xxx11
27 Nisan bildirisi!
Ülkemiz oldukça hareketli günler yaşıyor! Dün dokunulamayanlara bugün dokunuluyor!
Dün her dedikleri anında yerine getirilenlerin dediklerine bugün kimse değer vermiyor!
O kadar hareketli günler yaşıyoruz ki dün elektronik bildiri ile görüş açıklayıp (e-muhtıra verenler) bile bugün "27 Nisan'ın nesi muhtıra?" diye sorma ihtiyacını duyuyorlar!
Peki, 27 Nisan elektronik bildirisi muhtıra değilse nedir?
Bu açıklamalar niye bugün yapılıyor?
Dün e-muhtıra olarak tanımlanan 27 Nisan açıklamasını "Ben kaleme aldım" diye övünenler niye bugün "Bunun neresi muhtıra?" diye sorma ihtiyacını hissediyorlar?
27 Nisan bildirisini sıradan bir olaymış gibi gösterme ihtiyacı nereden doğuyor?
27 Nisan bildirisini yayınlayan dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt diyor ki:
Eleştirileri dinliyorum, okuyorum, üzülüyorum!
Sahi Yaşar Paşa bu üzüntüsünü niye bugüne kadar dile getirmedi de şimdi açıklama yapıyor? 27 Nisan bildirisine muhtıra diyenlerin aslında muhtıranın ne olduğunu bilmediğini iddia eden Yaşar Büyükanıt'a sormak isteriz:
27 Nisan bildirisi muhtıra değilse nedir?
Yaşar Büyükanıt bu soruyu "Türk silahlı kuvvetlerinin laiklik konusundaki duyarlılığının dile getirilmesidir" diye cevaplıyor!
Yani öyle sıradan bir açıklamaymış gibi davranıyor!
Yaşar Büyükanıt bu açıklamayı bugün değil de dün yapmış olsaydı, yani 27 Nisan'ın hemen akabinde "Arkadaşlar beni yanlış anlıyorsunuz bu muhtıra falan değildir" deseydi belki bir anlamı olurdu! Ama aradan yıllar geçtikten sonra "27 Nisan'ın neresi muhtıra?" diye sorması 27 Nisan bildirisinin "Bal gibi bir muhtıra" olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaya yetmiyor!
Öteki muhtıralardan farkına gelince!
Ötekiler radyo ve televizyonlar aracılığı ile duyurulurdu bu elektronik ortamda duyuruldu! İçerik aynı, sadece duyuruluş şekli farklı!
Bize öyle geliyor ki, ülkemizin içinde bulunduğu hareketli günler bir hayli etkili oluyor!
Yakın zamana kadar dokunulamaz sanılanlara dokunulması insanları tedirgin ediyor ve sanki bir savunma psikolojisi içine sokuyor!
Ve düne kadar sahiplendikleri, metnini kalem almakla övündükleri bildirileri önemsiz açıklamalar gibi gösterme gayreti içine giriyorlar!
Yaşar Paşa, 27 Nisan bildirisi ile ilgili muhtıra değerlendirmelerini dinlediğini, okuduğunu ve üzüldüğünü söylüyor.
Biz de bu açıklamaları dinliyor, okuyor ve üzülüyoruz!
Tek teselli kaynağımız ise artık herkesin ama herkesin "hesap verme" çizgisine gelmelerini görmek oluyor!