Prof.Dr. Kamil GÜNGÖR
Yahudiler-1
Zafer mi Sefer mi...
Kıymetli okurlar bugünkü yazımızdan başlamak üzere kaç yazı olacağını şimdiden tahmin edemeyeceğim, bir kısmı geçmişte de yayınlanmış olan yazılarımı güncelleyerek Yahudilik üzerinde paylaşımlar yapacağım inşaallah... Başlayalım.
İnançlar, metafizik olması nedeniyle, beş duyu ile her zaman izah edilemediğinden, birçok zaman pozitif bilimle çatışır. Bu yüzden de inanç bağlantısı zayıf olan kimseler dinin bilimle çatışan tarafını kabul etmez. Oysa din (İslam) maddenin birinci boyutuna (zahir) odaklanan ve ötesine geçemeyen pozitif bilimin aksine, çıplak gözle görülmesi-hissedilmesi mümkün olmayan boyutu (batın; görülemeyen ya da gelecek) hakkında ipuçları verir ve insanı düşünmeye sevkeder. Sözgelimi İstanbul’un fethi böyledir. Yüzyıllar sonrası nasıl keşfedilebilir başka türlü... Keşif demişken; Eyüp Sultan Hazretlerinin kabri nasıl keşfedildi acaba... DNA testleri yapılmadı herhalde... ‘Keşf’ diye bir ilim vardır çünkü; pozitif bilimin ilgi alanına girmeyen...
Geçmişte de günümüzde de insanların kahir ekseriyetinin hayatı, doğa üstü kimi ön kabullerin etkisi altındadır. Bu etki dine mesafeli kimseler tarafından her ne kadar geçmişteki zor hayat koşullarıyla ilişkilendirilse de, refah düzeyi yüksek günümüz insanının hayatı da önemli ölçüde mevzubahis değişkenlerle etkileşim içerisindedir. Yahudilik böyledir mesela... Nitekim, son Gazze saldırısında çocukların katli de dahil olmak üzere referansları Tevrat ya da Talmut’tur. Politikası da teolojik, yani son zamanlarda üzerinde analizlerin yoğunlaştığı şekliyle ‘teopolitik’tir. Bir başka deyişle laikliğin tersi olarak, İsrail politikasında esas olan ‘tanrısal’ mesajlardır.
Yahudi devletinin Filistin topraklarında kuruluşu, bu devlete verilen İsrail* adı, bu devletin kullandığı bayrak, nihai başkentin Kudüs olarak kabulü kutsal kabul ettikleri kaynaklara dayanır. Hatta İsrail parlamentosunun ‘Knesset’ olarak isimlendirilmesi bile bu kaynaklardan neşvü nemadır. Cumartesi gününün tatil olması da dinsel nedenlere dayalıdır, Büyük İsrail (arz-ı mev’ud) de... Ve İsrail yasaları çıkarılırken Yahudi dini kaynakları referans olarak alınır, yasal boşluklar Yahudi şeriatine göre doldurulur. 2018’de kabul edilen ve anayasa yerine geçen "Yahudi Ulus Devleti" düzenlemesi konuya yasal altyapı da getirmiştir.
Yahudiler’de bu inanç öylesine kuvvetlidir ki; İsrail’den önceki devletlerini 2000 küsur sene önce kaybetmelerine ve bu süre zarfında horlamış, sürülmüş, katliama maruz kalmış olmalarına rağmen ne dinlerini terkettiler ne de dillerini… Ve elbet ne de inanç ve ümitlerini… Onları çoğunluğun ‘doğruları’ da bağlamadı. Nesilden nesile aktarılan inanç, dünyanın dört bir yanındaki insanları aynı amaçta birleştirdi ve ikibin küsur sene sonra, üstelik kutsallık atfettikleri topraklarda devletlerini kurmayı başardılar.
Yahudilerin iyi bilim insanı yetiştirdikleri ve ticaret zekalarının yüksek olduğunu düşünürüz. Zira baktığımızda gerçekten de ileri gelen bilim insanlarının çoğunun Yahudi kökenli olduğuna şahit oluruz. Ticaret de onlardan sorulur. İşte ‘boykot’ dedik ve neredeyse piyasadaki her şeyin onlarla bir bağı çıktı. Denebilir ki; ‘serbest piyasa...’ Bilinmeyen şey bilinçaltınıza yerleştirilen ve size hayat felsefesi sunan bu düşüncenin de aynı kaynaktan besleniyor olmasıdır. Öyle olsaydı rekabet üstünlüğünün Türkiye’de olduğu ‘tarım ürünlerinin’ gümrük birliği kapsamı dışında tutulmaması gerekirdi. Çin Huawei de öyle... Piyasada güç kazandığı için Amerika bu firmadan yazılım desteğini geri çekti. Ya da Rusya'yı para transferi olan 'swift'ten çıkarmaları da böyle... Aynı zamanda bir silah bir başka deyişle... Anlaşıldığı üzere serbesti, gücün kendisinden yana olduğu alan ve zamanlarla ilgili... Güç öylesine elindeki; cebimizdeki kredi kartlarının dahi onların kontrollerinde olduğunu bu süreçte öğrendik. Ödenen milyarlar bir yana, bir gün ortada kalmak bile işten değil...
‘Alışkanlık’ fevkalade tehlikeli bir hastalık... Zira hasta ettiği şey insanın ruhu... Bu yüzden durumun kölelik olduğu ve haraç ödendiğinin farkına bile varılamıyor. Şairin isabetli tesbitle; ‘alışmakla cezalandırma bizi Allah’ım...’ (İlhami Atmaca). https://www.antoloji.com/tanrim-alismakla-cezalandirma-beni-siiri/
Yahudiler ne daha zeki ne daha korkak... İnsanlar eşit yaratılmışlardır çünkü... Onları öne çıkaran çalışma azimlerini motive eden inançları... Korkaklıkları da tarihsel süreç içerisindeki sürülmüşlükleri ile ilgilidir. Dikkat ettiyseniz, son Gazze saldırısında aynı hissiyatı yaşamaya başladılar. Filistinli adeta çıplak ayağıyla tanka hücum ederken, onlar zırhlı araçlarından çıkamıyor bile... Zira o büyük kıyamet savaşının ayak sesleri gelmeye başladı kulaklarına...
Sorun şu ki; İki milyar değil, iki milyon ‘Allah’a verdiği sözü’ yerine getirmek üzere sahada... Malcolm X’in dediği gibi; ‘bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter.’ İşte tam da bu yüzden her bir kimsenin zafere değil, üzerindeki ‘sefer’ emrine odaklanması gerekir; yapabileceği her ne varsa... (devamı var).
* Bir peygamber olan Hz. Yakup’un diğer adı ya da lakabıdır
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.