Prof. İhsan IŞIK

Prof. İhsan IŞIK

Yeni Bir Dünya Düzeni, Ama Nasıl?

Türkiye, IMF ve Dünya Bankası toplantılarına ikinci defa ev sahibi oldu. Tarihe 'İstanbul Kriterleri' olarak geçen toplantı sonuçları İstanbul'un, Amerika'dan Japonya'ya ders kitaplarına girmesine vesile oldu.

Toplantıdan önemli mesajlar yükseldi. IMF'den Dünya Bankası'na, Babacan'dan Erdoğan'a tüm liderler yeni bir dünya düzeninin kaçınılmaz olduğunu vurguladılar. Söz birliği etmişçesine, "Bundan sonra hiçbir şey aynı olmayacak" dediler. Dünyada hiçbir şey aynı olmayacaksa, nasıl olacak?

Dünyada şu an 6 ana trend hakim.

Bir, zengin ülkelerle fakir ülkeler arasındaki makas hızla daralıyor. Bunun nedeni zenginlerin fakirleşmesi değil, fakirlerin hızla kalkınması. Gelişmekte olan ülkeler şu an pastanın yarısına sahipler. Fakir ülkeler mesafe aldıkça yeni bir düzen istiyorlar. Mesela, BM'de, IMF'de ve Dünya Bankası'nda daha fazla temsil bekliyorlar. Hakim güçler, artan dünya sorunlarına karşı, bu değişime sıcak bakıyorlar. Artan prestijle beraber, küresel sorunların paylaşım sorumluluğu geliyor. Çin, IMF'ye 40 milyar dolar katkı yapmak zorunda kaldı. Yeni düzende, artık IMF'nin devamlı bir Avrupalı, Dünya Bankası'nınsa bir Amerikalı tarafından yönetilmesi sırıtıyor.

İki, dünya nüfusu ve ortalama geliri hızla artıyor. Hz. Adem'den 1950'ye kadar kaç bin yıl geçmişse, insan sayısı 2,5 milyara ulaşmış. Lakin, son 50 yılda, dünya nüfusunu ikiden fazla katladık ve 6,6 milyar olduk. 2050'de sayımız tam 9,2 milyar. Yeni doğanlara biçilen ömürse tam 100 yıl. Ayrıca 1950'den beri, gelirimiz tam 9 kat arttı. Bu hızlı nüfus ve gelir artışı, ihtiyar dünyamız için büyük bir sınav. Üstüne üstlük, en hızlı nüfus artışı, en fakir yörelerde gerçekleşiyor.

Üç, Batı hatalarına devam ederse, güç merkezi Doğu'ya kayacak. Tarihte dünya hükümranlığındaki değişiklikler pek barışçıl olmamış. O yüzden, artan Çin nüfuzu egemen güçler tarafından nasıl karşılanacak? ABD'nin Irak, Afganistan çılgınlığı, yükselen Çin'e karşı alınmış sakar önlemler olmasın?

Dört, artık orta noktayı geçtik; şimdi çoğumuz şehirde yaşıyor. Bu trend verimliliği ve uzmanlaşmayı artırıyor. Ancak birçok şehir, ideal büyüklüğünü çoktan geçmiş durumda. Şişen şehirler, güvenlik sorunu, terör, çevre kirliliği, salgın hastalık ve tabii felaketlerde büyük zararlar demek.

Beş, asırlardır dört nala koşmak yordu ihtiyar dünyayı. İnanılmaz gelir ve nüfus artışı, her türlü ekolojik sistemi tehdit eder hale geldi ve büyük enerji, gıda, çevre ve güvenlik sorunları bizi bekliyor.

Altı, dünyada treni kaçırmış 1 milyar fakir var ve dışarıdan bir iteleme olmazsa düştükleri yoksulluk kapanından çıkmaları imkansız. Erdoğan'ın dediği doğru, bu insanlar hepimizi ilgilendiriyor. Zira, yeryüzünün aşırı fakirliğe ve sefalete terk edilmiş, atık madde ve sürgün yeri haline getirilmiş, adaletsizliğin hüküm sürdüğü, terör ve vahşet yuvasına dönüşmüş bölgelerinin sorunları dönüp dolaşıp hepimizi vuruyor.

Lakin, ilk önce halihazırdaki yangını söndürmek gerekiyor. Temel sorun, küresel dengesizlikler. ABD, devamlı cari açık veriyor, Çin'se fazla. Çin, kazandığını ABD'ye pompalıyor, o da durmadan harcayarak dünya ekonomisini sırtında taşıyor.

Eski model buydu. Ancak ABD tüketicisi bitik. Güvenlik avantajı olduğu için, dünyanın tasarrufları yıllardır sel oldu Amerika'ya aktı. Artık ABD, bu fonları eritemiyor; önüne gelene hesapsız dağıtıyor. Bu fonlar tekrar fakir ülkelere yönlendirilmeli. Çin gibi ülkelerde iç talebin canlandırılması gerekiyor. Yani, ihracata dayalı ekonomilerin biraz da kendi fakirlerine mal ihraç etmesi gerekiyor.

Eski düzen, fakirlerin zenginleri finanse ettiği bir dünyaydı. Tabii ki, çatırdar!

Prof. Dr. İhsan Işık [Rowan Üniversitesi Üyesi ve Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM) Başkanı]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum