Hakkı ERÇETİN
Yaşayan Fıkralar
Fıkra tadında cereyan eden gerçek hayat hikayelerinden bazı seçmeler:
KIVIRCIK
Karadeniz bölgesinde yaşlı bir teyze pazara alışverişe çıkar. Kıvırcık marul almak üzere bir pazarcının tezgahına yaklaşır ve sorar;
-Evladım, marul kaç lira?
-1 lira teyze
-Kıvırcık marul kaç lira?
-O 1,5 lira teyze
-Bu niye 1,5 lira evladım?
-Teyze o kıvırcık ta ondan.
-Kıvırcıksa kıvırcık. Allah kıvırmış onu. Sanki sen kıvırmışsın gibi niye fazla para istiyorsun ki!
-!!??
KUYRUK
Resmi bir dairede bir vezne önünde oldukça uzun bir sıra oluşmuştu. Bu sıra içeriye Karadenizli bir vatandaş girer ve doğrudan sıranın en önüne geçerek vezneye yönelir. Tabii ki bu hareket sırada bekleyenler arasında homurdanmalara sebebiyet vermiştir. Sıradan bir tanesi;
-Sıraya geç kardeşim. Sıran gelince işini halledersin, der. Bunun üzerine bizimki;
-Benim önemli bir işim yok, müsaade ederseniz bir şey sorup gideceğim, der.
Ancak sıradakiler bunu kabul etmez. Birçoğu "Bizim işimiz de birkaç dakikalık ama biz sırada bekliyoruz" diye itiraz ederler. Bizimki aynı şekilde ısrar edince sıranın ortalarında yer alan iri kıyım bir vatandaş bizimkine;
-Sıraya geç ulan hayvan! der.
Bizimki de;
-Ulan bana hayvan diyorsun da arkandaki kuyruğu görmüyor musun?
-!!??
YANİREM
Üniversiteden sınıf ve ev arkadaşım ve de aziz dostum Receb'in rahmetli dedesi dinamik, sportif ve hiper aktif bir şahıstı. 70 yaşını geçtiği dönemde dul kalmıştı. Şınav, mekik çeken taklalar atan yani yerinde duramayan dede çocuklarından sürekli onu evlendirmelerini isteyip duruyordu.
Bayburt'taki köyünde bir kış sabahı evin önüne çıkmış. Yerde dize kadar kar var ve bizim süper dede pantolonun paçalarını diz üstüne kadar sıvamış ayaklarını karla ovalayıp duruyormuş. Bunu gören komşu kadın merakla;
-Ne edirsen emmi sabah sabah?
-Sorma bacı yanirem, yanirem
-Eee su iç o zaman
-Öyle değil bacı başka türlü yanirem, off,offf…
-!!??
DELİ
Asker arkadaşım Vanlı Mehmet Allı anlatmıştı. Van'daki merkez camiine özellikle Cuma namazı saati bir deli dadanır. Burada namazla ilgili bir detayı hatırlatmakta fayda var. Bu bölge halkının geneli şafii mezhebinden olduğu için imam namazı kıldırırken fatiha suresini bitirdiğinde hemen "Amin" denmez, bir süre beklenir ve yüksek sesle "Amiin" denir. İmam Cuma namazının farzını kıldırırken fatiha suresini bitirdiği anda bizim deli kapıdan; "Ben sizin ananızı, avradınızı…" diye başlayıp yedi sülaleye kadar sayıp küfrü basar. Küfür biter bitmez bütün cemaat hep birden mecburen "Amiiin" diye mukabele etmek zorunda kalır. Namaz Cuma namazı olunca bozmaya da kimse yeltenmiyor tabii ki. Ancak namaz biter bitmez cemaatin büyük bir kısmı delinin peşine düşermiş. Tabii ki deli çoktan ortadan kaybolmuş olur. Neyse birkaç Cuma sonrasında deli bu işten vazgeçince herkes rahat bir nefes almış.
PİLAV
Erzurumlu bir dostum anlatmıştı. Erzurum çarşıda bulunan bir esnaf lokantasının sahibi pirinç pilavını yeni yaptığı zaman pencereye bir kağıt asarmış; "Pilavken yiyin".
Esnaf dürüst ve açık sözlü olduğundan demek istiyor ki; "Siz bu pirinci öyle ya da böyle yiyeceksiniz. Ya çorbada ya dolmada ya sarmada ya köftede ya da diğer bir yemeğin içinde yiyeceksiniz. Ama siz yine de bunu asıl halinde iken yani "pilavken" yiyiniz".
Fatih camii avlusunda karşılaştığım meczup kılıklı bir şahsın sözü ile sözümü bağlamak istiyorum. İki dostumla birlikte Fatih camiinde namazı kılıp avlusuna çıkmıştık. Avluda ilerlerken mezcup kılıklı bir şahıs bize yaklaştı ve "Dünyalık ve para için bu kadar çok çalışmayın yoksa aşka zaman kalmıyor" dedi ve dönüp gitti.
Doğru söze ne denir…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.