Meltem KAVAK
Zaman Makinesi
Eli yüzü yanmıştı öyle ateşten değil, güneş yakmıştı. Annesinin hayıflanması ile irkildi, yanık acısını annesinin sayesin de hissetmişti.
Oysa hala oynayacaktı ne vardı sanki yüzünün derisi kıpkırmızı olsa ne olacaktı ki! Akşam olduğun da annesi yoğurt felan sürer geçerdi. Kimin kime hayıflandığı belli değildi.
“Off anne ya tam futbolun en heyecanlı anın da gelip alınmaz ki! Bari gölge de izlememe izin verseydin.”
Birden irkildi, yatağa iyice büzüşmüş yorganın için de kendini derin bir rüyadan uyanmış vaziyette buldu. Çetin bir kış gecesinin sabahına uyanmıştı. Günlerden 31 Aralık takvim yapraklarından bir haber yaşıyordu.
Eski de kalmıştı her şey; yapraklı takvim almayalı epeyce zaman olmuştu. Annesinin gözleri eskisi gibi görmediği için ona okutuyordu. O zamanlar geldi aklına, bugün sayısız çocuk doğacak dedi ve güldü.
Kız olunca şu, erkek olunca şu isim koyun diye yazıyorlardı. Sahi anneye, babaya bile evlatlarının ismini koymalarına müsade etmeyen aile bireyleri vardı. Kim bir takvim yaprağından çocuğuna isim koyardı ki!
Oda eşiyle bu sebepten tartışmıştı sonun da iki isim koydular oğluna. Herkes kendi ismini seslendiriyordu. Zaman öyle akmış anne ve babasını ebedi aleme yolcu etmiş ukbayı bekliyordu Kemal Bey. Bir rüya onu öyle heyecanlandırmıştı ki çocukluk anıları bir bir gözlerinin önüne film şeridi gibi gelmişti.
Çocukluğu, gençliği ve şimdi ki hali…
İş yerine gitmek için hazırlandı evde bile farklı bir hava vardı. Yılın sonu gelmesi neyin heyecanını yaşatır ki insana diye sordu kendi kendine…
Oysa evin büyükleri varken yaptığı yılbaşı aktiviteleri geldi gözünün önüne, sobada pişen kestaneler, tombala oyunları, dost sohbetleri…
Birden otobüsün camından bakarken ineceği durağı şaşırdığını fark etti hay eksi dedi. Hemen inme butonuna bastı. Otobüs tam da inmesi gereken durakta onu da diğer yolcularla birlikte indirdi.
İnsanların gözlerinde ki yeni yıl sevincini hissedebiliyordu. İnsanların beklentilerinin elbette ki Allahtan olduğunu biliyordu. Ama neden son ana kadar bu heyecan ile götürmüyorduk hayatı? Kafasına takılan sadece buydu.
Sayıların dualarımıza etkisi mi var mıydı?
Televizyon kanalların da sayısız yemek programları yapılırken, komşusunun aç olup olmadığını sormayan nesil için yeni gelecek yılda Allahtan çok mu dua etmesi gerekti.
Çocuk her gördüğünü isterken anne ve babalar alamamanın yorgunluğunu yeni yıldan nasıl isteyecekti?
Sonra iş yerinin kapısının önüne geldiğin de duraksadı bizler zaten dualar ile yaşayan insanlarız. Geçmişte bıraktığımız insanları yeni gelecek yıla getiremediğimiz için bizi o kadar da etkilemiyor bu yeni yıl muhabbetleri diyebildi.
Bir zaman makinesi acaba çıkar mı ki dedi ve kafası eğik şekilde sağ eli ile ağızını kapatıp hüzünlü şekil de gülümsedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.