17 Aralık Darbe Teşebbüsünün Senei Devriyesi

 

Cemaat ile Ak Parti arasında kopan kavganın senei devriyesindeyiz...

Dönemin başbakanının(!) bileklerine kelepçe vurma sevdasıyla, boyundan büyük işlere soyunan nevzuhur cuntanın, ininde operasyon yediği ve boyunun ölçüsünü öğrendiği günlerdeyiz. Gırtlak gırtlağa seyreden hesaplaşmanın seyrindeyiz... Zevkine mazhar olunmaz bu seyrin fevkaledeliğinin de fevkalede şevkindeyiz!

Cemaat ile Ak Parti arasında kopan kavganın senei devriyesindeyiz...

Hala bu iş neden başımıza geldi diye şapkamız önümüzde düşünmemekteyiz! Gözümüzdeki merteği görmekten korkar halde, elin gözündeki çöpü teşhis etmekteyiz. Ve biz müslümanlar, bu acaib sınavın, bize zarar vermesindense, dinimize zarar vermesini tercih etmekteyiz..!

Şöyleki;

Siyasal ve sosyal sayısız veçhesi bulunan bu savaş durumunun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gelecekteki varlığı ve bu varlığın yönünü tespit edecek olan sonucu, lehimize mahsup ettirebilmek adına, taraflar ve de tarafsızlar, tüm mahalle sınıfta kaldık. Fütursuzca ithamlar entepeden dile getirildi. Halende devam ediyor... Bizlere kendisini “sevgi pıtırcığı” olarak tanıtan Muhteremin, ülkenin cumhurbaşkanına bir ana avrat sövmediği kaldı! O sevabı(!) da şakirtler yerine getiriyor!

Halbu ki, mevcut durumun ve söz konusu iddiaların bir çözümlemesini yaptığımız zaman, şöyle yalın bir gerçekle yüz yüzeyiz müslümanlar olarak:

Eğer;

  1. Taraflardan en az biri yalan söylüyor ise çok yönlü, ciddi bir ahlaki facia ile karşı karşıyayız.

  2. Taraflardan her ikiside iddialarında doğruları söylüyor ise birincisinden daha büyük bir facia ile karşı karşıyayız.

  3. Şayet taraflardan her iki tarafta yalan söylüyorsa be kez daha da büyük bir facia ile karşı karşıyayız.

    Çünkü bir müslüman, gerek fert olarak, gereksede oluşum veya cemaat olarak, bu üç durumdan da beridir. Yada öyle olmalıdır.

    Bu savaşın, devlet açısından, siyasal düzlemdeki en yalın boyutu ise devlet idaresinin, en tepeden çıkıp samimiyetle “aldatıldık” demesidir. Normalde asla kabul edilemez olan bu durum şundan dolayı toplum tarafından mazur görülmüştür:

    Bir gün yaralı bir kuş Hz Süleyman’a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hemen dervişi huzuruna getirten Hz. Süleyman sorar:

    - Bu kuş senden şikâyetçi, niye bu kuşun kanadını kırdın? Derviş:

    - “Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacakken kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı incindi,” der. Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa dönerek:

    - “Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun!”  deyince kuş şu cevabı vermiş:

    - Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allahtan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım! Hz. Süleyman bu savunmayı beğenmiş ve adaletin ihdası için kısasa karar vermiş.

    - “Kuş haklı, hemen bu dervişin kolunu kırın.” diye emretmiş. Kanadı kırık zavallı kuş o anda:

    - “Efendim, sakın böyle yapmayın,.” der. “Niçin?” diye sorar Hz. Süleyman. Kuş:

    - “Efendim, bunun kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi bunun üzerindeki derviş elbisesini çıkartın. Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın..!”

    Şimdi bakalım bu derviş elbisesinin altından neler neler çıkacak hep birlikte göreceğiz. Üzerindeki derviş elbisesi ile eşkıyalığa meyledenler birgün bunun faturası ile yüzleşmek zorunda kalacaklarını hesap etmeliydiler.

    Ha, cemaatin düştüğü duruma seviniyor değiliz. Zira hiç bir müslümanın zevali bizi sevindirmez... Ak Parti ile cemaat arasındaki en büyük fark da budur zaten.

E mail:   akpinartahsin@hotmail.com

Twitter: @akpinartahsin

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
  • Derviş Bey / 18 Aralık 2014 Perşembe 23:11

    Hele şükür şu adamın üzerindeki derviş kıyafetini bir yiğit çıkarttı attı. Ama sanırım kolunuda kıracaklar!

    Yanıtla (1) (0)
  • KKN / 17 Aralık 2014 Çarşamba 11:35

    Mesele Parti Meselesi değil. 100 yıldır Anadoluya hapsedilen ruhlarımızın özgürleşmesi meselesidir. İşte bunun için Sancak, ERDOĞAN'da. İnşallah o da onun bunun yeğenlerinden sıra geldiğinde gerçek teşkilatçıları görevlere getirir.

    Yanıtla (4) (0)
  • kerim tekin / 15 Aralık 2014 Pazartesi 12:20

    Kestanecii, pişmaniyeci varken şimdi fetto yazılı atkılar çıkmaya başladı :D. Millete iş kapısı. Acaba hangi uyanık şakirtin işi. kareteci eko da göz altında. Başbakanı yere göğe sığdıramazken, Yiğitlerin yiğidir deyip 5 yıl S haber radyoda hönküren Ahmet TURAN ALKAN efeniii, sende 17 aralık sonrası salladığın turplardan dolayı mı göz altındasın. Yoksa yazın yediğin hurmalar mı aralık gelince nazik yerini tırmaladı. Aslan parçası cemaatler. sizin o ablak tombalak ve badem konmuş bıyıklı yüzlerinizde bulunan kan çanağına dönmüş gözleriniz inşallah yanlışa bakmaz ve meyletmez. Zira eğer bu aralar ülkede bir yerler patlar zıplarsa, hatta bir martı yere düşerse habersiz. Bu sizden bilinecek. bunun hesabını verecek olursunuz. O yüzden fetto ya söyleyin öyle mahalle karısı gibi dedikodu yapacağına sükûnete davet etsin herkesi. Madem hatanız yok seve seve gidin karakola. Show yapmnadan adam gibi efendi gibi. Anladınızmı efendi gibi.

    Yanıtla (5) (1)