralı dairenin ziline basılmasını istediğini yazmıştı.
Hemen gitti, notu arkadaşının posta kutusunun üzerine yapıştırdı. Cezmi’nin yüzü gülüyordu. Sanki epeyce yol kat etmiş gibi mutluydu. Dağıtıcı çocuk bir iki saate kadar gelecek, notu okuyacak, gazeteyi bırakınca da Cezmi’nin ziline basacaktı. Böylece Cezmi hemen iki kat aşağıya inip apartman girişinde gezinerek gazeteyi kimin aldığını tespit edebilecekti. Evine çıkıp kapısını açtı. Mutfağa gidip çay koydu ocağa. Akşamdan kalan bulaşık bardaklarını lavabonun içine toparladı, kahvaltı için sahanda yumurta yapacaktı kendisine. Tavaya biraz yağ döküp ocağı yaktı.
Kahvaltısını hazırlarken ve yaparken hep aynı soruyu soruyordu kendisine; “Gazeteleri kim alıyor?” Bu sorunun cevabını en kısa zamanda vereceğine inanıyordu Cezmi. Saatine baktı, bir saat geçmişti ama henüz zil çalmamıştı. Demek ki gazete dağıtıcısı gelmemişti daha. Bulaşıklarını yıkarken kapının vurulduğunu duydu, köpüklü ellerini iyice kirlenmiş mutfak havlusuna silerek hızlı adımlarla kapıyı açtı. Gelen alt komşu Fevzi Bey’di. Şaşkın bir yüz ifadesi ile komşusuna baktı.
“Cezmiciğim,” dedi komşusu, aşağıya bir not yazılmış, onu gördüm de…”
Cezmi gözlerini dikkatle açarak “Evet,” dedi.
“Gazeteci senin zile basıp gitse bile sen duyamazsın, ziller bir haftadır bozuk…”
Devamı var…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.