xxx78
33 yıl sonra Bağdat'ta bir Türk Cumhurbaşkanı
BAĞDAT (Irak)
Sıkı güvenlik tedbirlerini ve her adımın bütünüyle güvenlik açısından planlanması gereğini her dakika hatırlatan özelliklerini göz ardı ederseniz, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Irak'a yaptığı ziyareti 'dostlar-arası buluşma' bile sayabiliriz.
Evsahibi Celal Talabani konuğuna en üst düzeyde itibar ve saygı kokan bir karşılama düzenledi. Kaldığı süre boyunca, Irak hükümetinin neredeyse bütün bakanlarını kabul edip ikili ilişkilerin bir üst düzeye çıkartılmasını kendileriyle görüşecek Cumhurbaşkanı Gül... Ziyaretin tadı-tuzu olan davet ve ziyafetler de unutulmamış doğal olarak...
Irak'a yapılan ziyaretin ikili ilişkileri başka yönden ilgilendiren bir zamanlaması olduğu da kesin: Türkiye güvenliğini tehdit eden bir ülke olmaktan çıkmasını bekliyor Irak'ın ve bu konuda hassasiyeti hem merkezi hükümetten, hem de ülkenin kuzeyindeki federe bölge yönetiminden talep ediyor. Bu yönde son zamanlarda meydana gelen olumlu gelişmeler bu ziyareti mümkün kıldı.
Geçtiğimiz hafta ECO Zirvesi'ne katılmak üzere Tahran'a giderken, “Kürt sorununda da iyi şeyler olacak” mesajını vermişti Abdullah Gül. 'Kürt sorunu' deyince ilk akla gelen elbette PKK terörü; o açıklama sonrası beklentiler de PKK'nın tasfiye edilebileceği bir noktaya gelindiği biçiminde oldu. Irak'ın kuzeyinde yerleşik kamplara sahip PKK ve istediğinde oradan sınırı geçip Türkiye'de kanlı eylemler gerçekleştirebiliyor.
Cumhurbaşkanı Gül Irak yolunda bizlerle konuşurken bu kez şunları söyledi: “Kuzey'deki yönetim anayasal bir varlığa sahip, o bölgeyi terörden ve teröristten uzak tutmak da aynı yönetimin görevi. Eğer bulundukları yerin hukuki açıdan bir 'no-man's-land' olmadığının, her karışının kontrolunun kendilerinde olduğunun bilinmesini istiyorlarsa, bölgeyi teröristlerden temizlemeliler.”
Yeni bir döneme girildiğinin altını çiziyor Cumhurbaşkanı Gül. Terörle sonuç alınamayacağının herkes tarafından anlaşıldığı, şiddet, silâh ve kanla hiçbir sorunun çözülemeyeceğinin artık görüldüğü bir dönem... Bu dönemde kendi halklarının refahını sağlamak isteyenlerin, Türkiye'yi kazanmanın kendilerine ne getireceğini, Türkiye'yi kaybetmenin ise kendilerinden neler götüreceğini hesap etmelerini bekliyor Cumhurbaşkanı...
Türkiye'nin 'ABD-sonrası' dönemde Irak'la ilişkilerini sağlıklı bir zeminde sürdürme kararlılığı var; bu kararlılığa bugüne kadar gölge düşüren kuzeyden kaynaklanan tehdit algılamasıydı. Terörsüz yeni dönemde ikili ilişkilerin her tarafa yararlı boyutlara varabileceği ortada. Arzulanan, bunun kısa sürede gerçekleşmesi...
Hiçbir yöntemin göz ardı edilmediği bir süreçten geçiyoruz; herkesin, her tarafın bütün alternatifleri deneyerek sonuca ulaşma çabası göstermesi arzulanıyor. Türkiye bölgedeki belirleyici gücüyle kendisi de bunu sağlamaya çalışıyor.
Çabaların boşa gitmeyeceğine dair ilk işaret iki cumhurbaşkanının akşam saatlerinde düzenledikleri ortak basın toplantısında alındı. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, bir soru üzerine, “PKK'nın önünde iki yol var: Ya silâhlarını terk edecekler, eğer buna yanaşmıyorlarsa ülkeyi terk edecekler...”
Önemli bir yeni tavır bu.
Konuğa Bağdat'ta gösterilen ilgi, sıcak hüsn-ü kabul ve yoğun program umutları artırıcı bir etkiye sahip...
Sıkı güvenlik tedbirlerini ve her adımın bütünüyle güvenlik açısından planlanması gereğini her dakika hatırlatan özelliklerini göz ardı ederseniz, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Irak'a yaptığı ziyareti 'dostlar-arası buluşma' bile sayabiliriz.
Evsahibi Celal Talabani konuğuna en üst düzeyde itibar ve saygı kokan bir karşılama düzenledi. Kaldığı süre boyunca, Irak hükümetinin neredeyse bütün bakanlarını kabul edip ikili ilişkilerin bir üst düzeye çıkartılmasını kendileriyle görüşecek Cumhurbaşkanı Gül... Ziyaretin tadı-tuzu olan davet ve ziyafetler de unutulmamış doğal olarak...
Irak'a yapılan ziyaretin ikili ilişkileri başka yönden ilgilendiren bir zamanlaması olduğu da kesin: Türkiye güvenliğini tehdit eden bir ülke olmaktan çıkmasını bekliyor Irak'ın ve bu konuda hassasiyeti hem merkezi hükümetten, hem de ülkenin kuzeyindeki federe bölge yönetiminden talep ediyor. Bu yönde son zamanlarda meydana gelen olumlu gelişmeler bu ziyareti mümkün kıldı.
Geçtiğimiz hafta ECO Zirvesi'ne katılmak üzere Tahran'a giderken, “Kürt sorununda da iyi şeyler olacak” mesajını vermişti Abdullah Gül. 'Kürt sorunu' deyince ilk akla gelen elbette PKK terörü; o açıklama sonrası beklentiler de PKK'nın tasfiye edilebileceği bir noktaya gelindiği biçiminde oldu. Irak'ın kuzeyinde yerleşik kamplara sahip PKK ve istediğinde oradan sınırı geçip Türkiye'de kanlı eylemler gerçekleştirebiliyor.
Cumhurbaşkanı Gül Irak yolunda bizlerle konuşurken bu kez şunları söyledi: “Kuzey'deki yönetim anayasal bir varlığa sahip, o bölgeyi terörden ve teröristten uzak tutmak da aynı yönetimin görevi. Eğer bulundukları yerin hukuki açıdan bir 'no-man's-land' olmadığının, her karışının kontrolunun kendilerinde olduğunun bilinmesini istiyorlarsa, bölgeyi teröristlerden temizlemeliler.”
Yeni bir döneme girildiğinin altını çiziyor Cumhurbaşkanı Gül. Terörle sonuç alınamayacağının herkes tarafından anlaşıldığı, şiddet, silâh ve kanla hiçbir sorunun çözülemeyeceğinin artık görüldüğü bir dönem... Bu dönemde kendi halklarının refahını sağlamak isteyenlerin, Türkiye'yi kazanmanın kendilerine ne getireceğini, Türkiye'yi kaybetmenin ise kendilerinden neler götüreceğini hesap etmelerini bekliyor Cumhurbaşkanı...
Türkiye'nin 'ABD-sonrası' dönemde Irak'la ilişkilerini sağlıklı bir zeminde sürdürme kararlılığı var; bu kararlılığa bugüne kadar gölge düşüren kuzeyden kaynaklanan tehdit algılamasıydı. Terörsüz yeni dönemde ikili ilişkilerin her tarafa yararlı boyutlara varabileceği ortada. Arzulanan, bunun kısa sürede gerçekleşmesi...
Hiçbir yöntemin göz ardı edilmediği bir süreçten geçiyoruz; herkesin, her tarafın bütün alternatifleri deneyerek sonuca ulaşma çabası göstermesi arzulanıyor. Türkiye bölgedeki belirleyici gücüyle kendisi de bunu sağlamaya çalışıyor.
Çabaların boşa gitmeyeceğine dair ilk işaret iki cumhurbaşkanının akşam saatlerinde düzenledikleri ortak basın toplantısında alındı. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, bir soru üzerine, “PKK'nın önünde iki yol var: Ya silâhlarını terk edecekler, eğer buna yanaşmıyorlarsa ülkeyi terk edecekler...”
Önemli bir yeni tavır bu.
Konuğa Bağdat'ta gösterilen ilgi, sıcak hüsn-ü kabul ve yoğun program umutları artırıcı bir etkiye sahip...